Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Horoz ve tavuk meselesi...

Horoz ve tavuk meselesi...

Sabah gazetesinde uzun yıllar yayınlanan Salih Memecan imzalı Sizinkiler bant karikatürlerini hemen hepiniz bilirsiniz. Hani, aile yapısını sembolize etmek üzere; babanın bir horoz, annenin tavuk, yavruları Limon ve Zeytin’in de civciv olarak çizildiği... Salih Memecan’ın yıllardır çizdiği bu karikatürlerde, erkeği neden horoz ve kadını da neden tavuk olarak çizmiş olduğu hususuna kafayı takan oldu mu acaba?

Sizinkiler’de bir aile içinde anne-baba ve çocuklar arasında yaşanması mümkün ve muhtemel hemen bütün olaylar işlendiğine göre, birileri çıkıp: “Böyle şey olur mu kardeşim? Nasıl olur da bu konuları, erkeği horoza ve kadını tavuğa benzeterek işlersiniz?” demiş midir?..

Belki de demiştir, bilmiyoruz.

Biliyorsunuz, Millî Gazete’nin Aile Sahifesi’nde 7 Ağustos’ta yayınlanan bir yazıda kullanılan horoz ve tavuk fotoğrafı, nerdeyse ülke çapında bir mesele haline geldi.

Konuya ilk dikkati çeken Elif çakır oldu.

Elif çakır’ın 12 Ağustos tarihli Taraf’ta çıkan yazısından sonra Hürriyet gazetesi konuyu “Recai Bey’in tavuğu...” şeklinde, tuhaf bir şekilde manşete taşıdı. Hürriyet gibi bir gazetenin, böylesi bir manşeti neden ve nasıl atabildiği, halen merak konusu. Belki garip gelecek ama, Millî Gazete’deki bazı arkadaşlar, Hürriyet’in o manşeti, aslında başka yerlere mesaj vermek için kullandığı düşüncesinde.

Malum tavuk bugünlerde başka bazı şeylerin de sembolü...

Hürriyet’in manşetini Güneri Cıvaoğlu’nun yazısı takip etti.

Güneri Cıvaoğlu’nun, Hollanda’da öldürülen Theo Van Gogh ve öldürülmesine sebep olan İtaat filminin senaristi Somali asıllı Ayaan Hirsi Ali ile de bağlantı kurduğu yazısının ardından; Radikal’den Nuray Mert ve başka bazı yazarlar da, horoz-tavuk mevzuuna bir şekilde müdahil oldular.

Elif çakır, gelişmeler üzerine, 19 Ağustos’ta “özün maksadını aşması” başlıklı bir yazı yazarak, Hürriyet’in anlamsız manşetine ve Güneri Cıvaoğlu’nun yazısına tepki gösterdi.

Ve Güneri Cıvaoğlu da, 23 Ağustos tarihli yazısında “Ben de helallik isterim” başlığı altında konuyu tekrar gündeme getirerek bazı açıklamalarda bulundu.

Şimdi müsaadenizle başa dönelim.

Elif çakır’ın öncelikle dikkat çektiği husus, ‘Erkeğin hanımındaki hakları’ başlıklı yazıda, tavuk ve horoz fotoğrafı kullanılması ve bazı cümle düşüklükleri idi.

Salih Memecan ve Sizinkiler örneğini hatırda tutmak kaydıyla, gazetede yayınlanan yazıda –dikkatinizi çekerim ‘haber’de değil, yazıda- sözkonusu horoz ve tavuk fotoğraflarının kullanılmasında ne gibi bir gariplik olduğunu anlayabilmiş değilim.

Tamam, konu bir haber olsaydı, ilgili kişilerin fotoğrafları yayınlanabilirdi ve bu durumda tavuk ve horoz fotoğrafı kullanılmasına, güler ve hatta kızabilirdik de. Ama mücerret bir konudan bahseden sözkonusu makalenin yanında, sahifeyi rahatlatmak için kullanıldığı anlaşılan fotoğraf, sadece gülümsetebilir insanı. Gülümsemek, sağlıklı bir davranıştır.

Şu meşhur sünnetçi hikayesinde olduğu gibi bir şey bu.

Hani sünnetçinin birisi dükkan açmış ve vitrinine de saat resmi koymuş. Meraklının birisi gelip, ‘neden saat resmi koyduğunu’ sorunca da; ‘ya ne koysaydım’ demiş, o hesap.

Hürriyet’in, konuyu Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan’la ilgilendiren tuhaf manşeti ve Cıvaoğlu’nun sınır ötesi konularla süslenen yazısı, makalede dile getirilen hususlara olan itirazlarını vurgulamak içindi anlaşılan.

Ama konuya, Cıvaoğlu’nun dediği gibi ‘bu mahalle’den müdahil olanlara hatırlatmamız gereken bir şey var: Pratiğini tutturamamak, sözkonusu yazıda dile getirilen hususların teorik yapısına söz söylemeyi gerektirmez.

Biliyoruz ki, hedef daima pratiği teorik olana yaklaştırmaya çalışmaktır; teoriyi pratiğe uydurmak değil.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi