Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Abdullah Öcalan'ı Devlet Affedemez

Abdullah Öcalan'ı Devlet Affedemez

İslamiyet’e göre affetme yetkisi kan sahibine aittir. 30 bin şehidin anası babası affetmezse devletin onların adına affetme yetkisi yoktur. 

“Kim hak­sız ye­re öl­dü­rül­düy­se ben onun ve­li­si­ne (kan sa­hi­bi­ne) sul­tan ver­dim.” (İs­ra Su­re­si:33)  

Bu­ra­da “sul­ta­n” güç ver­dim de­mek. Al­lah in­din­de kan sa­hi­bi dev­let­ten da­ha güç­lü­dür. Kan sa­hi­bi af­fet­mez ise dev­let af­fe­de­mez. Bu yüz­den Apo af­fe­di­le­mez. Edi­lir­se Ku­r’­an’­a uy­maz. 30 bin şe­hi­din ana­sı ba­ba­sı bu­na ka­nı­nı he­lal et­mez­se bu­nu af­fe­den me­sul olur. “Hak­sız ye­re öl­dü­rü­le­nin ve­li­si­ne sal­ta­nat ver­di­k” ayet bu­nu söy­lü­yor. Dev­let bi­le bu­nu ba­ğış­la­ya­maz çün­kü kan sa­hi­bi sal­ta­nat sa­hi­bi­dir. Önü­müz­de Ku­r’­an var, İs­ra Su­re­si. Al­la­h’­ın aye­tiy­le ko­nu­şu­yo­rum. Hal böy­le olun­ca kim­se kim­se­nin adı­na onun ka­nı­nı ba­ğış­la­ma hak­kı­na sa­hip de­ğil­dir. Al­lah-u Teâ­la ve­li­si­ne, kan sa­hi­bi­ne çok bü­yük güç ver­dim di­yor. Şe­hit ana-ba­ba­la­rı o gü­cü kul­lan­sın­lar. Al­lah on­la­ra sa­bır ver­sin, de­re­ce­ler ih­san et­sin. Şe­hit­le­ri­mi­ze rah­met et­sin, ka­bir­le­ri­ni nur et­sin.  

VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR

Şe­hit­lik ko­nu­sun­da Al­la­h’­ın ayet­le­ri var­dır. ‘Al­lah yo­lun­da kat­le­di­len­ler, şe­hit edi­len­ler için ölü­ler de­me­yin.’ Bu me­se­le Al­lah yo­lun­da mı­dır? 

Ba­zı sa­pık gö­rüş­lü­ler bu uğur­da şe­hit olan as­ker­le­rin şe­hit sa­yıl­ma­ya­ca­ğı­nı söy­lü­yor. Ha­dis-i Şe­ri­f’­te ’Va­tan sev­gi­si iman­dan­dı­r’ buy­ru­lu­yor. 

Sen şim­di bu­ra­da na­maz kı­lı­yor­san, ca­mi­ler de ezan oku­yor­san, as­ker­le­rin, şe­hit­le­rin va­zi­fe yap­ma­la­rı, şe­hit­le­ri­miz sa­ye­sin­de­dir. Kul­lu­ğu ra­hat ya­pa­bi­li­yor­sak, de­mek ki bun­lar Al­lah yo­lun­da öl­dü­ler.

RASULLULLAH'I (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) YAHUDiLERE MEYLETMEKLE SUCLUYOR 

M.İslamoğlu hayızlı kadınların mescide girebileceğini ve Kur’an okuyabileceğinini söylüyor

M. İslamoğlu “Yahudileşme Temayülü” kitabında: “Hayız konusundaki Nebevî yaklaşımın böyle algılanmayıp da, dua, zikir, ilim gibi ibadetlerden uzaklaştırılarak, mescide sokulmayarak, cemaatten ayrı tutularak, Kuran okuması yasaklanarak cezalandırılmayı hak eden bir “suç”, bir “günah”, bir “ayıp” gibi algılanması geleneksel anlayışa karışmış bir Yahudileşme eğilimidir” (sh: 212) demektedir.

AÇIKÇA BEYAN EDİLİYOR

Kendisi bu sözleriyle hayızlı kadınların mescide girmelerinin, yine böylece cünüb ve hayızlı olanların Kur’ân-ı Kerîm okumalarının yasak olduğunu söyleyen müctehidleri ve onların bu husustaki dayanağı olan Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i Yahudilere meyletmekle suçluyor ve Rasûlüllâh(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in yaklaşımının böyle olmadığını söylüyor. Halbuki Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) aşağıda zikredeceğimiz hadîs-i şerîflerinde hayızlı kadınların ve cünüb kimselerin mescide giremeyeceğini ve Kur’ân-ı Kerîm okuyamayacağını açıkça beyan etmektedir.

Nitekim Âişe (Radıyallâhu Anhâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz ben ne hayızlı, ne de cünüp için mescidi helâl etmiyorum.” (Ebû Dâvûd, Tahâret 93, No:232, 1/109)

Yine böylece İbn-i Ömer (Radıyallahu Anhumâ)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Cünüp olan kimse ile hayızlı ve nifaslı olan kadın Kur'an okuyamaz.” (Dârekutnî, es-Sünen,  1/121, Tirmizî, Tahâret:98, no:131, 1/236, İbnü Mâce, Taharet: 9105, No:595-596, 1/195)

Yine böylece Ali (Radıyallâhu Anh) abdestsizken Kur’ân-ı Kerîm okumasını yadırgayan kişilere:

“Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) halâdan çıkar ve bize Kur’ân okuturdu ve bizimle et yerdi, cünüplük dışında hiçbir şey onun Kur’ân okumasına mâni olmazdı” demiştir. (Ebû Dâvûd, Taharet:90, no:229, 1/108)

TERTEMİZ KILINANLAR

İbni Hacer (Rahimehullâh)  bu hadîs-i şerifin bu babda delil alınmaya elverişli derecede hasen mertebesinde bir rivayet olduğunu zikretmiştir. (Fethu’l-Bârî, 1/408)

Cünübün ve hayızlının Kur’ân-ı Kerîm okuması bir yana Kur’ân-ı Kerîm’e dokunmasını bile Rabbimiz:

“(Küçük-büyük bütün abdestsizliklerden) tertemiz kılınanlardan başkası ona dokunamaz” (Vâkıa Sûresi: 79) âyet-i kerimesiyle yasaklıyor.

Bu âyet-i kerimeden dolayı aralarında dört mezhep imamının da bulunduğu cumhur ulema küçük ve büyük abdestsizlikten temiz olmayanların Kur’ân-ı Kerîm’e dokunamayacağı hususunda ittifak etmişlerdir. (Reşîd Ahmed el-Kenkûhî, el-Kevkebü’d-dürrî Şerhu Süneni’t-Tirmizî, 1/186)

BAZI HOCA MÜSVEDDELERİ

Abdullâh ibni Ömer (Radıyallâhu Anhumâ)dan rivayete göre Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur:

“Kur’ân’a sadece abdestli olanlar dokunabilir.” (Taberânî, el-Mu‘cemü'l-Kebîr, No:3135, 3/205; İmâm-ı Mâlik, el-Muvatta’ Kur'ân:1, No:468, Sh.223,  Dârimî, Talâk:3, No:2183, 2/602, Beyhakî, es-Sünenü'1-Kübrâ, No:409, 1/141, Dârekutnî, es-Sünen, 1/121, Hakim el-Müstedrek, No:6051, 3/552)

Senin gibi bazı hoca müsveddeleri bu âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde geçen “Temiz” ifadesini abdestli manasında kabul etmemişler ve böylece abdestsizin hatta cünübün Kur’ân-ı Kerîm’i tutabileceğini hatta okuyabileceğini iddia ederek hem kendileri sapıtmış hem de insanları saptırmışlardır. Oysa âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde geçen “Taharet” kökünden gelen kelimelerin abdest manasına geldiği âşikârdır. Nitekim abdestsiz namaz kılınamayacağı hususu kesin olup:

“Allâh hiçbir namazı taharetsiz kabul etmez” (Nesâî, Tahâret:104, no:139, 1/87) hadîs-i şerifinde abdest kelimesi taharet manasına gelen “tuhûr” lafzıyla ifade edilmiştir. Bundan da anlıyoruz ki naslarda geçen “Tahir olmayan Kur’ân’a dokunamaz” ifadeleri “Abdestsiz” anlamına gelmektedir.
Ayrıca sahâbe-i kiramın bu naslardan anladıkları mana da bu yöndedir. Nitekim Abdurrahman ibni Zeyd (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edildiğine göre; bir kere Selmân-ı Fârisî abdest bozmuş, arkadaşlarının yanına geldiğinde ona: “Abdest alsan da sana Kur’ân-ı Kerîm’den bir şeyler sorsak” demişler, o da onlara: “Sorabilirsiniz, ben Kur’ân-ı Kerîm’e dokunmaksızın size cevap verebilirim, çünkü Kur’ân-ı Kerîm’e ancak abdestliler dokunabilir” diye cevap verdikten sonra geride zikredilen âyet-i kerimeyi okumuştur. (Sa‘îd ibni Mansûr, İbnü Ebî Şeybe, el-Musannef, İbnü Münzir, Hâkim, el-Müstedrek, Suyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 14/223)

Ömer (Radıyallâhu Anh)ın kız kardeşinin, kendisine: “Sen abdestli değilsin, cünüplükten de yıkanmıyorsun, onun için Kur’ân-ı Kerîm’in yazılı bulunduğu sayfaya dokunamazsın” diye uyarıda bulunduğu hadîs-i şerîf kaynaklarında mevcuttur. (İbnü Sa ‘d, Ebû Ya‘lâ, Hâkim, Bezzâr, Beyhaki, Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 10/161, 14/256)

RİVAYET GÖSTER

Şimdi İslamoğlu’na soruyoruz: “Sen bu beyanlarınla müctehidleri mi yoksa onların kaynağı olan Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i mi, yoksa bu vahiylerin sahibi olan Allâh-u Te‛âlâ’yı mı Yahudileşme temayülü ile suçluyorsun? O halde senden senedi zayıf bile olsa hayızlının mescide girebileceği veya cünüb kimsenin Kur’ân-ı Kerîm okuyabileceğine dair bir rivayet göstermeni bekliyoruz.”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi