Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

Bir kandil gecesinin günü

Bir kandil gecesinin günü

Bir kandil gecesinin sabahında ister misiniz hep birlikte bir durum muhasebesi yapalım. Dün akşam mübarek Mevlid Kandili’ni hep birlikte yaşadık. Câmilerimiz pırıl pırıl, şırıl şırıldı. Evlerimiz nur-u ilahînin tecellisi ile ibadet ve taatlarımızı (Allah ve Resulü’ne itaatlerimizi) perçinledi. Ortamlarımız bize heyecan verdi, elhamdülillah.

Şimdi böyle bir gecenin sabahındayız (gündüzünde). Mevlid Kandili’ni yaşadık; geceden bize ne kaldı? Bu sorunun muhakemesi ve muhasebesi herkes için son derece önem arz eder.

Mübarek gecelerin asıl kutsiyeti bizi nefis muhasebesine davet etmesidir.

Dünyanın şaşaasına kendini kaptırmış, nice kimseler iç âlemine dönüp ebedi yolculuğa hazırlanmalıdır. Bu tevessül bunalımlı insanı dünya hayatında hasretini çektiği kalp huzuruna götürür.

Mübarek gün ve geceler kurtarıcı bir takım hükümleri bize kazandırması için karşılanması gerekirken, günümüzün insanı bir gelenek olarak karşılıyor. Mü’minler bu günlerin gereğini yapmalıdır.

Bugünlerin gereğini yapmak demek, bugünlerin bütün anılarıyla yaşanacağı bir ortamın gerçekleşmesi için çalışmak demektir. Bugünlerin anlamlarıyla hayata çıkmasının önlendiği bir ortamda sorumsuz hareket etmek, bu günleri günümüzdeki anlamıyla bir hatıra olarak kabul etmek demektir. İslam ile gelen her şey bir hatıra unsuru olarak değil yaşamak için gelmiştir. Hiçbir mübarek gecenin bizim anladığımız manada bir merasime ihtiyacı yoktur.

İnsanlar İslam’ın nimetlerinden faydalanamıyorlar. Mübarek gün ve geceler bu nimetlerden biridir. Büyük hâdiselere vesile olmuş günler, geceler ve aylar mana ve maksada uygun değerlendirilmelidir. Bu kemale eremeyen mü’min kâmil değildir.

Ecdadımız Osmanlılar döneminde kandil gecelerinin nasıl kutlandığına bakmaya ihtiyacımız var:

Osmanlılar “Leyle-i Mübareke” denilen mübarek gecelerde çarşıları, sokakları ve camileri kandillerle aydınlatırlardı. Bundan dolayı bu gecelere “kandil” denilirdi. Hassaten Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in dünyaya geliş gecesi Osmanlıların en önemli devlet merasimleri arasına girmiştir. Sultan İkinci Selim devrinden (1566–1574) itibaren “Leyle-i Mübareke” denilen beş geceye (Mevlid, Regaip, Miraç, Berat ve Kadir gecelerine) kandil gecesi denmiştir. Bu gecelerde Mevlid okunması devletin resmi merasimlerinden biriydi. Padişah başta olmak üzere devlet erkânı bu merasimlerde hazır bulunurdu. Bunların camilere gelişine “Mevlid Alayı” denirdi.

Miladi yılbaşı gecelerinde sokakların, caddelerin ve ağaçların “kandil”lenmesi, kandillerimizin mana ve maksadından uzaklaşanların ne derece sapıklaştığını ayan beyan ortaya koyuyor.

Biz, Allah’ın hidayetini diliyoruz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mevlüt Özcan Arşivi