Ayhan Demir

Ayhan Demir

“Türk” düşmanlığı…

“Türk” düşmanlığı…

11 Temmuz 1995 günü Srebrenitsa şehrinde, ırk, soy, gen ya da kan anlamında, hiçbir Türk yaşamıyordu. Buna rağmen Bosna Sırp Cumhuriyeti Ordusu Komutanı Ratko Mladiç, Srebrenitsa Soykırımına girişmeden çok kısa bir süre önce karşısına geçtiği kameraya şunları söylemişti: “İşte 11 Temmuz 1995’de Srebrenitsa’dayız… Ve nihayet, isyanların ardından, bu bölgede Türklerden intikam alma zamanı geldi.”

Srebrenitsa Soykırımının üzerinden geçen bunca yılın ardından ‘kasap’ lakaplı Sırp general Ratko Mladiç, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yaptıklarının hesabını veriyor. Mladiç, 10 Nisan 2013 günü gerçekleştirilen son duruşmada, bir gizli tanığın şahsında ‘Türklere’ küfredince, salondan çıkartıldı.
Mahkeme Başkanı Alphons Orie’nin, Srebrenitsa’da kurşuna dizilen, ancak hayatta kalmayı başaran bir gizli tanığın dinleneceğini söylemesinin ardından Mladiç, ani bir çıkışla; “Lan neden beni kaldırıyorsun, ayı! Ben avukatıma söyledim... Bu yalan söylüyor, Türk, a….. a.. Türk annesi!” dedi.
Mladiç’in bu sözlerinin ne anlama geldiğini anlamak için öncelikle Sırp zihninin arka planındaki kodları iyi bilmek gerekir. Peki, Sırp zihninin arka planındaki bu kodlar nelerdir? Bu önemli sorunun yanıtı, Sırp mitlerinde saklıdır.
Ortodoks Sırp liderler, hem dini hem de tarihi, kendi etnik temizlik politikalarının bir parçası haline getirdiler. Etnik ve dini semboller, Sırp etnik temizlik ideolojisinin unsurları oldular. Mesela, Sırpların simgesi olan gamalı haç, birbirine sırtını dönmüş “CCCC” harflerinden oluşmaktadır. Bu harfler “Sadece Sırpların Birleşmesi Sırpları Kurtarır” (Samo Sloga Srbina Spasava) cümlesinin kısaltmasıdır.    
Sırpların, Slav Hıristiyancılığı (Christoslavism) miti; Türkleri, ‘mesihi öldürenler’ (Christ killers) olarak niteliyor. Müslümanlığı tercih eden Boşnakları da, ‘Türk’, ‘Türkleştirilmiş Sırp’ anlamına gelen ‘Turçin’ ya da ‘Poturci’ olarak isimlendirip, ırklarına ihanet eden hainler olarak nitelendiriyor.
Bu mitolojiye göre; 1389’daki Kosova bozgunu ve Prens Lazar’ın savaş meydanında ölümü, Sırp ulusunun da ölümü anlamına geliyor. Bu sebeple, Kosova bozgunu üzerine, birçok halk şarkısı söylenmiş ve ağıtlar yakılmış. Yine bu mite göre, ancak Prens Lazar yeniden dirilip, Sırp halkını kurtardığında; Sırp ulusu yeniden dirilecek ve soyları temizlenecek.
Sırpların, Müslüman Türkleri, Boşnakları ve Arnavutları, topyekun ‘Türk’ olarak isimlendirip, kin beslemelerinin temelinde, işte bu ‘mesihi öldürenler’ miti yatıyor. Bu mitoloji o kadar kuvvetlidir ki, üzerinden altı asır geçmesine rağmen, ilk günkü tazeliğini koruyarak Balkanları kana bulamayı başardı.
Sırp milliyetçiliğinin travması haline gelen Kosova Muharebesi’nin altı yüzüncü yılına tekabül eden 28 Haziran 1989 tarihinde, bir milyondan fazla Sırp, savaşın gerçekleştiği, Gazimestan Ovası’nda toplandı. Milliyetçi duyguları körüklemek için Prens Lazar’ın tabutu, Kosova’dan alınarak, Sırbistan’da dolaştırıldı ve yeniden Kosova’ya getirildi.  
Kosova Bozgunu’nun altı yüzüncü yılı anma törenleri, Sırp mitolojisinin tüm sembollerinin ete kemiğe büründüğü, bir geçit törenine dönüştü. Gazimestan Ovası’nda yapılan konuşmalar, Sırp şiddetinin arka planındaki temel unsurların dil ile ikrarından başka bir şey değildi.    
Sırplar, anma törenleri ile Arnavut ve Boşnaklara gözdağı vermeyi amaçlarken, ertesi yıldan itibaren çıkan çatışmalarla Yugoslavya dağıldı.
Bugün, Sırbistan ve Bosna-Hersek Sırp Cumhuriyeti’nde, Sırp mitine göre eğitim veriliyor. Bu mit ile eğitilen çocuklar, tam bir Boşnak ve Türk düşmanı haline geliyorlar. Bu sebeple, bu mitler ortadan kalkmadan, gerçek anlamda bir barıştan söz etmek mümkün değil. Daha net bir ifadeyle, dün Miloşeviç, Karadziç ve Mladiç eliyle gerçekleştirilen kanlı şarlatanlığın, Milorad Dodik ya da başka bir Sırp tarafından tekrarlanmayacağını kim garanti edebilir?

“TÜRK” KİMDİR?

Maldiç’in, Srebrenitsa Soykırımı gizli tanığına yönelik; “Türk, a….. a.. Türk annesi!” şeklindeki küfürlü sözleri, ‘Türk’ kimdir sorusunu yeniden gündeme getirdi. Bu önemli sorunun cevabını bir sonraki yazıya bırakalım.

TEŞEKKÜRLER ANADOLU AJANSI…

Anadolu Ajansı Balkan Bölge Müdürlüğü, bölgedeki etki gücünü her geçen gün artırıyor. Birçok Boşnak, Sırp ve Hırvat yayın organı ve gazeteci, gelişmeleri AA üzerinden takip ediyor. Özellikle bölgeye yönelik özel haberleri oldukça dikkat çekiyor.
Anadolu Ajansı, Mladiç’in, ‘Türklere’ hakaretini tüm dünyaya duyurarak, ne kadar önemli bir vazife icra ettiğini bir kez daha gösterdi. Balkanların nabzını anbean tutan Anadolu Ajansı’na teşekkür ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Ayhan Demir Arşivi