Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

Şerre fren olmak zorundayız

Şerre fren olmak zorundayız

Muhterem Müslümanlar!

Bir Müslüman olarak hayırların önünü açıp şerlerin kapılarını kapamak hepimizin görevidir. Bunları ifa etmek Müslümanlık görevimizdir.

Sahabe-i Kiram’dan İbni Mesud (R.A.) şöyle bir hadis-i şerif naklediyor:

“Ben Resulûllah (S.A.V.) Efendimizin yanında idim. Şöyle buyurdular:

İsrailoğulları arasında dinden sapma, ilk defa şöyle başladı:

Bir adam başka birine rastladı ve:

Bana baksana! Allah’tan kork ve yapmakta olduğun şeyi terk et. Çünkü bu sana helâl değildir, dedi. Ertesi gün, aynı şeyi yaparken o adamla tekrar karşılaşır ve onu kötü şeyden alıkoymadığı gibi, onunla birlikte oldu. Onlar böyle yapınca Allah da onların kalplerini birbirlerine benzetti.

Sonra Resulûllah (S.A.V.) şu ayeti okudu:

İsrailoğullarından kâfir olanlar Davut’un ve Meryem’in oğlu İsa’nın diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi, baş kaldırmaları ve aşırı gitmeleriydi. Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mâni olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi. Onlardan çoğunun inkâr edenleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin onlara ahiret hayatı için hazırladığı şeyler ne kötüdür. Allah onlara gazab etmiştir, onlar azab içinde temelli kalacaklardır. Eğer Allah’a, Peygambere ve O’na indirilen Kur’ân’a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir. (Maide Suresi, ayet: 77–81)

Hz. Peygamber bu ayeti okuduktan sonra şöyle buyurdu: Hayır, Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten uzaklaştırır, zalimin elini tutup zulmüne mâni olur, onu Hakk’a döndürür ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allah kalplerinizi birbirine benzetir, sonra da İsrailoğullarına lanet ettiği gibi size de lânet eder.” (Ebu Davud)

Muhterem Müslümanlar!

Kur’ân-ı Kerim’de olduğu gibi, Peygamberimiz Efendimizin hadislerinde de geçmiş ümmetlerle ilgili bilgiler vardır. Naklettiğim hadis-i şerif, Kur’ân’ın konuyla ilgili ayetlerine açıklamalar getiren bir rivayettir.

Bu rivayet, toplumların nasıl bozulmaya başladığını, niçin lânetlendiğini ve akıbetlerinin ne olduğunu gözler önüne sermektedir.

Halkta başlayan bozulmaya âlimler ve yöneticiler mâni olmazlarsa, aksine kötülüklere göz yumarlarsa Allah (C.C.) da hepsinin kalplerini karartır.

Hz. Peygamber (S.A.V.) bizden şunları istiyor:

• İyiliklerin önünü açıp kötülüklerin kapısını kapatmak;

• Zalimlerin zulmüne mâni olmak;

• Zalimleri Hakk’a döndürmek;

• Zalimi hak üzere tutmak.

Bunları yapmayanlar helâke müstahak olurlar.

Muhterem Müslümanlar!

Naklettiğimiz hadisten şu neticeler çıkar:

• Günah işleyenlere engel olmak âlimlerin ve yöneticilerin görevidir.

• Yöneticiler ve âlimler kötülüklere göz yumarlarsa toplumun çürümesi ve çöküntüsü hızlanır.

• Kötülüğe/haksızlıklara göz yummak onların yayılmasına yardımcı olmak manasına gelir.

• Zulmü mutlaka önlemek gerekir. Bu Müslümanlar için bir vecibedir.

• Zulüm ve haksızlık ümmet için bir felâket ve hüsrandır.

Bizler bu felaket ve hüsrana kendimizi de, ümmeti de düşmekten biran evvel korunalım ve kurtulalım, muhterem Müslümanlar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Mevlüt Özcan Arşivi