Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Namaz Ancak Cemaatle İkâme Edilir

Namaz Ancak Cemaatle İkâme Edilir

Namaz; Kur’an’ın emrettiği ilk ve en önemli görevlerden biri olduğu için, imandaki samimiyetin ölçüsü ve pratik bir delilidir. Bu nedenle, bir kimse İslâm’ı kabul ettikten sonra ezanı duyduğunda cemaate katılıp, namazı kılmalıdır. Çünkü şehadetin samimi olup olmadığını bu belirler. Eğer ezana kulak asmaz ve cemaata katılmazsa, bu onun imanında samimi olmadığını gösterir. Çok geniş anlamlı olan “ikâmet’üs-salat” (namazı dosdoğru kılmak) terimi; namazın cemaatle kılınması gerektiğine ve namaz için her yerde sürekli düzenlemeler yapılması gerektiğine işaret eder. Aksi takdirde bir yerin sakinlerinin hepsi tek tek namazlarını kılsalar bile, namaz ikâme edilmiş olmaz.

Bakara sûresinin başında, “muttakiler”in özellikleri sıralanırken, 3. âyette “yusallûne” (namaz kılarlar) yerine “yuqîmûne’s-salâte” (namazı ikame ederler) buyurulması; namaza önem verilmesi, onun devamlı ve şart­larına uyularak eda edilmesi gerektiğini anlatmak içindir. Namaz “dinin direği”, “iba­detlerin özü” ve özetidir. Rasulüllah (s), namaz için “gözümün nuru” (Nesâî, Nisa 1) buyurmuştur.

Cenâb-ı Allah, kendisinden hakkıyla korkanları açıklamada “onlar gayba inanırlar” ile dinin iman kısmını özetledikten sonra amel kısmını özetleyerek “ve salâtı ikâme ederler” buyuruyor:belli olan namazı dosdoğru kılar ve devam ettirirler. Kur’ân’da namaz için “yusallûne” veya “sallû” fiillerinden çok “eqîmû’s-salâh”, “yuqîmûne’s-salâh” buyurulması anlamlıdır. Elbette, “namazı ikame ederler” demekte, “namazı kılarlar” demekten fazla bir mana vardır ki bu, ‘namazın şartlarına uymak, Allah’a boyun eğmek ve tevazu göstermek suretiyle güzelce kılmak ve kıldırmak’ mânâlarını ifade eder. Ve bunun için namazda ta’dil-i erkan (rükünlere riayet) vacip olduğu gibi özellikle namaz için iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak, namazın gereklerini tamamlamak için gayret etmek de dinin icaplarındandır. Ana-babanın çocuklarına namaz terbiyesi; din kardeşlerin birbirlerine tavsiye ve hatırlatması; âmirlerin engelleri ortadan kaldırma ve imkânları tamamlama suretiyle beğendirmesi ve teşvik etmesi; Cuma namazına ve cemaatle namaza dikkat ve devam etmesi de bu cümledendir.

İkâme (kıyâm veya kıvâmdan “if’âl” ölçüsünde); lügatta kaldırıp dikmek, düzeltip doğrultmak veya değerini artırmak ve devam ettirmek veya dikkat ederek yapmak anlamlarına geldiğinden, namazla ilgisinde bu mânâların biri veya ortak noktalarından belîğ bir istiare yapılmış, bunun için bir kelimelik “yusallûne: namaz kılarlar” yerine iki kelimelik “yuqîmûne’s-salâh: namazı ikame ederler” seçilmiştir.

“Dikmek” veya “doğrultmak”... Bu bize “Namaz dinin direğidir” hadisini hatırlatır. Bu hadiste din, yüksek bir binaya benzetiliyor ve namaz o binanın direği gösteriliyor ki, iman da o binanın temelidir. Bu âyette de namaz, cemaatle kaldırılabilecek büyük bir direğe benzetiliyor ve onun güzelce dikilmesi veya doğrultulması suretiyle o yüksek din binasının inşa, koruma ve devam ettirilmesinin gereği anlatılıyor... Bundan dolayı “namaz kılarlar” demekle, “namazı ikame ederler” demek arasında çok büyük fark vardır. Gerçekte din gayet büyük ve kutsi bir binadır. Ve bu binanın kerestesi, malzemeleri, şekli ve planı yani şeriat bizzat Allah’ın ortaya koyduğu bir eserdir. Ona uygun olarak inşası, kurulup meydana gelmesi ve içinde saadetle yaşanması da insanlara aittir. Benzetme yoluyla diyebiliriz ki, bu binanın mimarı Allah, baş kalfası Peygamber, amelesi ümmettir; temeli kalplerin derinliklerinde atılacak ve ağızlardan taşacak, direği ferdî namazlarla hazırlanacak, düzlenecek ve cemaatle meydan-ı şuhûda dikilecek, sonra üzerine diğer kısımları inşa edilecektir. Fakat şurası unutulmayacaktır ki, bu bina cansız değil canlıdır. Bu, geçmişler tarafından bir kere yapılmış olmakla sonradan gelenler, yalnız bunun içinde oturup kalacak değillerdir. O, bir canlı bünye gibi her gün yapılıp işletilecek, büyüme ve inkişafına hizmet edilecektir.Bu bina ve direk benzetmesi bize İslâm’ın sosyal durumu ve bu konumda namazın kıymet ve yerinin önemini anlatıyor. Hakikaten cemaatle namaz İslâm toplumunun direğidir ve bütün İslâmî teşkilatın binasıdır; cemaatle namaz kılmak ve kıldırmak, o direği dikmektir...

Dosdoğru ve düzenli olarak namaz kılmak, imanın büyüyerek bütün vücuttan fışkırması ve hayatın gidişatına muntazam ve doğru bir akış vermesidir... Namazını kılanın hayatta en az dört kazancı vardır: 1) temizlik; 2) kalp kuvveti; 3) vakitlerin intizamı; 4) toplumsal düzelme... Namazın faydalarını hesap etmek mümkün değildir; bilfiil büyüklenmeyi kırmak, kardeşliğe hazırlanmak, Allah rızası için iş yapmaya alışmak... Nihayet, bir hadiste açıklandığı üzere “Namaz, İslâm ile küfrün ayırıcısıdır”...

Birkaç tefsirden (Tefhimü’l-Kur’ân, Hak Dini Kur’ân Dili, Kur’ân Yolu) özetlediğim ‘namazın ikâmesi’nde cemaatle namazın ve dolayısıyla camilerin belirleyiciliğini ve âmirlerin engelleri ortadan kaldırma ve imkânları tamamlama görevlerini hatırlatan bu izahların, “camilerin içini doldurmaya” medar olması duasıyla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi