Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Gönül Adamları da Yollara Düşmeli

Gönül Adamları da Yollara Düşmeli

Ülkemizde çeyrek asırdır akan kardeş kanının durdurulmasına yönelik “barış süreci”, eğer akamete uğramazsa, ülke tarihinde çok önemli bir dönüm noktası olmaya aday görünüyor. Siyasi ve ideolojik kimliği ne olursa olsun, her aklı başında insanın, akan kanın durması için elinden geleni yapması gerektiğinde şüphe yok. Hiç kimse “bu kan akmaya devam etsin” diyemez, demiyor da. Ancak siyasi mülahazalar farklı söylemleri, eleştirileri ve zaman zaman da sert beyanları beraberinde getirebiliyor.

Biz, bu sütunda ırkçı resmi ideolojiyi de, onun neden olduğu karşı ırkçılığı da lanetledik ve sürekli olarak kardeşlik ve ümmet bilincini terviç ve teşvik ettik. Misal olarak, 2005’te Vakit’te şöyle demişiz:
“Laikçi-ulusçu resmi ideolojinin kendi halkıyla, tarihiyle, değerleriyle kavgalı yönetim anlayışının kangren haline getirdiği sorunların başında gelen Kürt sorunu da elbette, resmi ideolojinin dar kalıpları içinde çözülemez... Çözüm, ulusçuluk çıkmazından kurtulup İslâm kardeşliğine sığınmaktır. Çözüm, cahilî Türkçü/Kürtçü kavmiyet davasından derhal vazgeçip, Medine’de Efendimizin tesis ettiği inanç ve gönül kardeşliğini yeniden canlandırmaktır. Çözüm; İranlı Selmân-ı Farisî’nin, kendisine kimliği sorulunca söylediği; “Ben İslâm oğlu, İslâm oğlu, İslâm oğlu Selman’ım” cümlesinde saklıdır.
Vakit gazetesi 2005’te İslâmî kesimin kanaat önderlerinin çözüm önerisini ilk sayfadan günlerce duyurmuştu: “Bu ülke halklarını bir arada tutan 1000 yıllık harç İslâm’dır ve sorun ancak İslâm’la çözülür.” Biz de, “sivil-asker tüm etkili ve yetkililer bu sese kulak vermeliler.” demişiz ve şunu eklemişiz: “Zira bütün kışkırtmalara, oyun ve entrikalara rağmen bu milleti bir iç çatışmadan uzak tutan İslâm kardeşliğidir ve bu temel asla sarsılmamalı, aşındırılmamalı; özellikle de karşı-ulusalcılığı besleyen resmi ideolojinin faşizan ulusalcı söylemi bir an önce terkedilmelidir.”
Evet, resmi ulusalcı Türkçü söylem şimdilerde terkedildi ve ırkçılık en yetkili ağızlardan mahkûm edilir hale geldi. Buna karşılık, Kürtçü söylem de kardeşlik söylemine dönüştü ve hatta İslâmî motifler kullanmaya başladı. Gelinen noktada, art niyetlerden bahsetmek ve yarayı kaşıyıp durmak yanlıştır. Ülkede kardeş kanı durmalıdır ve bu anlamsız kavganın devamına hiç kimsenin tahammülü yoktur. Bu meyanda barış sürecini halka anlatmak için görevlendirilen “âkil adamlar”ın çalışmaları da elbette yararlıdır. İnsanımızın sevdiği ve görüşlerine değer verdiği çok farklı kesimlerden kanaat önderlerinin yollara düşmesi, ortamın yumuşamasına ve barış ikliminin oluşmasına katkı sağlamaktadır…
Şimdi, bizim kanaatimiz odur ki; “âkil adamlar”dan sonra “âlim adamlar” yani halkın ruhuna hitap edecek “gönül adamları” da devreye girmeli ve yollara düşmelidirler. Namaz Gönüllüleri Platformu tecrübemiz bize şunu öğretti ki, Müslüman halkımızın ortak manevi değerlerini merkeze alan ortak çalışmalar, kamu vicdanında ciddi yankılar bulmaktadır. Farklı mekteplerden 100 kadar “Namaz Gönüllüsü” yazar, ilim, fikir ve sanat adamının bir araya gelmesi ile 2006’da kurulan “Namazla Diriliş Seferberliği”, 1000 küsur panel, bir o kadar konferans, seminer, sohbet, radyo-tv programı ve 10 milyona yakın “namaz bilinci” kitabı ve broşürü ile ülke gündemine namazı taşıdı elhamdülillah.
Bu tecrübeden hareketle teklifimiz odur ki; ülkemizde farklı mekteplerde yetişen ve ekranlardan, kürsülerden halkımızın ruh dünyasına hitap ederek onların sevgilerini kazanan çok sayıda İslâm âlimi ve gönül adamı hocalarımız var. Şimdi bu hocalarımızın bir “Kardeşlik Seferberliği” başlatmaları ve bu amaçla yollara düşmeleri gerekir. Halkımızın gönlünde müstesna yerleri olan hocalarımızın yapacağı bu ortak çalışma, Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından organize edilebilir ve “Namaz Gönüllüleri” böyle bir çalışmaya her türlü desteği verir. Hocalarımızın, hiçbir siyasi mülahazaya girmeden, sadece “İslam kardeşliği” ve “ümmet şuuru” ekseninde yapacakları böyle bir seferberlik, inanıyoruz ki, “âkil adamlar” çalışmasından daha etkili, yaygın ve kalıcı sonuçlar hâsıl edecektir. Namaz Gönüllülerinin mimarlarından Hayrettin Karaman, Ahmet Taşgetiren, Abdurrahman Dilipak, Sibel Eraslan gibi, “âkil adamlar” grubu içinde yer alan şahsiyetlerin tecrübelerinden de yararlanarak başlatılabilecek böyle bir “Kardeşlik Seferberliği” için geç kalınmamalı ve hemen kollar sıvanmalıdır. Düşünün; halkımızın ekranlardan ve kürsülerden her gün dinleyip yazılarını okuduğu Nihat Hatiboğlu, Ömer Döngeloğlu, Mahmut Toptaş, Ali Rıza Demircan, Cevat Akşit, Nurettin Yıldız, Emrullah Hatiboğlu, Necmeddin Nursaçan, Mustafa İslamoğlu, Mustafa Karataş, Mustafa Ağırman, Muhammed Emin Yıldırım, Halil İbrahim Kutlay, Aziz Kutluay, Abdullah Büyük, Mehmet Paksu, Ramazan Kayan, Vehbi Vakkasoğlu, Şerafettin Kalay gibi hocalar gruplar halinde ülkeyi dolaşıyorlar. Bunun halk üzerinde nasıl bir etki meydana getireceği bellidir. Evet, bu bir açık tekliftir. Diyanet Teşkilatımıza ve ilgililere duyurulur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Abdullah Yıldız Arşivi