Kenan Alpay

Kenan Alpay

Bayramımız Daim ve Mübarek Olsun

Bayramımız Daim ve Mübarek Olsun

İslam dünyasında Kurban Bayramı’nın farklı günlerde başlayacak olması önemsiz sayılabilecek bir ihti­laf değil. Bu hususta “Elini alnına koyarak dağlarda, tepelerde hilal arayarak, takvim birliği sağlamak mümkün değildir” sözüyle Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez önemli bir soruna, usul/medtodolo­ji sorununa parmak basmaktadır.

Yasin suresinde güneş ve ayın hareketlerinin belli bir hesap üzerinde olduğunu ifa­de ediyor: “Her biri birer yörünge üzerinde hareket eder.” Bu ayetin rağmına hare­ket edilmesiyle hesabın sağlayacağı kolaylık, kesinlik ve hayırlı sonuçların önemli bir kısmından istifade edemiyoruz.

Usulde Zaaf, İhtilaf Getiriyor

Ramazan ve Kurban bayramları üzerinden temayüz eden ihtilaflar elbetteki bir gözlem-takvim çelişkisinden ibaret değil. Siyasi hesapların da bu ihtilafları kalıcı­laştırdığından şüphe yok. İhtilafların kalıcı olmasından daha tehlikelisi derinleşme­si ve psikolojik çatışmaya dönüşme potansiyelidir.

İhlilaflar üzerinde konuşurken özeleştiriden imtina edip sürekli diğer görüş sahiplerini suçlayıcı bir po­zisyon alış sıkıntıların asli sebeplerinden biridir. Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in ihtilaflar karşısında ortak çözüm üretinceye kadar alınması gereken tedbirlere vurgu babından ortaya koyduğu perspektif doğru ve ümmetin maslahatına uygundur.

Bu günlerin en kritik sorusu şudur: ‘Madem Türkiye’de bayram bir gün önce, Diyanet İşleri Başkanı bir gün sonra nasıl Arafat’ta olabiliyorlar?’ Sorunun işaret ettiği çelişkinin üstü örtülebilir gibi değil. Peki, nasıl bir izah ve çözüm öngörülüyor?

Görmez’in izah ve çözüm önerisi şöyle: “Bunun için de özellikle diğer üç mezhebin görüşünü alarak ‘ih­tilaf-ı metali’ dediğimiz, farklı bölgelerde hilalin doğuşunu değil, kendi coğrafyasında hilali görmeyi esas almak diye bir kural var. Bu kural da uygulanabiliyor. Türkiye’deki uygulama da doğrudur. Suudi Arabistan’daki uygulama da doğrudur Ama biz daha büyük bir doğruda ısrarcıyız. Nedir o? Bütün İs­lam dünyasının aynı gün bayram yapması. Aynı gün bayram sevincini birlikte yaşaması. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz.”

Mehmet Görmez, hem sorun için çözüm aramaya hem de çözüme ulaşıncaya kadar gerilim-çatışma ba­taklığına düşmekten kendimizi korumaya davet eden ‘ıslah’ edici bir söylem geliştirme gayretinde. La­kin ‘ıslah’ söylem ve eylemi bir kişi ve kurumla özellikle de Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ko­numu, misyonu ve tarihi gözönünde bulundurulunca ümmetin pasif veya edilgen kalabileceği bir konu değil.

İşin en acı tarafı bu ihtilaflı alanların nasıl aşılabileceğine dair tutarlı bir usul ve söylem ama en önemli­si bu misyonu taşıyabilecek vasat bir ümmet olma kosunusunda yaşadığımız zaaftır.

Teknik ve Siyaset Neden Dışlanır?

İslam toplumlarında ‘teknik’ meselesine yüklenen anlam çoğunlukla dinin esasından neşet etmiyor. Ya tarihi olarak ortaya çıkan ve salt ‘gelenek’ olduğu için kutsanan uygulamaları muhafaza adına ya da Ba­tı’da materyalist-pozitivist kültüre, kilise menşeli ruhçu-sezgici felsefi yaklaşımlar üzerinden ‘muhale­fet’ inşa etmek adına enteresan bir teknik karşıtlığı var.

Teknik meselesinde yaşanan çelişkilerin ümmetin bayramlara ihtilaf içinde girmesini beraberinde ge­tirdiği bir vaka. İşte bu vakanın çelişkilerle malul yapısı DİB Görmez tarafından şöyle özetleniyor:

“Eğer Müslümanlar 14 asırdır bu tespiti yapamamışsa bu, büyük bir ayıptır. Bundan bir asır önce insan­lar namaz vakitlerini belirlemek için bir çubuk dikerek gölgesini ölçüyorlardı. Gölgeyi ölçerek namaz vakitlerini hesap ediyorlardı. Şimdi ise kolumuzdaki saate bakarak hesap ediyoruz. Artık gölge ölçerek namaz vakitlerini tespit etmiyoruz. Dolayısıyla dağlarda, tepelerde hilal gözetleyerek veya gözetlediği­ni söyleyerek bayramlara birlikte başlamamak doğru değildir.”

Bayram gününde yaşanan ihtilaf daha önemli konuları gözden kaçırmasın sakın. Mesela Suriye’de Baas rejimi eliyle 19 aydır işlenen katliam ve yıkımlar karşısında ümmet çok mu tutarlı ve sorumlu davran­mıştır?

Katil ve mütecaviz bir rejimi ayakta tutmaya çalışan İran İslam Cumhuriyeti’ne Rehberlik eden Ayetul­lah Hamaney hangi “Usul-ud Din”e göre hareket ediyor acaba? Kırk yılı aşkındır Müslüman bir toplu­mu boğazlayan Esed hanedanını muhafaza ve müdafaa etmek üzere seferber olan Ayetullahlara, Huc­cet-ul İslamlara, Hizbullahilere, Hattı İmamlara Alemlerin Rabbi Allah bereketli bir bayram ve hayat nasip eder mi?

Adl-i İlahi’ye inanıyor, zulümle abad olunamayacağını biliyoruz. Allah’ı tekbir edip kan dökenlere, en değerli varlıklarını kurban edenlere selam olsun. Hayatı mübarek olmayanların bayramı da mübarek olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Kenan Alpay Arşivi