Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

İşi yorumculara kalmış

İşi yorumculara kalmış

Hay­ret­tin Ka­ra­man mert­çe ve dü­rüst­çe çı­ka­cak­sın “Ehl-i sün­ne­te gö­re bu­gün­kü Ya­hu­di, Hris­ti­yan, Bu­dist ve­sa­ire bun­lar Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)e inan­ma­dan, Ku­r’­an’­a ta­bi ol­ma­dan, ken­di din­le­ri­ni terk et­me­den cen­ne­te as­la gi­re­mez.” di­ye­cek­sin.

Hay­ret­tin Ka­ra­man Per­şem­be gü­nü be­nim hak­kım­da yaz­dı­ğı ya­zı­da 2 ta­ne de yo­rum ya­yın­la­mış. “Ya­lan­cı­nın ko­nuş­ma­sı bir in­ter­net si­te­sin­de ya­yın­lan­mış­tı, ora­dan al­dı­ğım iki yo­rum­la bi­ti­ri­yo­rum.” di­yor. Şim­di işi yo­rum­cu­la­ra da kal­mış. Ben eğer yo­rum­cu­la­rın yo­rum­la­rı­nı ala­cak ol­say­dım, bu­ra­dan ço­ru­ma ka­dar yol olur­du. Ken­di­ni des­tek­le­yen 2 yo­rum al­mış. 

Ben be­ni des­tek­le­yen yo­rum­lar­dan al­say­dım kö­yü­ne ka­dar yol olur­du. Bu ka­dar ho­ca­la­rın ho­ca­sı bü­yük ho­ca, 2 yo­ru­ma ka­dar düş­müş.

Yo­rum­la­rı ca­hil­ler ya­pı­yor za­ten. Hâl­bu­ki 2 yo­rum ala­ca­ğı­na 2 ayet, ha­dis yaz mü­ba­rek. 

Mil­let bir şey öğ­ren­sin.  

Yo­rum da di­yor ki: “Cüb­be­li Ho­ca ne­den özel­lik­le H. Ka­ra­man Ho­ca­’ya sal­dı­rı­yor? Ba­tıl dü­şün­ce­le­rin asıl sa­hip­le­ri Z. Be­yaz, Ya­şar Nu­ri, Pa­ra­lel­ci­ler du­rur­ken ne­den H. Ka­ra­man? 

Ba­zı med­ya or­gan­la­rı­nı ar­ka­sı­na ala­rak sa­hih yol­da yü­rü­yen Müs­lü­man âlim­le­re if­ti­ra ata­rak fit­ne fi­ti­li­ni ateş­li­yor.” 

Mu­rat Akın isim­li bir kar­deş de­miş bu­nu ba­na. Şim­di ben Ze­ke­ri­ya Be­ya­z’­a ne di­ye­yim? Adam za­ten “Ta­vuk­tan kur­ban olur.” de­di. On­dan son­ra “A­yak­ka­bı­dan kur­ban olur.” de­di. 

Ben “Bu dev­re­den çık­tı.” de­dim. Çün­kü “A­yak­ka­bı­dan kur­ban olur.” de­yin­ce ben ar­tık uğ­raş­ma­ya­lım de­dim. 

ET­ME­Dİ­Ğİ­Mİ­Zİ BI­RAK­MA­DIK

Ya­şar Nu­ri ile de öm­rüm ha­ya­tım geç­ti. Ben Ya­şar Nu­ri ile uğ­ra­şır­ken Mu­rat Akın kar­deş her­hal­de se­nin ya­şın mü­sa­it de­ğil­di. Ya­şar Nu­ri­’ye et­me­di­ği­mi­zi bı­rak­ma­dık. Bü­tün me­se­le­le­ri söy­le­dik. O da bi­ze ba­ya­ğı iş et­ti. Son­ra gö­rüş­tük, et­tik. Bir ve­si­ley­le te­le­fon­la­şıl­dı. Bi­ri­ne da­va aç­tı bir şey­ler ol­du. Ben­le il­gi­li aç­ma­dı ama. Ba­na bir şey­ler et­ti. Son­ra “Ben se­ni kas­tet­me­dim.” de­di. Ta­mam, sen be­ni kast et­me­diy­sen me­se­le bit­miş­tir. Çün­kü ben ge­çen­ler­de “Ir­zı­mı he­lal et­tim.” de­di­ğim za­man ar­ka­daş­lar an­la­ma­dı. Bi­zim ka­yın­pe­der de an­la­ma­mış. Ha­nı­mı ara­mış “Kı­zım ne di­yor bu ır­zı­mı he­lal et­tim di­ye­re­k” di­ye sor­muş. Ya­hu kar­deş ır­zı­mı he­lal et­tim la­fı­na da şerh ge­ti­re­yim. Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) “Si­zin bi­ri­niz Ebu Zam­zam ka­dar ola­ma­dı mı? Aciz mi­si­niz? Ebu Zam­za­m’­ın ma­lı mül­kü yok, sa­da­ka ve­re­cek ka­dar ge­niş­li­ği yok ama ev­den her sa­bah çı­kar­ken  ‘Bu­gün bü­tün üm­me­te ır­zı­mı he­lal et­ti­m’ der­di.”

Bu da sa­da­ka olu­yor. Ir­zı­mı he­lal et­tim. “Be­nim hak­kım­da ne ka­dar gıy­bet eder­ler­se, de­di­ko­du­mu ya­par­lar­sa ve­ya ba­na if­ti­ra atar­lar­sa ben pe­şi­nen he­lal et­tim. Kim­sey­le ahi­ret­te uğ­raş­ma­ya­yım.” de­mek. Bu da onun sa­da­ka­sı. Ya­ni o gü­nah­kâr üm­met on­dan se­bep azap çe­ke­cek. O da hak­kı­nı he­lal ede­rek mil­le­ti o azap­tan kur­tar­mış olu­yor. Böy­le­ce on­la­ra sa­da­ka ver­miş se­va­bı alı­yor. 

Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) de “Sa­da­ka ve­re­cek pa­ra­nız yok­sa da bi­ri­niz Ebu Zam­zam ka­dar da ola­mı­yor mu­su­nuz? bu­yu­ru­yor. “Ir­zı­mı he­lal et­tim.” ne de­mek an­la­dı­nız mı şim­di? Yok­sa “Gel de be­nim ka­rı­mın elin­den tut, bil­mem ne yap.” Töv­be ya Rab­bi! Ca­hil cü­he­la ola­bi­lir in­san. Onun için izah et­mek­te fay­da var. 

Irz hem na­mu­sa de­ni­yor hem de hay­si­yet ve şe­re­fe de­ni­yor. Ra­sû­lül­lâh (Sal­lâl­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) ve­da hac­cın­da “Mek­ke şeh­ri ha­ram ol­du­ğu gi­bi, Zül­hic­ce ayı ha­ram ol­du­ğu gi­bi mal­la­rı­nız, kan­la­rı­nız ve ırz­la­rı­nız ara­nız­da ha­ram­dır.” bu­yu­ru­yor. 

Irz­la­rı­nı­za gıy­bet de gi­ri­yor, de­di­ko­du, if­ti­ra hak­kı da gi­ri­yor. Hay­si­yet ve şe­re­fi­ni ren­ci­de ede­cek bü­tün mev­zu­lar ora­ya da­hil olu­yor. 

RED­Dİ­YE­LE­Rİ­ME ŞA­HİT­Sİ­NİZ

Şim­di onun için “A­dam be­nim şu­yu­ma söv­dü, bu­yu­ma söv­dü.” Be­nim der­dim o de­ğil ki. “Be­nim aley­hi­me ko­nuş, sö­vü­yor­san söv. Sa­ha­be­ye ha­ka­ret et­me.” di­yor­dum ya İs­la­moğ­lu­’na. O da onun gi­bi. O da ara­dı “Ben sa­na de­me­dim. Sa­na der mi­yim? Se­ni şöy­le se­vi­yo­rum, böy­le se­vi­yo­rum.” de­di. Ben de şa­şır­dım. “Ta­mam o za­man bir mev­zu yok. Ben da­va aç­ma­dım. Mah­ke­me­ye ver­me­dim ki ben.” de­dim. 

Ama ba­tıl gö­rüş­le­ri­ne red­di­ye­le­ri­me şa­hit­si­niz. Şim­di ben Ze­ke­ri­ye Be­ya­z’­ı bı­rak­mı­şım, Ya­şar Nu­ri­’yi bı­rak­mı­şım, pa­ra­lel­ci­le­ri bı­rak­mı­şım. Ya­hu be­nim pa­ra­lel­ci­ler­le ne işim var ar­ka­daş. Ah­met Şa­hin Za­man Ga­ze­te­si­’n­de “A­men­tü­’de bi­zim Ya­hu­di­ler­le it­ti­fa­kı­mız var.” yaz­dı. Biz bu­na red­di­ye yap­tık. “Ya­hu­di, Hris­ti­yan­lar cen­ne­te gi­de­cek di­yen­ler cen­ne­te gi­de­me­z” isim­li ki­tap­ta is­men bu red­di­ye var. Ki­tap or­ta­da. Ben şim­di ge­nel ma­na­da her­ke­si suç­la­ya­mam ki. 

Her­kes ya­zı­sın­dan me­sul­dür. Ah­met Şa­hin bu­nu yaz­dıy­sa biz ona red­di­ye yap­tık. Prof. Be­kir Kar­lı­ğa “Bu­dist, mu­dist far­ket­mez. Al­la­h’­a inan da na­sıl ina­nır­san inan. Hep­si cen­ne­te.” de­di. Rö­por­taj Hür­ri­yet ga­ze­te­sin­dey­di. Ben Ta­lu Ho­ca­’nın bö­lü­mün­de onu da koy­dum ki­ta­ba. Ben bu­na red­di­ye yap­tım. Ki­tap­ta da kay­da geç­miş. 

GÜ­NA­HA, VE­BA­LE Gİ­RER

Şim­di bir adam yan­lış yap­tı­ğın­da ben ona red­di­ye­mi şah­si yap­mak du­ru­mun­da­yım. Şim­di ora­da bin­ler­ce, mil­yon­lar­ca in­san var. 

Hep­si ay­nı gö­rüş­te ol­ma­ya­bi­lir. “Si­zin he­pi­niz böy­le­si­niz.” de­mek İs­la­m’­da ca­iz mi­dir? Ca­iz de­ğil­dir. 

Ben yap­tı­ğım red­di­ye­ler­de hep isim ve­ri­yo­rum. İsim ver­mez­sem to­pu­nu ge­nel­le­miş olu­rum. Gü­na­ha, ve­ba­le gi­rer. Ben gü­na­ha, ve­ba­le gir­mek­ten Al­la­h’­a sı­ğı­nı­rım. 

Ben bir ca­mi­ayı, ce­ma­ati tü­mü­nü bir­den “İ­ti­ka­dı­nız bu­dur. Şir­ke düş­tü­nüz.” di­ye­mem. An­cak bu ya­zı­da yan­lış, şirk, da­la­let, fe­la­ket var. Bu ya­zı­da­ki gö­rü­şe kar­şı ben ce­vap ve­ri­rim. Ama ben şa­hıs­la­ra ce­vap ver­dim hep. Hiç böy­le “Şu ce­ma­at böy­le, bu ce­ma­at şöy­le.” di­ye laf et­mem ki ben. Çün­kü o şa­hıs me­sul­dür. Ayet-i ke­ri­me de “Ço­cu­ğun yap­tı­ğı­nı ba­ba­sı­na sor­mam.” di­yor. Ha ba­ba­sı­nın me­su­li­ye­ti ay­rı bir şey. Öğ­ret­me­di, okut­ma­dı, bil­dir­me­di­… Onu de­mi­yo­rum. 

Ama bu­lu­ğa er­miş, ay­rıl­mış git­miş. Ço­cuk zi­na yap­mış. Ba­ba­sı­na “Gel bu ço­cu­ğun zi­na et­miş, he­sa­bı­nı sa­na so­ra­yım.” di­ye bir şey yok. İs­la­m’­da ce­za fer­di­dir. O za­man suç da fer­di­dir. Bir in­sa­nın ka­rı­sı şirk sö­zü söy­le­se ko­ca­sı kâ­fir olur mu? Bi­ze ne? Bi­zim me­se­le­miz üzüm ye­mek. Bağ­cı­yı döv­mek de­ğil. Biz ona, bu­na sa­ta­şıp da olay çı­kart­ma der­din­de de­ğil­dik ev­vel­ce de. Şim­di de de­ği­liz. 

KÖ­PEK OL­MAK KO­LAY MI?

Bu Mu­rat Akı­n’­ın ge­ri­ye dö­nük ha­fı­za­sı de­mek ki kuv­vet­li de­ğil. Ve­ya­hut da bu yol­lar­da de­ğil. “­lim­le­ri ka­ra­la­yıp sal­dı­rır­ken ağ­zın­dan sal­ya­lar akı­yor.” di­yor­muş ba­na. Ben han­gi âli­mi ka­ra­la­dım? “Ka­der yo­k” di­yen ali­mi ka­ra­la­ma­ya­cak mı­yım?! Amen­tü­’yü 5’e in­di­re­ne bir şey de­me­ye­cek mi­yim?! “Ra­su­lul­la­h’­ın as­ha­bı ka­ba adam­dı, pey­gam­ber ra­zı de­ğil­di.” di­yen­den ra­hat­sız ol­ma­ya­cak mı­yım?! Ne de­mek ağ­zın­dan sal­ya akı­yor? Be­ni de kö­pek yap­mış. Kö­pe­ğin gü­na­hı yok. Kö­pek ol­mak ko­lay bir şey mi­dir? Kö­pek top­rak ola­cak. Bel­ki de ben ce­hen­ne­me gi­der­sem kö­pek­ten aşa­ğı ola­ca­ğım. 

BEN­DEN KİM­SE KORK­MA­SIN

Ama ko­nuş­tu­ğun la­fa bak şim­di. “Bu cüb­be­li ge­le­cek­te­ki 2. Va­iz va­ka­sı ola­cak gi­bi gö­rü­nü­yor.” Bu­nu Hay­ret­tin Ho­ca ya­zı­ya dök­müş. Mu­rat Akın de­nen bir va­tan­da­şın yo­ru­mu. Sen ho­ca­la­rın ho­ca­sı la­ka­bın­da bir adam­sın. İl­mi bir de­li­lin yok mu da kim ol­du­ğu bel­li ol­ma­yan ada­mın yo­ru­mu ya­zı­nın al­tı­na ko­yu­yor­sun. Bu­gü­ne ka­dar bu ka­dar ya­zar gör­düm. Böy­le­si­ni ilk kez gör­düm. Sen ben­den hiç kork­ma. Ne ikin­ci va­iz, ne üçün­cü va­iz hiç­bir şey ola­mam ben. Ben­de teş­ki­lat yok. Ben­de “Ço­cuk­la­rı­nı­zı oku­la gön­de­rin.” di­ye bir tav­si­ye yok. Ben de kö­şe baş­la­rı­nı ka­pa­lım di­ye bir dert yok.  Biz­de med­re­se, tek­ke. Biz işi­mi­ze ba­ka­rız. Onun için ben­den kim­se kork­ma­sın. Ben kim­se­yi et­ki­le­yip de öy­le va­az va­ka­la­rı fa­lan ben­de ya­şan­maz. En çok ya­şan­ma­ya­cak adam be­nim. 

TA­Bİ­Kİ KUR­BAN OLA­YIM

La­fın so­nun­da “Mah­mud Ho­ca Efen­- di­’ye kur­ban ola­sı­ca.” di­yor. Sen Mah­mud Ho­ca Efen­di­’yi ner­den ta­nı­yor­sun yav­rum be. Mah­mud Ho­ca Efen­di bi­ze bu iş­le­ri teş­vik edi­yor. Mah­mud Ho­ca Efen­di Ye­ni Şa­fa­k’­a te­le­fon edip: “Bu adam yan­lış ya­zı­yor.” di­yor. Mah­mud Ho­ca Efen­di kür­sü­den Sü­ley­man Ateş­le­r’­e ve­sa­ire is­men red­di­ye ya­zı­yor. “Hak­tan su­san dil­siz şey­tan ol­ma.” de­di Mah­mud Ho­ca Ee­fen­di ba­na. “Soh­bet ya­pa­cak­san hak­kı söy­le­ye­cek­sin, yok­sa soh­bet yap­ma sus git.” de­di ba­na. Ba­na bu iş­le­ri o em­ret­ti. Bu red­di­ye­le­ri o baş­lat­tı. Ben on­dan izin­siz bir şey yap­mam. Yap­ma­dım. Mah­mud Ho­ca Efen­di­’ye ta­bi­ki kur­ban ola­yım. Ama şu­nu de­mek is­ti­yor. “Mah­mud Ho­ca Efen­di mü­ba­rek adam. Bu iş­ler­le ala­ka­sı yok. Bu bo­zuk adam iş­le­ri ka­rış­tı­rı­yor.” di­yor. Ya­ni bu la­fın ma­na­sı, hak ke­li­me­nin al­tın­da ba­tıl ma­na mu­rat edil­miş.

Fik­ret Akın di­ye bi­ri­nin de yo­ru­mu­nu al­mış. Di­yor ki: “Ar­ka­da­şı­mız Hay­ret­tin Ka­ra­man bir âlim­dir. Cüb­be­li ise bir so­fi­dir.” İyi bir şey. 

Ana­mı­za söv­me­miş iyi bir şey. De­vam edi­yor “Ya­ni âlim de­ğil men­kı­be­ler­le ya­şa­yan bir adam­dır. Dur­ma­dan ada­mı ön pla­na çı­kar­ma­nız sa­de­ce si­zi kü­çül­tü­yor. Ben­ce vaz­ge­çin bu po­li­ti­ka­nız­dan. Şu şöy­le de­miş, bu böy­le de­miş... Siz ha­ber­le­ri­niz­le uğ­ra­şın. 

Hay­ret­tin Ka­ra­man ile Cüb­be­li­’yi kar­şı­laş­tır­ma­nız da­hi si­zin za­val­lı­lı­ğı­nı­zın gös­ter­ge­si­dir.” Çün­kü o âlim biz âlim de­ği­liz. 

ZE­LİL DU­RU­MA DÜ­ŞER­SİN

Za­ten Hay­ret­tin Ka­ra­ma­n’­ın ken­di­si de “As­lın­da bu za­val­lı, ba­ya­ğı ve edep dı­şı söz­le­re red­di­ye yaz­mak da zül­dür, ama ya­la­na ya­lan, if­ti­ra­ya if­ti­ra de­mek za­ru­re­ti var.” di­yor. Ha­ki­ka­ten zül. “Ze­lil du­ru­ma düş­tüm.” di­yor ya­ni. Be­nim­le uğ­ra­şır­san ze­lil du­ru­ma dü­şer­sin. Sen akıl­lı­lar­la uğ­raş be­nim gi­bi ava­nak­lar­la ne uğ­ra­şı­yor­sun?! Keş­ke bu za­ru­re­ti “Po­le­mik De­ğil Di­ya­lo­g” ki­ta­bın­da “Ya­hu­di, Hris­ti­yan olup da kâ­fir ol­ma­yan var. Ya­hu­di, Hris­ti­yan için 2 şart ye­ter. Müs­lü­man ol­mak şar­tı yok.” söz­le­ri se­nin adı­na ya­zıl­dı­ğı za­man if­ti­ra­ya if­ti­ra de­mek za­ru­re­ti­ni gör­sey­din. Keş­ke bu fit­ne­le­rin ate­şi­ni fi­til­le­me­den, bu Abant Top­lan­tı­la­rı­’n­dan çı­kan bil­dir­ge­ler ki­ta­ba ba­sıl­dı­ğın­da “Ya­hu ben böy­le mi de­dim ar­ka­daş. Bu na­sıl iş­tir?” de­yip iti­raz ede­bil­me ce­sa­re­ti­ni gös­te­re­bil­sey­din. 

Şim­di ge­lip or­ta­lık süt li­man, öbür ta­ra­fın gü­cü azal­mış, bu iş­le­ri ko­nuş­mak ko­lay ol­du. O za­man ben bun­la­rı ko­nu­şur­ken kim­se çıt çı­ka­ra­mı­yor­du di­ya­log hak­kın­da. Şim­di “Ben di­ya­log­cu de­ği­lim. Ben cen­ne­te gi­rer de­me­dim. Şu­nu de­me­dim, bu­nu de­me­dim.” 

Biz âlim de­ği­liz sen âlim adam­sın. Bir red­di­ye ya­zar­san biz de on­dan is­ti­fa­de ede­riz. 

ME­DE­Nİ­YET­LER İT­Tİ­FA­KI BO­ZUL­DU EL­HAM­DÜ­LİL­LAH

Es­ki söz­le­ri­ni sa­hip­len­mi­yor­san, o za­man da sa­hip­len­me­sey­din. Gün de­ğiş­ti, gün­dem de­ğiş­ti. Or­ta­lık­ta aca­yip de­ği­şik­lik­ler ol­du. Gör­dü­ğü­nüz üze­re ne Aban­t’­ı kal­dı, ne baş­ka bir şey kal­dı mem­le­ket­te. Dün­ya­da da de­ğiş­ti. 

İs­pan­ya açık­la­ma yap­tı: “Tür­ki­ye ile be­ra­ber pro­je­miz olan ‘Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı­’na as­la iti­bar et­me­ye­ce­ğiz ve Müs­lü­man­la­rın hep­si­ni ta­kip ede­ce­ğiz. 

Tür­ki­ye­’den, Su­ri­ye­’den, Ira­k’­tan kim ge­lir­se pe­şi­ne ha­fi­ye ta­ka­ca­ğız. Bun­la­ra gü­ven ol­maz.” de­di.  

Ben din­ler ara­sı di­ya­lo­ğa ça­ka ça­ka la­fı çe­vir­di­ler ben­den do­la­yı. Ben­den do­la­yı da de­me­yim de ney­se iş­te. Mil­let çak­ma­sın di­ye la­fı Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı­na çe­vir­miş­ler­di. İs­pan­ya, Tür­ki­ye ve Ye­me­n’­e bu gö­rev ve­ril­miş­ti. Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı bo­zul­du el­ham­dü­lil­lah. Bu­gü­nü de gör­dük. Her haf­ta bir şey­ler çö­zü­lü­yor. Çö­zü­le çö­zü­le Al­la­h’­ın iz­niy­le bu mil­le­ti mis­yo­ner­le­re kap­tır­ma­ya­ca­ğız. 

BAYAĞI İSTİFADE ETTİK

“La ila­he İl­lal­lah ye­te­r” di­yen­le­re fır­sat ver­me­ye­ce­ğiz. “Mu­ham­me­dün Ra­su­lul­la­h”­ın şart ol­du­ğu­nu her ye­re hay­kı­ra­ca­ğız. İs­lam tek bir bü­tün­dür bö­lü­ne­mez. İs­la­m’­a gi­ren öbür din­ler­den be­ri ol­mak zo­run­da­dır. “La ila­he İl­lal­lah de­yin fe­lah bu­lu­n” saf­sa­ta­sı­nı or­ta­dan kal­dı­ra­ca­ğız. 

Ha­dis­te “La ila­he İl­lal­lah de­yin fe­lah bu­lu­n” de­nir­ken “Mu­ham­me­dün Ra­su­lul­la­h” de­me­yin ma­na­sı kas­te­dil­mi­yor. Çün­kü “La ila­he İl­lal­la­h” de­di­ğin­de za­ten on­la­rın ilah di­ye tap­tık­la­rı 360 pu­tu si­lip bir an­da dev­re­den çı­ka­rı­yor, bir Al­la­h’­ı ka­bul edi­yor. “Mu­ham­me­dün Ra­su­lul­la­h” da­ha ko­lay di­ye, zor olan şey on­la­ra tek­lif edil­miş­tir. 

Çün­kü “La ila­he İl­lal­la­h” de­ğiş­mez. “Mu­ham­me­dün Ra­su­lul­la­h” da pey­gam­ber dö­ne­mi­ne gö­re Nuh Ne­ci­yül­lah, Âdem Sa­fi­yul­lah olur. 

Ama de­ğiş­me­yen nok­ta “La ila­he İl­lal­la­h”­dır. Onun için o söy­len­miş­tir. Ama Efen­di­mi­z’­den son­ra “Mu­ham­me­dün Ra­su­lul­la­h”­tır. Kı­ya­me­te ka­dar da bu iti­kat ba­ki ka­la­cak­tır. Hay­ret­tin Ka­ra­ma­n’­ın ya­zı­sın­dan da ba­ya­ğı is­ti­fa­de et­miş ol­duk. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi