Ayhan Demir

Ayhan Demir

‘İ...lik’ savunması Türkiye’ye mi kaldı?

‘İ...lik’ savunması Türkiye’ye mi kaldı?

Kosova Cumhuriyeti, jeopolitik ve diplomatik sıkıntıların yanında, ekonomi, eğitim ve sağlık sorunlarıyla da boğuşuyor. İşsizlik ve hayat pahalılığının, her geçen gün arttığı Kosova’da, geçinmek oldukça zor. Fakat Kosova, tüm bunlardan çok daha önemli bir sorunla karşı karşıya: Dinî ve ahlâkî erozyon!


Kosova, insani yardım maskesine bürünen batılı misyonerlerin hedefi haline gelmiş durumda. BM Kosova Misyonu İdaresi raporuna göre, Kosova’da yetmiş bir misyoner kurum ve kuruluş, yoğun şekilde faaliyette bulunuyorlar. Bunların çoğunluğunu Kuzey Amerika ve İngiltere'den gelen Protestan misyoner grupları oluşturuyor.

ABD ve AB'nin Kosova siyasetindeki belirleyici rolü, misyonerler için bu ülkeyi kolay bir lokma haline getiriyor. Misyonerler, ev ev dolaşarak, Hıristiyanlıkla alakalı el ilanı ve broşür dağıtıyorlar. İşsizlik ve hayat pahalılığından bunalan Kosova halkına, iş, burs ve vatandaşlık gibi cazip tekliflerle yaklaşıyorlar. Örneğin, 1991'den beri Balkanlar'da faaliyette bulunan Cross World'ün, Kosova'nın birçok şehrinde, spor salonları, eğitim büroları ve bilgisayar kursları var.

Batılılar, Kosova’yı gayri ahlâki işlerin merkezi haline getirmek için de yoğun gayret sarf ediyorlar. Kendisi de Arnavut kökenli olan Av. Gürkan Biçen'in, "İbneliği savunmak Türkiye’ye düşmüş" başlıklı yazısında ayrıntılı olarak bahsettiği Kosova 2.0 dergisinin, ahlaksız yayınları ve propaganda etkinlikleri bu gayretin açık bir örneği.

CIA destekli 'National Endowment for Democracy' isimli kuruluş tarafından finanse ve organize edilen Kosovo 2.0, ibneliği yaygınlaştırılmak ve meşrulaştırmak adına yoğun gayret sarf ediyor.

Çoğunluğu Arnavut Müslümanlardan oluşan Kosova toplumunun aile yapısına ve temel karakterine açıkça savaş açan Kosova 2.0'ın son sayısı, ibnelik ve sevicilik ile alakalı yazılara ayrılmış.

Kosova 2.0, ahlaksızlığı bir adım daha ileri götürüp, Priştina’da seks konferansı, seks filmi gösterimi ve seks partisi düzenlemeyi de planlıyordu. Fakat Kosovalı Müslümanlar, bu ahlaksızlığa sessiz kalmadılar. Ahlaksız etkinliklerin düzenleneceği sahne, Kosovalı Müslümanlar tarafından basılıp, dağıtıldı.

Olayın ardından Kosovalı Müslümanların bu eylemini kınayan, ABD Kosova Büyükelçisi Tracey Jacobson, AB Özel Temsilcisi Samuel Zbogar, OSCE Başkanı Elaine Conkievich, Avrupa Parlamentosu'nun lezbiyen raportörü Ulrike Lunacek ve Uluslararası Af Örgütü tarafından yaptığı açıklamalar, Batı'nın iğrenç yüzünü bir kez daha ortaya koydu.

Ne var ki, Kosovalı Müslümanlar için asıl yıkıcı darbe Türkiye’den geldi. Türkiye Cumhuriyeti Priştina Büyükelçiliği, olayın ardından şöyle bir açıklama yaptı: “Şiddet asla kabul edilemez bir olgudur ve bu türden şiddet olayları kamu düzenini, ifade hakkını, basın özgürlüğünü ve cinsiyet temelinde ayrımcılık yapılmamasını tehlikeye atmaktadır. Kosova makamlarının, bu şiddet eylemlerinin faillerini en kısa zamanda bulacağından ve bu vesileyle Kosova’da insan haklarının Kosova Anayasası ve kanunları çerçevesinde ırk, din, etnik köken, cinsiyet veya cinsel yönelimden bağımsız olarak her şartta korunacağından şüphe duymamaktayız."

İbneliğin sistemli bir şekilde yayılmasını ve meşrulaştırılmasını amaçlayan Kosova 2.0 dergisinin propagandasına engel olan Kosovalı Müslümanları kınayan T.C. Priştina Büyükelçiliği ile Batılı kurum ve kuruluşların temsilcilerine birkaç sorumuz olacak:

- Kosovalı Müslüman kadınları mağdur eden başörtüsü zulmü ve ayrımcılığına karşı hangi kınamayı yayımladınız?

- Kosovalı Müslümanlar yeterli cami olmadığı için Priştina caddelerinde Cuma namazı kılmak durumunda bırakılırken ve yeni cami taleplerine kulak tıkanırken neredeydiniz?

- Halkın yoksulluk ve cehaletinden istifade ederek, Kosova'yı Hıristiyanlaştırmak isteyen misyonerleri engellemek için ne yaptınız?

- CIA destekli ibnelik ve sevicilik propagandası yerine, ahlaksızlığa engel olanları kınamak ve hatta bu ahlaksızlığı savunmak, Türkiye Cumhuriyeti Kosova Büyükelçiliği'ne mi kaldı? Daha da önemlisi yakıştı mı?

Son bir hatırlatma ile konuyu bağlayalım: Çok şükür ki, bu tür ahlaksızlıklar hâlâ Balkanlar’da karşılık bulamıyor. Kamusal alanda bu tür ahlaksız propagandalara yeltenenler, "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" prensibinden nasipleniyorlar.

* TDK Büyük Türkçe Sözlüğü'nde, "eşcinsel erkek, homoseksüel" olarak tanımlanan 'ibnelik' ve "lezbiyenlik" olarak tanımlanan 'sevicilik' kelimeleri, hakaret değil, mevcut durumun en net şekilde anlaşılması maksadıyla kullanılmıştır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Demir Arşivi