Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Zabıta dayağı haberleri... İş mi, CHP siparişi mi?

Zabıta dayağı haberleri... İş mi, CHP siparişi mi?

Herhalde sizlerin de dikkatinizi çekiyor olmalı... Son günlerde, her ne hikmetse, “zabıtaların esnafa saldırması” şeklindeki haberler birdenbire artmaya başladı... Gün geçmiyor ki, gazetelerde; “Büyükşehir Belediyesi zabıtaları, esnafa saldırdı” şeklinde bir haber çıkmasın!.. Malûm, bu tür haberler; belediye başkanlığını Turgut Altınok’un yaptığı Keçiören’de patlak vermiş ve iddialara göre; Keçiören Belediyesi’nde görevli “zabıta” memurları, “içki satan büfeci”ye saldırmışlardı... Hem de, “çivili sopa”yla!.. Üstelik, bu olay, “kamera görüntüleri” ile de belgelenmişti!..
Ayrıntıya girmiyorum... Yani, içki satan o büfe, “saat 23.00’te kapalı olması gerekir” iken, o saatte niye “açık”tı?.. Ve ayrıca, orası “meyhane” miydi ki; saat 23.00’ten sonra “müşterilere içki servisi yapıyor”du?..
O ÇİVİLİ SOPA, BÜFECİNİNDİ!
Evet, bu ayrıntılara girmiyorum...
Ama, şunu gayet iyi biliyorum:
Saldırı için “çivili sopa” kullanan “zabıta” değil, “içki satan büfe”nin sahibi Metin Şahin’di!..
Evet, evet;
Büfesinde “çivili sopa” bulunduran ve bunu “Keçiören Zabıtası”na karşı kullanan ve üstelik, hâşâ “Allahınız gelse bu büfeyi kapatamaz” diye höyküren Metin Şahin’di!..
Ama, kartel medyası bu olayı “180 derece tersine” çevirdi ve “çivili sopayla zabıta dayağı” başlığını kullandı!..
Oysa, haberin doğrusu;
“Çivili sopayla zabıtaya saldırı”dır!..
Diyeceksiniz ki;
“İyi ama, o sopa, büfecinin değil, zabıtanın elindeydi!..”
Doğru... Görüntü öyleydi...
Ama, şöyle düşünün;
O sopa, “zabıtanın elinde” olmasaydı, “büfecinin elinde” olacaktı ve belki de “zabıtanın kafası”na inecekti!..
Sizin anlayacağınız;
Zabıta, büfecinin elindeki “çivili sopa”yı almış ve muhtemel bir tehlikeden kurtulmuştur!..
Durum budur... Gerisi, “yalan”dır!..
BAKIRKÖY’DEKİ ZABITA OLAYI
Dedim ya; “zabıtanın saldırısı” şeklindeki haberler, sanki “bilinçli bir kampanya”nın ürünü olarak, yerden mantar biter gibi bitmeye başladı.
Meselâ, Ankara/Keçiören’den sonra, bu defa da İstanbul/Bakırköy’de benzeri bir olay yaşandı...
Olayla ilgili olarak, ajanslardan en son geçen haber şöyleydi:
¥ “CHP Genel Sektreter Yardımcıları Mehmet Sevigen ve Mehmet Ali Özpolat, Bakırköy sahilinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi zabıtaları tarafından dövüldükleri iddia edilen balıkçılara geçmiş olsun ziyaretinde bulundu.
Bakırköy Balıkçı Barınağı’nda gerçekleşen ziyarette konuşan Mehmet Sevigen, “yaşananları münferit değil, organize bir olay olarak gördüklerini” ifade ederek, Ankara Keçiören’de bir büfecinin içki sattığı gerekçesiyle dövülmesinin bir benzerinin İstanbul’da yaşandığını öne sürdü.
Bakırköy Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Müfit Çıkrıkçıoğlu’nun yaşanan arbede sonucu gözünden yaralandığını ve görme kaybı riski taşıdığını anlatan Sevigen, “Bu, bir linçtir” dedi.”
CHP’Lİ SEVİGEN... BAK ŞU KONUŞANA!..
Bu haberi okuyanlar zannedecekler ki; Mehmet Sevigen denilen şahıs, “insancıl” birisidir. “Sevecen”dir ve “şiddet karşıtı”dır!..
Öyle ya, “görüntü” böyle!..
Gelin, görün ki; CHP’li Sevigen, “acele etmeyeni ecele gönderecek” derecede “sert bir mizaç” sahibidir!..
“Öfkeli”dir, “dayakçı”dır, “darp”çıdır!..
Yani, “zabıta”lara yönelik ne kadar suçlama sıralamışsa, aynısı kendinde vardır!..
24 Ağustos 2008 tarihli gazetelerde yer alan haberi hatırlarsınız.
“Sunucuya darp” ve “CHP’nin kalesinde yumruklar konuştu” başlıklı haberler özetle şöyleydi:
“CHP İstanbul milletvekili ve Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen’in İzmir’de tartıştığı spiker hastanelik oldu.
İddiaya göre, Bornova’da pazaryeri açılışına katılan Sevigen, sunuşu yapan spiker Erhan Öner’e “Uyarılmanıza rağmen neden konuşmanızı kısa tutmadınız” diye sordu. Öner, “Bana işimi öğretemezsiniz” diye cevap verince Sevigen ile Öner arasında tartışma yaşandı. Öner, tartışmaya giren bazı partililer tarafından tartaklandı. Siniri bozulan ve bir süre ağlayan Öner bayılınca hastaneye kaldırıldı.”
Görüyorsunuz ya;
Güya “şiddet karşıtı” bir görüntü veren şahıs, “şiddetin tam göbeğinde”dir!..
Hani, derler ya;
“Bak şu konuşana!!!”
B. ÇEKMECE’DEKİ OLAYIN ASLI
Şimdi sizlere; “bütün bu olayları içine alan bir olay”dan, daha doğrusu bir “tezgâh”tan söz etmek ve “zabıtadan dayak” olaylarının “aslını” ortaya koymak istiyorum.
Öncelikle, Büyükçekmece’de yayın yapan haftalık “Süper Haber” isimli gazetenin manşetinde yer alan haberin başlığını vereyim:
“Büyükşehir Belediyesi, kaş yapayım derken göz çıkardı!”
Haberin detayında;
“Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı zabıtaların, Büyükçekmece sahilindeki seyyar satıcılara yönelik şiddet uyguladığı, simit ve mısır satan seyyar esnafın arabalarına hiçbir gerekçe gösterilmeden el konulduğu, direnen esnafa şiddet uygulandığı” öne sürülüyor ve bu olayların “ANAP’lı Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün ile AK Parti İlçe Başkanı İlker Gürbüz arasındaki çekişmeden kaynaklandığı” iddia ediliyordu.
Manşet haberine, bir de “zabıtanın saldırısına uğradığı için, kolunda çizik ve sıyrıklar bulunduğu” ileri sürülen bir “esnaf”ın fotoğrafı konulmuştu...
Haber, “dört dörtlük”tü!..
Öyle ya; hem “olay” anlatılıyor, hem de “saldırıya uğrayan esnaf”ın fotoğrafıyla olayın gerçekliği kanıtlanıyor(!)du!..
Yalnız, “kamuoyundan gizlenen” bir şeyler vardı ve bunlar, her nedense “Süper Haber” gazetesinde yer almıyordu...
Peki, o “gizlenenler” neydi:
¥ BİR - Büyükçekmece Sahili, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yetki ve sorumluluk alanında”ydı... Orada iş yapacak esnaf, “Büyükşehir’den izin almak” durumundaydı...
Ama, Büyükçekmece Belediyesi ne yapıyordu?..
“İzin verme yetkisi” sanki kendisinde imiş gibi, “esnaftan kira” alıyor, karşılığında “makbuz” kesiyor ve dolayısıyla, herhangi bir “kontrol” durumunda, “Büyükşehir Belediyesi’nin zabıtaları ile esnafı karşı karşıya getiriyor”du!..
O günkü “dayak” olayı da, işte böyle bir “kontrol” esnasında yaşanmış, çıkan “arbede”de, esnaftan bazı kişiler yaralanmıştı!..
Ama onları yanlış yola sevkeden ve dolayısıyla kışkırtan, “Hasan Akgün başkanlığındaki Büyükçekmece Belediyesi” idi!..
¥ İKİ - Haftalık “Süper Haber” adlı yerel gazete, iddialara göre “Hasan Akgün’ün sponsorluğunda” yayın yapan bir gazete idi... “Halkın yanında, çıkarcının karşısında” sloganıyla yayın yapan gazete, “halk”ın değil, aslında “ANAP’lı Başkan’ın borazanlığı”nı yapıyordu...
Ama, ne çare; “halk, bunu bilmiyor”du!..
¥ ÜÇ - Söz konusu gazetenin manşetten yayınladığı fotoğraf; iddia edildiği gibi “saldırıya uğrayan bir esnaf”ın değil, “kaza geçiren bir vatandaş”ın fotoğrafıydı!..
Evet, evet;
“Kolunda sıyrıklar” olduğu görülen vatandaş, “zabıta dayağı”na maruz kalmamış, tam aksine geçirdiği “kaza” sonucu bu duruma düşmüştü!..
Ne yazık ki;
Büyükçekmece halkı, bunu da bilmiyordu!..
Çünkü, “gerçek”ler, “yalan”larla örtülüyordu!..
ORDUEVİ’NDE KOMUTANLARA ŞİKÂYET!
Bunları böylece ifade ettikten sonra, gelelim “madalyonun öteki yüzü”ne...
Tarih: 30 Ağustos 2008...
Yer: Büyükçekmece Orduevi.
30 Ağustos münasebetiyle, Orduevi’nde bir “kokteyl” verilmekte, komutanlar kutlamaları kabul etmektedir.
Kokteyle katılan “protokol” arasında, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün de vardır...
Aaa, o da ne?!?..
Hasan Akgün, komutanlara Büyükşehir Belediyesi’nin zabıtalarını “şikâyet” etmekte ve şöyle demektedir:
“Esnafı fena halde dövmüşler... Ne işleri var burada?.. Esnafı itip kakmaya hakları var mı?”
Komutanlar sessiz kalır...
Ama, kokteyle katılanlar Hasan Akgün’e şu cevabı verirler:
“Komutanları ilgilendirmeyen siyasî bir konuyu burada açmak, sizin işiniz mi?.. Hem, ne zamandan beri, belediyeler komutanlara şikâyet edilir oldu?.. Kaldı ki, senin işin yalan söylemek ve olayı çarpıtmak da değil!..
Dayaktan dolayı kolunun sıyrıldığını iddia ettiğin kişi; bir esnaf değil, kaza geçiren bir vatandaştır!..
Utanmıyor musun yalan söylemeye?!?”
Bu “karşı taarruz” karşısında, Hasan Akgün diyecek söz bulamaz ve konuyu değiştirir...
HALK EKMEK BÜFESİNİ DE KALDIRTTI!
İşte kulağıma gelen bu olaydan sonradır ki; “zabıta dayağı” haberlerine “kuşkuyla bakmaya” ve altında “başka sebepler” aramaya başladım!..
Başkanların bu tavırları, acaba “kaybetme” korkusuyla yaşadıkları bir “panik” hâlî midir?..
Meselâ Hasan Akgün... “Bir şansının kalmadığını” görünce mi bu çirkin numaralara başvurma ihtiyacı hissetmiştir?..
“CHP taktiği”ne başvurması, önümüzdeki yerel seçimlerde “CHP’ye göz kırptığı”nın bir nişanesi midir?.
Büyük bir ihtimalle “Büyükçekmece Belediye Başkan Adayı” olacak İlker Gürbüz karşısında mağlup olacağını gördüğü için mi “çirkefçe tezgâh”lara yönelmiştir?..
Tıpkı, “Büyükçekmece halkının 2 bin 500 imzalı dilekçesi” üzerine kurulan “Halk Ekmek” büfesine tahammül edemeyip, “büfeyi yıktırması” ve dolayısıyla “halkı ucuz ekmekten mahrum etmesi” gibi!..
Akgün, Büyükşehir Belediyesi’nin “başarı”larını kıskandığı için mi “şirretlik”lere yönelmiştir?..
GİDERAYAK GÜRPINAR BELEDİYESİ
Oysa, “panik”ten kurtulup, MHP’li Gürpınar Belediye Başkanı Velittin Küçük gibi, “giderayak köşe olma”yı tercih etse, çok daha iyi eder!..
Velittin Küçük de öyle yapıyor ya... “Erozyon” ve “kayma riski” bulunan yerlere bile “10-12 kat inşaat izni” verip, her tarafı “beton tarlası”na çeviriyor ya!..
Herhalde “avanta”sını da alıyordur!..
Ben bilmiyorum, görmedim... Ancak, vatandaşlardan yağan şikâyetler onu gösteriyor ki; Gürpınar’ın, Beykent’e bakan tarafları resmen ve alenen “beton tarlası”na dönmüş!..
Duyan gelmiş!.. Ve tabiî, “apartman”ları dikmeye başlamış... “Şu anda” diyor vatandaşlar, “Şu anda; değil yeşil alan, bir otun yeşereceği toprak bile kalmadı!.. Her taraf, beton tarlaları ile kaplı!.. Nefes alacak yer kalmadı!.. Buraların da İstanbul’un içinden bir farkı kalmadı!.. Her taraf apartman!”
Bana öyle geliyor ki;
Eski ANAP’lı, yeni MHP’li Velittin Küçük; herhalde “Vehbi Orakçı’nın karşısında nasıl olsa şansım yok” deyip, basıyor “inşaat izinleri”ni!..
Nasıl olsa hesap sorulmuyor ya!!!..
DAYAK HABERLERİNİ OKURKEN
Demem o ki;
Hasan Akgün de aynısını yapsın...
“Bütün alt ve üst yapıların tamamını borçlu olduğu Büyükşehir Belediyesi ile cedelleşmeyi” bıraksın da, “cebini doldurmaya” baksın!..
Tıpkı, önceki başkan Ali Çebi gibi!..
Dedik ya; nasıl olsa “hesap soran” yok!..
Evet, hesap sorulmuyor sorulmasına da; bir gün, benim gibi bir “Molla Kasım” çıkıyor ortaya ve işte böyle “dayak olayları”nı araştırıp, hesap soruveriyor!..
Kısacası, a dostlar;
Siz, siz olun... “Zabıtadan esnafa dayak” haberlerine pek kulak asmayın!..
Bilin ki;
Bu haberlerin arkasında, “AK Partili belediyeleri yıpratmak” gibi bir amaç var!..
Bilin ki;
“Hizmet vaatleri”nde bulunamayan CHP’liler; abartılmış “şiddet” haberleriyle parsa toplamaya çalışıyorlar!..
Çünkü o haberler, birer “CHP siparişi”dir!..
Ama, yine avuçlarını yalayacaklar!..
Dahası, önümüzdeki mahalli seçimlerde “avuçlarının içindeki belediyeleri” de kaybedecekler.
Demedi, demeyin!..

Biraz edep, biraz saygı!
Bilirsiniz... "Benim karı benden kaçar... Başını örter, kıçını açar" diye bir söz vardır... "Bizim bayan sunucular" da öyle... "Dandik"ten de olsa başlarını örtüyorlar ama, geri kalan her yanları "açık!"
Dün baktım, "Yeni yetme sunucular"dan biri, "o türbe senin, bu türbe benim" dolaşıp duruyor... Kendisi bu konularda ne kadar "uzman" ise, yanında "uzman" diye taşıdığı adam da o kadar uzman!..
Neyse, mevzumuz o değil...
Dediğim gibi, "dandik" de olsa, başını örttü ve "türbeden yayın"ı bu şekilde gerçekleştirdi...
Aaa, o da ne... Aynı kadın, bu defa "ekran"da ve tabiri caizse, "tam cıbıldak!"
Zaten askılı bir elbise giymiş... Ama onun da bir kolu yok, omuz tamamen açık!..
Kimsenin giyimine-kuşamına karışmak, haddim değildir... Ama birader, Ramazan'a bari saygı gösterin!..
Lütfen biraz saygı, biraz hicap, biraz edep!..
Hele "din ve dindarlar"ı konu ve konuk ediyorsanız!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi