Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Kazakistan İslâm’la Yeniden Buluşuyor

Kazakistan İslâm’la Yeniden Buluşuyor

Kurban Bayramını Kazakistan’ın eski başkenti Almatı ve ilçesi Uzunağaç’ta geçirdiğimi geçen yazımda belirtmiş ve bu hafta Kazakistan’daki İslâmî gelişmelerden söz edeceğimi vaat etmiştim.

1991 yılında bağımsızlığını kazanan Kazakistan, 2 milyon 700 bin km2 genişliğindeki topraklarında 16.5 milyon nüfusun yaşadığı, petrol, doğalgaz, bakır, çinko ve ayrıca buğday ihraç edebilen, yeraltı ve yerüstü zengini bir ülke. Ülkede 140 ayrı etnik unsur yaşıyor. Nüfusun % 63’ünü Kazaklar, % 15’ini Ruslar, % 10’unu Özbekler, kalanını da diğerleri teşkil ediyor. Halkın % 80’e yakını Müslüman.

Kazakistan bağımsız olduğunda 70 civarında olan cami sayısı bugün 2 bin 300’e ulaşmış durumda. Cuma ve vakit namazlarında gözlemleyebildiğimiz kadarıyla, namaz kılanların (namazhânların) % 90’ı genç. Bu durum Kazakistan’da İslâm’ın geleceği açısından oldukça umut verici. Görkemli Almatı Merkez Camii başta olmak üzere Uzunağaç Camii ve birçok caminin yapımını Türkiye Müslümanları ve özellikle Ali Özek hocamız gerçekleştirmiş. Kazakistan halkı, hem bağımsızlıklarını tanıyan ilk ülke olmamız, hem de dini hayatın gelişmesine katkı sağlamamız sebebiyle Türkiye insanını çok seviyorlar.

Türkiye’den Kazakistan’a uzanan İslâmî kuruluşların ve yardım organizasyonlarının hizmetleri, her türlü takdirin üzerinde. Hizmetlerin kalıcı ve uzun soluklu bir anlayışla sürdürülmesi gerektiği kanaati, bu kuruluşların üzerinde ittifak ettiği bir husus. Bu minvalde Aziz Mahmud Hüdai Vakfı, çok verimli ve örnek bir çalışma yürütüyor. Vakfın Kazakistan’da 7 merkezde açtığı İlahiyat Yüksek Okulları yüzlerce mezun vermiş, yüzlercesi de okumaya devam ediyor. Ancak mezunların din görevlisi olarak hizmet vermeleri oldukça zor. Zira devlet imamlara maaş vermiyor. Gelir düzeyi düşük olan cami cemaatinin sandıklara attığı paranın % 30’u Kazakistan Diyanet’ine, kalanı da camiye ve görevlilere paylaştırılıyor. Bu durumda imamların geçimlerini temin edecek ikinci bir iş yapmaları gerekiyor. Kazakistan’a hizmet götüren İslâmî kuruluşlarımızın, Türkiye’de birçok belediyenin yürüttüğü “meslek edindirme kursları” modelini, öncelikle oradaki imamlar ve din görevlileri için devreye koymaları çok yararlı olur.

Kazakistan halkının, asli kimliği olan İslamiyet’e dönüş çabalarının çeşitli göstergelerini her yerde görmek gerçekten heyecan verici. Sayıları her geçen gün artan camilerde gençler cıvıl cıvıl. Ancak, İslâmî kimliğini yeniden kuşanma mücadelesi veren birçok ülkede gözlemlendiği üzere, dışarıdan gelen İslâmî yardım ve hizmetler, kendi meşreplerini de oralara taşıma gayretine giriyorlar. Bu bağlamda selefi grupların, bölge halkının tarihi ve sosyolojik şartlarını dikkate almayan sloganik söylemleri ve şekilci tutumları ciddi sorunlar oluşturmaya başlamış bile. Bu durum, bölgedeki İslâmî gelişmelerden rahatsız olan güç odaklarına, bazı kısıtlamalar için fırsatlar bile verebiliyor. Mesela, Kazakistan’daki tüm dini faaliyetleri denetleyen Dinler Ajansı, camilerin dışında dini toplantılar yapılmasını yasaklamış. Resmi kurumlarda başörtüsü takmak ve namaz kılmak da yasaklar arasında.

Yeri gelmişken, Kazakistan’daki İslâmî çalışmaların derinliği üzerinde de durmak gerekiyor. Ülkede hizmet veren İlahiyat fakülteleri ve yüksekokullarından mezun olanların ellerinde az miktarda Arapça ve Türkçe kaynak eserler bulunuyorsa da, Müslüman halkın alıp okuyabileceği ve İslâmî bilgi eksiğini giderebileceği Kazakça eserler yok denecek kadar az. Kazakistan’da resmi dil Kazakça ama Rusça da hâlâ yaygın olarak biliniyor ve konuşuluyor. Rusça yazılmış İslâmî eserler de neredeyse yok. Kısaca, Kazakça İslâmî kitap açığı ve açlığı had safhada. Kazakistan’a gidiş sebebimiz de bu noktada önem arz ediyor. Türkiye’de Marmara İlahiyat Fakültesi’nden mezun olup Fıkıh dalında ihtisas yapan ve 20 yıldır Kazakistan’da hizmet veren Kazak kardeşimiz Hayrettin Öztürk, ilk kez Kazakça İslâm İlmihâli yazdı ve bu kapsamlı eser halkın istifadesine sunuldu. Kazakistan Diyanet’inin de onayladığı 1300 sayfalık ilmihal, Hanefi fıkhını esas alıyor; zira Kazak Müslümanlar ağırlıklı olarak Hanefi mezhebine bağlı. Biz, hem bu eserin dağıtımına katkı sağlamak hem de 100 kadar kurbanın kesimine vekâlet etmek üzere Kazakistan’da idik. Bu arada Hayrettin Hoca Haydi Namaza, Yusuf’un Üç Gömleği ve Dua Söylemden Eyleme adlı kitaplarımızın Kazakça çevirilerini de gerçekleştirdi. Ayrıca Osman Nuri Topbaş Hocaefendi’nin bazı eserlerinin Kazakça’ya çevrilip basımına başlanması da çok sevindirici bir gelişme.

Kazakça İslâm İlmihâlinin dağıtımına katkı sağlamak isteyenler [email protected] adresinden Hayrettin Öztürk’e ulaşarak, “bir ilmihal de sen bağışla” kampanyasına katılabilirler.

NOT: 40 Hadis 40 Ders sohbetlerimiz üç merkezde devam ediyor (kadın-erkek, genç-yaşlı katılım serbesttir)

Pazartesi, saat 20.00: Fatih AKV Merkez binası (Horhor cd. Yeşiltekke sk. No: 4) Tlf: 02126311385

Çarşamba, saat 20.00: Kartal/Soğanlık Süreyya-Der (Yeni mh. Atatürk cd. No: 82)

Tlf: 05327139130

Cuma, saat 20.00: Çamlıca Umran Kültürevi (Bulgurlu cd. Bulgurlu hamamı karş.)

Tlf: 02165459909


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi