D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Kapılar ve saraylar

Kapılar ve saraylar

Osmanlı yıkılırken dünyanın 7. büyük devleti idi. Merkez topraklarına kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin artık devletler sıralamasında böyle bir yeri yoktu. O zamanlar diplomatik teamüller gereği ancak büyük devletlere büyükelçi gönderilirdi. Avrupa’nın büyük devletleri, Türkiye’ye büyük elçi gönderilmesinin doğru olmayacağı kanaatinde idi. Her şey ona göre düşünülmeliydi. Başkent Ankara 300 bin nüfusa göre tasarlandı. Devlet binaları yapılırken de büyük nisbetler gözetilmiyordu. Galiba en büyük yapı 3. TBMM binası idi, ki 1960’dan sonra kullanılır hale gelmiştir. 

Ankara’nın ve Türkiye’nin Cumhuriyet dönemindeki en büyük yapısı Anıtkabir idi. (Halen öyle mi bilmiyorum.) Modern Türkiye’nin en büyük yapısının bir kabir, mezar olması, şaşırtıcı değil mi? Bütün Osmanlı padişahlarının türbelerini bir araya getirseniz, Anıtkabir’in bir köşesinde kalır!

Cumhurbaşkanlığı köşküne gelince...

İlk cumhurbaşkanı, Çankaya’da kendisine hediye edilen eskiden bir Ermeni’ye ait bağ evinde oturmaya başladı. Bir süre sonra bu yapı genişletildi. Sonra Cumhurbaşkanlığı Köşkü yapıldı. Köşk mütevazı idi, adı üzerinde... Fakat ilk Cumhurbaşkanı İstanbul’da olduğu zamanlar Osmanlı’nın en mutantan sarayı Dolmabahçe’de kalırdı. Nitekim, orada vefat etti.

Cumhuriyet’in küçük nisbetleri Turgut Özal döneminde kırılmaya başlandı. Demirel Cumhurbaşkanı olduktan sonra Cumhurbaşkanlığı Köşküne yeni ilaveler yapıldı. Buna rağmen görenler bilir ki, Cumhurbaşkanlığı gibi bir yüksek temsil makamına bu köşk ve binalar yakışmaz.

Son yıllarda bu durum daha fazla belirgin hale geldi. Bazı bakanlıklar, yüksek yargı kurumları devasa binalara sahip oldu. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık binaları ise olduğu gibi duruyor. Elbette böyle bir yarış olmamalı, fakat o devasa binaları da bir şekilde izah etmek lâzım. 

Bırakalım yüksek yargı kurumlarını, bakanlıkları, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bir kaç yıl önce kullanılmaya başlanan binası Devlet merkezinde mahalli idarenin yüksek sesle konuşmasından başka nedir? Bir Ankara büyükşehir binasına bakın, bir de devletin tepe binalarına!

Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili bir hayli yazı kaleme aldım. Esas olarak, sürekli yeni büyük mekânlar yapılmasının değil, tevazuyla ve şehrin içinde kalarak yönetmenin yanındayım. Fakat, dünyada yalnız değiliz. Türkiye’yi temsil edenler dünyanın birçok ülkesinde mevkidaşları ile bir araya geliyorlar. İster istemez kıyaslamalar, karşılaştırmalar yapılıyor. 

Orman Çiftliği arazisinin bir bölümüne yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı bu açıdan da görmek gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda fonksiyonel bir yapı olduğunu kabul etmemiz lâzım. 

Peki böyle bir yapıya karşı çıkılmaz mı? Çıkılır, itirazlar edilir, kamuoyu konuyu tartışır. Haklı eleştiriler elbette yerini bulur. 

Ya bugünlerde yükseltilen itiraz neyin nesi? 

İşin mimarlar arası bir çekişme konusu olduğunu, daha önce mimarlık kuruluşlarının Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın mimarını neredeyse meslekten ihraç etmeye kalkıştığını biliyoruz. Bu çekememezlik nereye kadar vardı bakın: Mimarlar Odası başkanı Cumhurbaşkanlığı Sarayı aleyhinde bir resim yayınlamış, Tayyip Bey saray dekoru önünde ve iki tarafta mimarlar başkanın alaturka ve alafıranga resimleri! 

Mimarlar odasının bir meslek kurumu olarak itibar kazanması, adalet ve insaf ölçüleri içinde kalmasına bağlı. Eğer bu ölçü kaybedilirse, istenilen tesir de uyandırılamaz. Mimarlar Odası’nın Ankara’da karşı çıkacağı o kadar çok şey var ki...

Mesela, hiç bir fonksiyonu olmayan kapılar... Şehrin beş istikametine yapılmış olan holivut dekoru mahiyetindeki kapılara verilen bir kuruş bile israftır. Kaldı ki, milyonlarca dolara mal olduğu biliniyor. Ya tam bir anakronizm olan saat kuleleri? Bu kepazelikle mücadele edeceklerinde, devleti temsil makamı olarak yapılmış, görünüm itibarıyla da tarihi yapı anlayışımıza aykırı düşmeyen bir külliye için enerji sarfediyorlar. 

Mimarlar Odası, bu kapıların ve kulelerin yıkılması, yaptıranlardan hesap sorulması yönünde bir kampanya başlatsa, kamuoyunda geniş destek bulur. Biz de ilk destek verenler arasında yer alırız. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi