Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Gezi eylemcileri, kullanıldıklarının farkında mı?

Gezi eylemcileri, kullanıldıklarının farkında mı?

Yazık oldu... Mayıs ayının son gününden bu yana “eylem” yapan, eylemleri “orantısız zekâ ürünü” denilerek alkışlanan ve fakat hepsi de “çalma, aşırma ve taklit” olan eylemlerden bir teki “yerli” idi ama o da “çakma” çıktı.

Biliyorsunuz;
“Yakma-yıkma!.. Kırıp-dökme... Ortalığı savaş alanına çevirme” eylemlerinin tamamı, “Amerikalı Devrim Teorisyeni Gene Sharp’ın kitabı”ndan aşırma, “onun eylem taktiklerinin aynısı” idi.
Meselâ, “Duran Adam” eylemi!..
Bu eylem şekli, Gene Sharp’ın eylem metodları sıralamasında “163. Madde”de yer alıyor.
Yani, “yerli bir buluş” değil!..
Hepsi “ithal”,
Hepsi “intihal!”
Bir tek eylem vardı ki;
İşte o “yerli”ydi...
Ne “Gene Sharp’ın kitabı”nda vardı, ne de “CIA destekli Sırp direniş örgütü Otpor’un eylem taktikleri” arasında!..
“Yüzde 100 yerli”ydi!..
“Güdümlü eylemler” arasında “yerli zekâ ürünü” bir eyleme rastlamak, belki birçok eylemciyi umutlandırmıştı ama, gelin görün ki o da “çakma” çıktı, “düzmece” çıktı, “sahtekâr” çıktı...

MÜFTÜ KARISI, BAR KARISI!

Gül Taşlı Cenal’dan söz ettiğimizin herhalde farkındasınızdır.
Malûmlarınız olduğu üzre;
Akit’in 21 Haziran 2013 Cuma günkü sürmanşetinde; “Büyük Oyun... Büyük Tezgâh... Büyük Sahtekârlık” üstbaşlığının altında şöyle bir başlık vardı:
“Müftü karısıyım dedi,
Bar karısı çıktı!”
Haber, özetle şöyleydi:
“28 Şubat’ın provokatörlerinden Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil’in Twitter hesabından servis ettiği sözde müftü eşi, CHP’li meyhane işletmecisi çıktı. Başörtüsü ile Erdoğan’a hakaretler yağdıran Gezi Parkı eylemcisi Gül Taşlı Cenal yakayı ele verdi.
Görüntülerde Başbakan Erdoğan’a “Eşim müftü. Din senin tekelinde değil” diye seslenen kadının gerçekte Balıkesir’de bir bar işlettiği, eşinin CHP Burhaniye eski İlçe Başkanı olduğu ve daha önce de Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün yanında çalıştığı belirlendi.”

MASKELERİ DÜŞTÜ

Akit’in “sürmanşet”ten, refikimiz gazetelerin ise 1. sayfalarından ya “tek sütun”a verdiği, ya da hiç görmediği bu haber; aslında “eylemcilerin maskesini düşürmesi” açısından son derece önemli bir haberdi...
Çünkü eylemciler;
“Yalan-dolan”la başlattıkları eylemleri, bu tür “sahtekârlık”larla devam ettiriyorlardı ki, Gül Taşlı Cenal’ın “suçüstü” olması, eylemcilere ağır bir darbe vurmuştur.
Eylemlerin başından bu yana hem “Türkiye’yi savaş alanına çevirme”, hem de, “kendilerini kullananlar”ın dikte ettiği “psikolojik savaş teknikleri”ni kullanan eylemciler, ilk defa duvara toslamışlar ve diyecek söz bulamamışlardır!..
Kim ne derse desin;
Akit, büyük bir iş başarmış “Bar karısı Gül”ü hem “deşifre” etmiş, hem de “arşiv”lerdeki yerini almasını sağlamıştır...
Olayın sonrasını biliyorsunuz;
Kendisini “Müftü karısı” diye yutturan ama maskesi düşürülüp “Bar karısı” olduğu ortaya çıkan, dahası “hayatında başörtüsü takmadığı” anlaşılan Gül Taşlı Cenal hakkında CHP “inceleme” başlattı... Bunu duyan Gül Taşlı Cenal; “Şalvar giyen müftü kocamı boşayacağım” derken, CHP’den boşandı!..
Evet, belki “partisini hedef yapmamak” için, CHP’den ayrıldığını açıkladı... Sonra da bir televizyon kanalına bağlanıp; “ağlamaya çalıştı!..”
Hayır, ağlamadı!..
Sadece ağlamaya çalıştı!..
“Affedersiniz” dedi, “burnunu çekmeye” çalıştı ama “müftü karısı” rolündeki kadar başarılı olamadı!..
“Pişman” bir insandan, bir damlacık olsun “gözyaşı” dökülmez mi?..
Dökülmedi!..
Televizyonda “mağduriyet”inden filan söz edip, “Başbakan’dan af diledi” ama “aldattığı insanlar”dan “özür” dilemek gelmedi aklına!..

CEZASINI ÇEKMELİ

Öyle sanıyoruz ki;
Başbakan bu “Bar karısı”nı affederse, millet Başbakan’ı affetmez!..
Hem zaten;
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın avukatlarından Hamit Eracun; Gül Taşlı Cenal hakkında “suç duyurusu”nda bulunmuş...
Yerinde bir tavır...
Bizce de, “halkı yanlış yönlendiren, kin ve düşmanlığa sevk eden” bu kadına; elbette “hukuki” olarak, mutlaka “hakettiği ceza” verilmeli, “haddi bildirilmeli”dir!..
Ki, bu tür “sahtekârlık”lar, bu tür “provokasyon”lar “yol” olmasın!..
Eğer bu tür “tahrik girişimleri” cezasız kalırsa, ne “eylem”lerin önüne geçilir, ne “sükûnet” sağlanır!..
“Akit’in sürmanşeti”nden sonra arayan okurlarımızın talebi de budur;
“Bu kadın cezalandırılmalı.”

EYLEMCİLERİN YENİ TAKTİKLERİ

Sadece bu kadın değil, eylemlerde rol alan “Batı’nın piyonları” da tek tek “deşifre” edilmeli ve hakettikleri cezalar verilmelidir.
Malûmlarınız olduğu üzre;
Akit, bütün eylemlerin “dış kaynaklı” olduğunu, eylemcilerin “Amerikalı direnişçi Gene Sharp” ve “CIA destekli Sırp direniş örgütü Otpor” tarafından yönlendirildiğini “deşifre” eden “haber”ler ve “yorum”lar yayınladı.
Hiç şüphe yok ki;
Otpor isimli bir teşkilat,  uzunca bir süredir Türkiye’ye odaklandı... Bu örgüt; sosyal medya ve benzeri araçları kullanarak Türkiye’de Mısır benzeri ayaklanmalar çıkarmak istiyor...
Kendisini Taksim Platformu olarak niteleyen sosyal medya araçları da bu kişilerin Türkiye bağlantıları tarafından idare edilmektedir. Bu twitter ve facebook adreslerinde yayınlanan iletilerin anında yabancı dilden açıklamalarının konulması, sistemli ve plânlı çalışmaları da profesyonelliği ortaya koymaktadır.
Bu örgütün Türkiye yapılanması İstanbul, Ankara ve İzmir’deki kilit toplanma noktalarında yoğunlaşıp Tahrir benzeri bir eyleme girişti... Polis buna engel olunca da, yeni araçlara yöneldiler. Bu defa Duran Adam ve irili ufaklı çeşitli parklarda ‘forumlar’ adı altında toplanıp, sözde barışçıl bir görüntü çizme kararı aldılar.
Burada amaç, Taksim Meydanı’nda; marjinalleşip, kaybettikleri kitle yoğunluğunu ve halk sempatisini yeniden kazanmak, hükümet ve onun kolluk kuvvetinin mukavemetini kırmak!..
Yeni twetter ve facebook adreslerini yeni planlarına destekçi bulmak için kullanıyorlar. Türkiye’deki AK Parti karşıtı irili ufaklı siyasi partiler, sendikalar, STK’lar, basın yayın organları, özel üniversiteler, özel kolej ve dengi okullar, bankalar, vs... bir araya gelemeyecek kesimlerin tamamını mevcut iktidarı devirmek için ortak hareket etmeye zorluyorlar.
Sizin anlayacağınız;
Eylem taktikleri Gene Sharp’tan,
Yönlendirme ise, Otpor’dan!..
Paralar da NED Vakfı’ndan!..
Tabiî, bunlara Amerikan CNN televizyonunu, İngiliz BBC televizyonunu, Reuters ajansını ve Almanya’yı da eklemek gerekir.

YEDİ DÜVELE KARŞI!

“İstiklal Savaşı” yıllarında “Yedi düvele karşı mücadele” veren Türkiye, bugün de “aynı ülkeler ve aynı mahfiller”e karşı mücadele vermektedir.
Bu mücadelenin bir tarafında Türkiye vardır, karşı tarafında ise “Faiz lobisi” vardır, “Doğalgaz lobisi” vardır, “Alkol lobisi” ve “Yahudi lobisi” vardır!.. Ve tabiî, “iç düşman”lar vardır!..
Unutmayın; terörü bitiren ve Kürt sorununu çözebilen bir Türkiye’yi kimse tutamaz. Gezi Parkı üzerinden geliştirilen olaylar, komutanların helikopterlerine ateş açılması, Almanların ve İranlıların Kuzey Irak’ta cirit atması, Maliki’nin Barzani’ye yakınlaşması sıradan gelişmeler olarak görülmemelidir.

MERKEL’İN TETİKÇİLERİ

Başbakan Tayyip Erdoğan; Türkiye üzerine oynanan “büyük oyun”un elbette farkındadır ve AK Parti teşkilatları tarafından Ankara, İstanbul, Kayseri, Samsun ve Erzurum’da düzenlenen “Millî İradeye Saygı” mitinglerinde; “Türkiye üzerinde ameliyat yapılmasına izin vermeyeceğiz” diyerek, “oyunu gördüğünü” deklâre etmiştir.
Erdoğan, sadece “oyunu bildiğini” açıklamakla kalmamış, dünkü Akit’in manşetinde de yer aldığı gibi, “Merkel’in tetikçileri”nin araştırılması için de talimat vermiştir.
Akit’in dünkü haberi şöyleydi:
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı olaylarının uluslararası tezgah olduğunu, Alevi-Sünni çatışmasının körüklenmeye çalışıldığını belirtmişti.
Bunun üzerine istihbarat birimleri, hükümetin devrilmesi ya da zayıflatılmasının amaçlandığı olayları yönlendiren kişi ve kurumların Alman vakıflarıyla olan ilişkisini araştırıyor.
1 yıldır üzerinde çalışıldığı vurgulanan operasyonun Türkiye ayağına ilişkin Türkiye’de faaliyet gösteren 53 Alman vakfının da yakın takibe alındığı öğrenildi. İstihbarat teşkilatları, eylemleri organize ederek destek veren şahıs ve kurumların Alman Vakıfları ile bağlantısını inceliyor.”
Dileriz ki, bu araştırmalar sonunda, Almanya’nın da, Amerika, İngiltere ve Fransa’nın da maskeleri düşer ve bu ülkelerin parmağı “deşifre” olur!..
Tıpkı; “Müftü karısıyım” diyen ama “bar karısı” olduğu deşifre edilen Gül Taşlı Cenal gibi!..
Selâm ve saygılarımızla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi