Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Soma Şehidlerinin Şahitlikleri

Soma Şehidlerinin Şahitlikleri

Geçen Salı günü Soma’da meydana gelen maden kazasında 301 kömür işçisi kardeşimiz şehid oldu. Aile efradının rızkını temin etmek için kara toprağın yüzlerce metre derinliğinde ‘bir avuç kömür için ömür veren’ cefakâr yiğitlerin, çıkan yangında boğularak şehid olmaları yüreklerimizi dağladı…

İnşaallah onlar Peygamber Efendimizin (s) “şehidler” kervanına eklediği kutlu insanlar oldular…

Efendimiz (s.) şöyle buyurur: “…Şehitler Allah yolunda öldürülmenin dışında yedi sınıftır: 1) Taun (Veba) hastalığından ölen şehittir. 2) Suda boğularak ölen şehittir. 3) Zatu’l-Cenb (karaciğer zarı iltihaplanması) hastalığından ölen şehittir. 4) Karın hastalığından ölen şehittir. 5) Yangında ölen şehittir. 6) Yıkıntı altında kalarak ölen şehittir. 7) Karnındaki cenin sebebi ile ölen kadın da şehittir.” (Malik, 232, 233; Ebu Davud, 3111; Müslim, 1914/164; Nesei, 1846; İbn Mace, 2803; İbn Hibban, 1616; Hakim 1/352; Ahmed 5/446.)

Öncelikle, şehidlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve ocaklarına ateş düşen ailelerine ve yakınlarına da sabr-ı cemil niyaz ediyoruz. Milletimizin başı sağolsun. Allah, dualarımıza, şehidlerimizi şahit kılsın.

Biz müminler, bize veya kardeşlerimize bir “musibet” isabet ettiğinde, hemen istircâ ederek:

“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci‘ûn: Biz Allah’a aitiz ve hiç şüphesiz O’na dönecek olanlarız” deriz.

Ve biz biliriz ki, bu dünya “imtihan dünyası”dır ve biz “biraz korku ve açlık ve bir parça da mallardan, canlardan ve ürünlerden azalma ile” imtihan edilmekteyiz ve edileceğiz de (Bakara/155-156).

Kur’ân-ı Kerim, bu âyetlerde böyle musibetlere sabredenlerin imtihanı kazanacağını beyan eder ve Bakara/253’te “Sabırla ve namazla Allah’tan yardım dileyin!” buyurur. Öyleyse biz, bu musibetlere sabredip namaz kılarak Allah’a yürekten niyaz etmeli ve şehid aileleri için O’ndan yardım dilemeliyiz.

Dahası; onlara dua etmeyi sürdürürken, geride kalanlarına fiili dua ve yardımlarımıza devam etmeli, onlar için yapabileceğimiz her şeyi el birlik yapmalıyız. Aslında, Soma şehidlerinin belki de ilk şahitlikleri, onların geride bıraktıkları için Türkiye insanının gösterdiği duyarlık ve dayanışma oldu. İşte bu duyarlık, birkaç gün sonra unutulup gitmemeli, uzun soluklubir dayanışma çabasına dönüşmelidir.

Zira Soma şehidlerinin şahitlik ettikleri hakikatler ve verdikleri mesajlar bunlardan ibaret değildir; onlar aynı zamanda bundan sonra alınması gereken tedbirlere de işaret ve tanıklık etmişlerdir…

İmdi, Soma şehidlerinin ülke yöneticilerine, siyasetçilerine, iş adamlarına, yetkili ve yetkisiz tüm duyarlı çevrelere verdikleri dersleri çok iyi okumalı ve üzerimize düşenleri hakkıyla yerine getirmeliyiz.

Öncelikle Soma maden ocağında ve ocaklarında alınması gereken güvenlik tedbirlerinin yetersiz olduğu, 301 şehidin can yakıcı şehadetleri ile çok acı bir şekilde ortaya çıkmıştır. Burada hiç kimse, ihmalleri, tedbirsizlikleri, “maliyet düşürme” adına emeği ucuza kapatan ve nice canları hiçe sayan “haram yiyici” mantığı görmezden gelemez ve işlenen cinayetin üzerini “kader” diyerek örtemez!

Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerim’de, başımıza gelen her “musibet”i kendi yanlışlarımıza bağlar:

“Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle yapıp-ettikleriniz yüzündendir.” (Şûrâ 42/30)

Başımıza gelen her musibetteki kendi vebalimizi Allah’a (c.c) fatura etmek, Allah’a hakaret olur.

Efendimiz de (s), kendi ihmallerimiz sonucu başımıza gelen musibetler hakkında çok sert konuşur:

Câbir (r.a) anlatıyor: Bir adamın başına taş düştü, başı yarıldı, sonra da cünup oldu. Arkadaşlarına; ‘Teyemmüm yapmak için bana izin var mı?’ diye sordu. Onlar; ‘Hayır! Suyu kullanmaya gücün yetiyor, sana izin bulamıyoruz’ dediler. Yıkandı ve öldü. Durum Rasûlüllah’a (s) bildirilince şöyle buyurdu: “Kahrolasılar! Öldürdüler onu! Bilmedikleri konuda sorsalardı ya!.. Oysa teyemmüm yapması, (veya) yarasını sarıp bağlaması, onu meshedip kalan vücudunu yıkaması yeterliydi.” (Ebû Dâvûd, İbn Mâce, Dârekutnî)

Hz. Ömer de (r.a) bir askeri harekât esnasında, bulaşıcı tâûn/veba hastalığı bulunan bir kasabaya uğramaktan vazgeçer. “Ey Ömer, Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” derler. Hz. Ömer (r.a), onlara şu anlamlı cevabı verir: “Evet, Allah’ın bir kaderinden bir başka kaderine kaçıyorum!”

Acaba, Soma kömür ocaklarında gerekli güvenlik önlemleri alınmış olsaydı, denetimler kâğıt üzerinde değil de gerçekten tam olarak yapılmış olsaydı, daha önce can kayıplarıyla sonuçlanan maden kazalarından ders alınmış olsaydı, Allah’ın bir başka kaderine yani can kayıplarının sıfıra yakın olacağı bir takdir-i ilahiye nail olunmaz mıydı? Şüphesiz takdir Allah’ındır ama tedbir de görevimizdir.

Soma şehidlerinin kirli siyasete alet edilmesine elbette izin vermeyelim, ama 301 canın duyarsız vicdanlara haykırdığı mesajı da doğru okuyarak, yeni musibetleri önlemek için gerekeni tam yapalım!

Uyarı: Kazadan kurtulanların anlattıkları insaniyet yüklü mesajlardan iyi ders alalım: Arkadaşlarını kurtarmak için tekrar madene girerek ve maskelerini gençlere-evlilere vererek kendini feda edenler…

Tebrik: Bakan Taner Yıldız’ın kriz yönetimi, fedakârlığı ve vakarını, milletçe takdir ve tebrik ederiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi