D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Millet kimi istemiyor?

Millet kimi istemiyor?

Yüz yıllık darbeler tarihini bir anlamda “millet sizi istemiyor!” cümlesi ile özetlemek mümkündür.

31 Mart Vak’ası’ndan sonra Sultan 2. Abdülhamid’i tahttan indirmeye giden heyetin söylediği budur: “Millet sizi istemiyor!”
Millet gerçekten Abdülhamid’i istemiyor muydu?
Bu gaflet ve delalet içindeki romantik aydınların ve ihanet şebekelerinin sözüydü. Hiç şüphe yok ki, doğrulanması mümkün değildi. Milletin büyük ekseriyetinin Sultan Hamid’in arkasında olduğu ise şüphe götürmez bir gerçekti.
Sultan Abdülhamid, tahttan indirildi... Osmanlının son büyük sultanı o tarihten sonra dokuz yıl daha yaşadı.
Onun halledilmesini isteyenlerin büyük bir çoğunluğu o vefat ettiğinde artık dokuz yıl önceki görüşte değildiler. Rıza Tevfik gibi pişmanlıklarını ruhaniyetinden imdat isteyerek gösteriyorlardı!
İşte 9 yılın özeti: İtalyanların Trablus’a saldırması, ardından meş’um Balkan Harbi ve nihayet 1. Dünya Savaşı... Sokak ortasında adam öldürmeler, baskılar, zulümler... Peşpeşe büyük ve yıkıcı altüst oluşlar...
Bu dokuz yıl boyunca Abdülhamid Osmanlı Devleti’nin başında olsa ne olurdu? Bu soruya biz cevap vermeyelim. Osmanlı Donanması’nın ıslahı için uzunca bir süre Türkiye’de bulunan İngiliz amirali Henry F. Woods hatıratında şöyle diyor: “Abdülhamid tahttan düşürülmemiş olsa idi, Avrupa devletlerinin halen yaralarını sarmaya çalıştıkları o büyük âfet (1. Dünya Savaşı) meydana gelmiş olmayacaktı. Aksini farz etsek bile Abdülhamid, büyük bir ihtimalle Türkiye’nin tarafsız kalmasını sağlıyarak memleketine bir zafer hediye etmiş olacaktı.” (Henry F. Woods: Türkiye Anıları 1869-1909. sf. 116)
Peki Abdülhamid, İttihatçı zorbalığa neden boyun eğdi? Selanik’ten gelen “Hareket ordusu”nu devletin nizami kuvvetleriyle neden dağıtmadı? Kendisi bu tutumunu kardeş kanı dökülmesini istememesine bağlar...
Gezi/Taksim olayları bize tarihi bir daha hatırlatıyor. Abdülhamid, Menderes, Özal, Erbakan... Dikkat edilirse, bu isimler bir devamın halkaları. Türkiye’nin halk desteğini büyük ölçüde almış bu isimleri her defasında “halk sizi istemiyor” iddiasına, ithamına muhatap oldular. Bu iddiayı öne sürenler aynı zamanda baskılardan yakınıyor ve “hürriyet” taleb ediyorlardı. Fakat gücü ele geçirdiklerinde en ağır istibdat idarelerine vücut verdiler, millete nefes aldırmadılar.
27 Mayıs darbesini yapanların Adnan Menderes’e söyledikleri bundan başka bir şey değildi. 27 Mayıs komitacıları, seçimle gelmiş iktidara karşı milleti temsilen (!) darbe yapıyorlardı!
Turgut Özal’a karşı da aynı tutum takınıldı. Hele onun Cumhurbaşkanı olmasından sonra, bilahire darbecilerin hık deyiciliği rolünü üstlenecek Demirel’in tavırları unutulamaz. Daha o zamandan darbecilerle işi pişirdiğini düşünmemek için hiç bir sebep yoktur.
28 Şubat müdahalecilerinin Necmeddin Erbakan’a kestikleri racon da buydu: “Millet sizi istemiyor!” Sokaklar tencere tava gürültüsüne boğulurken, bir taraftan da tanklar Sincan caddelerinde yürütülüyordu.
Abdülhamid’in Hareket ordusuna karşı mukavemet göstermemesinin sebebi neyse, Necmeddin Erbakan’ınki de oydu.
Abdülhamid gibi Menderes, Özal ve Erbakan da kardeş kavgası istemediler, özverili davrandılar. Fakat bu tutumları devletin batışını, geriye gitmesini, kardeş kavgasını önlemeye yetmedi.
Onların bu nezaketi, zerafeti ve fedakârlıklarına karşılık ayağı toprağa basmayan sorumsuz aydınların tavrını Tevfik Fikret temsil etmektedir. 1905’te Cuma selâmlığında Ermeni komitacıları Abdülhamid’e bombalı bir suikast düzenlediler. Padişah bu suikastten şeyhülislâmla görüşmesini kısa bir süre uzattığı için kurtuldu. Onun öldürülmesi, Osmanlı devleti için bir felâket olacaktı. Fakat Tevfik Fikret için o “bir anlık gecikme” affedilir değildi!
O devlet başkanını öldürmek isteyen “şanlı” sıfatıyla andığı komitacılara, teröristlere şöyle seslendi:
Ey şanlı avcı damını (tuzağını) beyhude (boş yere) kurmadın,
Attın... fakat yazık ki, yazıklar ki vuramadın!
Son olayları soğukanlılıkla değerlendirirken, şer cephesinin Abdülhamid’den bu yana milletin tasvib ettiği liderlerin tavırlarına benzer bir tavrı Başbakan Tayyip Erdoğan’dan da beklediklerini tahmin edebiliriz.
“Biz milletiz! Biz sizi istemiyoruz!”
Tayyip Erdoğan tarihden hisse kapan bir lider olarak şiddete bulanmış şekilde meydanlara taşınan bu iddiaya milletin muazzam desteğini meydanlarda somutlaştırarak gösterdi. Bu tavrın tarihimizde gerçek bir dönüm noktası olduğunu görmek zorundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi