D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Mahkeme meclisi icad olduğu..

Mahkeme meclisi icad olduğu..

Gel de Seyrani’yi rahmetle yâd etme! Everekli Seyranî… Şimdi Everek diye bir kaza yok, malûm. Anlayacağınız, Develi’li Seyrani.

Mahkeme meclisi icad olduğu

Çeşme-i rüşvetin akmaklığından

Kaza bela ile alem dolduğu

Kazların kadıya uçmaklağından..

Galiba Seyrani, 1837’de kurulan  Meclisi Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye’yi kastediyor. Artık mahkemeler üstü bir mahkeme var. Bu mahkeme, hem Yargıtay’ın hem de Danıştay’ın ceddi. Vâlâ “yüksek” demek. Bugüne kadar gelen yüksek mahkemeler zinciri Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye ile başlıyor. Bir mahkemenin isminde “yüksek” kelimesi varsa veya yüksek, yüce sıfatları ile anılıyorsa, siyasetin alanı dışında değil demektir.

Elbette mahkemelere yüz elli yıl önceki şiirle rüşvet isnad etmiyoruz. Fakat siyaset isnadından vazgeçmeye de niyetimiz yok.

1960 Anayasası millet hakimiyetini Meclis dışında yüksek mahkemelere de paylaştırdığı için yüksek mahkemeler ve hükümetler çatışması değişmez konulardandır. Hükümetlerin bu dönemde Danıştay’la ciddi meseleleri oldu. “Bürokratik yargı” diyebileceğimiz Danıştay siyaseten karşısında olduğu hükümetlerin icraatını iptal edecek hamleler yaptı. Bir zamanlar Danıştay’dan dönmeyen tayin yoktu neredeyse

En unutulmazı, CHP’nin TRT Genel Müdürü İsmail Cem’i zamanın Demirel hükümetinin görevden alması, fakat bu kararnamenin İsmail Cem’e ulaşmadan mahkeme tarafından yürütmesinin durdurulmasıdır!

Danıştay’la ilgili yazılacak çok şey var elbette. 1980 darbesinden sonra bu mahkemenin hızı bir hayli kesildi. Peki diğer yüksek mahkemeler? Yargıtay, yani “temyiz” siyasetin dışında sayılabilir. Fakat biliyoruz ki, parti kapatma davalarını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı açar… Öyleyse?

Mesela, Refah Partisi nasıl kapatıldı?

Hâlâ yaşayan emekli (ve de onursal) bir başsavcımız nasıl bir iddianame hazırladı? Herhalde unutulmamıştır. Bu iddianamede hukuk arayanlar epeyce zorlanırlar. Hukuktan çok kitabına uydurma esas alınmıştır. Meclis’in araştırması sırasında görüldü ki, sayın başsavcı Genelkurmay’da hazırlanan gerekçeleri kopyalayıp yapıştırarak metnini olgunlaştırmış!

21 Mayıs 1997’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, iktidardan baskıyla düşürülmüş RP hakkında, “Lâik Cumhuriyet ilkesine aykırı eylemleri” gerekçesiyle dava açtı. Refah Partisi, 8 ay süren dava sonunda, 16 Ocak 1998’de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı.

Anayasa Mahkemesi’nin kapatma gerekçelerinden söz edip, hukukunuzu ihlal etmek, huzurunuzu kaçırmak niyetinde değilim!

“Anayasa Mahkemesi de neyin nesi?” derseniz, “işte onu konuşalım” derim.

Anayasa Mahkemesi, TBMM’nin millet hakimiyeti tekelinin kırılmasından sonra en büyük ortağıdır.

Meclis’in yaptığı her şey bu mahkemesinin konusu olabilir. Elbette kanunların Anayasa’ya uygunluğunu denetlemek için bu mahkeme kurulmuştur. Fakat zaman içinde görülmüştür ki, Mahkeme TBMM’yi bir kenara bırakarak kendisi hüküm koymuştur.

Bu yüksek Mahkeme’nin bir taraftan normalleştirilmek istenirken, diğer taraftan güçlendirildiğini düşünmek için haklı sebeplerimiz var. Hani bu mahkemeye ferdi, yani bireysel başvuru yolu açıldı ya.

Artık aklınızdan geçen her hususu bu yüksek Mahkeme’ye götürebilirsiniz.

Türkiye’nin yerleşik hukukunun üstünde böylece yeni bir mahkeme meclisi icad oldu! Mahkemenin bu vasfı yavaş yavaş, uygulama ile ortaya çıkıyor. Hani, bazı uzun süren davalardan tutuklu bulunanların salıverilmesi bunlardan biri. Beş yıldan fazla tutuklusunuz ve bir türlü mahkeme sizinle ilgili karar veremiyor! Anayasa Mahkemesi hukuki bir karar mı verdi, bilemiyoruz. Fakat milletin vicdanını rahatsız etmedi.

Ya Yüce Mahkeme’nin tivittir’a el atması?

Burada biraz durmak lâzım. Hükümet, bir takım hukuki gerekçelerle, bilhassa da kişi haklarının, mahremiyetinin ihlalini öne sürerek bu beynelmilel siteyi kapattı. Tam kapatabildi mi, o da meçhul. Konuyla ilgili iç hukuk süreci devam ederken, Anayasa Mahkemesi karar istihsal edivermesin mi?

Herkes bilir ki, böyle yüksek mahkemeler kolay kolay harekete geçmez, öyle ani kararlar almaz, aldığı kararları bile aylar yıllar bekleterek yazar…

Mevzu siyasi olunca, bir enerji patlaması oluyor her halde. Hani tivit metinleri kısadır ya, o kısalıkta bir süre içinde karar veriliveriyor. Hem de başkanın ifadesine göre, 24 martta karar alınıyor da, 2 nisanda açıklanıyor. Başkana göre, İdare Mahkemesi kararı uygulanamamış da ondan böyle olmuş!

Mahkeme Meclisi boşuna icad edilmemiş anlaşılan. Siyasete selâm, hukuku eğip bükmeye devam!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi