D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Osmanlıyı bilmeden muhabbet!

Osmanlıyı bilmeden muhabbet!

Os­man­lı Dev­le­ti­’nin yı­kıl­ma­sı 20. yüz­yı­lın ba­şın­da İn­gil­te­re si­ya­se­ti ha­li­ne gel­miş­ti. Şim­di­ki İn­gil­te­re­’den söz et­mi­yo­ruz; o za­ma­nın AB­D’­sin­den bah­se­di­yo­ruz... De­niz­le­rin hâ­ki­mi, dün­ya­nın en bü­yük sö­mür­ge im­pa­ra­tor­lu­ğu. Üze­rin­de ger­çek­ten gü­neş bat­ma­yan im­pa­ra­tor­luk... Bun­da mü­ba­la­ğa yok: Çin Hin­di­’n­den, Ye­ni Ze­lan­­da­’dan Ka­na­da­’ya ya­ni Ku­zey Kut­bu’­na ka­dar uza­nan kı­ta­lar bü­yük­lü­ğün­de ara­zi...

Os­man­lı Dev­le­ti yı­kıl­ma­lıy­dı ki, İn­gil­te­re sö­mür­ge­le­ri­ni el­de tu­ta­bil­me­li, Hi­la­fet kal­dı­rıl­ma­lıy­dı ki Or­ta­do­ğu­’nun kay­nak­la­rı­nı ve bil­has­sa ener­ji­si­ni ko­lay­lık­la sö­mü­re­bil­me­liy­di...Mon­d­ros Mü­ta­re­ke­si ah­kâ­mı­na uy­ma­yıp Os­man­lı­’nın mer­kez top­rak­la­rı­nı iş­ga­le baş­la­dı­lar, Sev­r’­i uy­gu­la­na­ma­ya­ca­ğı­nı bi­le bi­le im­za­lat­tı­lar ve ni­ha­yet cin­le­ri­mi­zin te­pe­mi­ze uğ­ra­ya­ca­ğı­nı tah­min ede­rek Yu­nan­lı­la­rı üze­ri­mi­ze sür­dü­ler. 

Ana­do­lu­’da Yu­nan Sa­va­şı’­nı (on­la­rın da tah­min et­ti­ği gi­bi) ka­zan­dık. Mu­zaf­fer ola­rak Lo­za­n’­da ma­sa­ya otu­ra­ca­ğı­mı­zı san­dık. De­di­ler ki: “Siz bi­ze kar­şı mağ­lub ol­du­nuz, sa­de­ce Yu­nan­lı­la­rı yen­di­niz! Ye­ri­ni­zi bi­lin!”

Ölüm­den­se sıt­ma­ya ra­zı ol­duk... Ko­mü­nizm­le ka­pi­ta­lizm ara­sın­da tam­pon bir ül­ke­ye mec­bur edil­dik. Yüz­ler­ce yıl­lık ta­ri­hî hak­la­rı­mız­dan vaz­geç­tik. Bi­ze da­ya­tı­lan şart­lar­dan bi­ri de Os­man­lı ile, onun esa­sı olan din­le alâ­ka­mı­zı kes­mek­ti.

Os­man­lı Dev­le­ti­’ne ken­di eli­miz­le son ver­dik­ten son­ra “dev­let” ola­rak ta­nın­mak ve meş­ru­iyet için baş­ka ça­re yok­tu. Ke­sif bir Os­man­lı aleyh­dar­lı­ğı... On yıl ara­lık­sız sa­vaş­mış bir ül­ke­de, her şe­yin sı­fı­ra mün­cer ol­du­ğu bir yer­de, bü­yük te­rak­ki­ler el­de et­mek­le övün­dü­ler. Yi­ne de tek Os­man­lı üni­ver­si­te­si­ni iki­ye çı­ka­ra­ma­dı­lar, re­form ya­pı­yo­ruz di­ye özerk­li­ği­ni elin­den al­dı­lar, bir çok rüş­di­ye­yi (or­ta oku­lu) ka­pat­tı­lar, li­se­le­re 1950’le­re ka­dar ila­ve­de bu­lu­na­ma­dı­lar... Ör­dük­le­ri de­mir ağ­lar Os­man­lının yap­tı­ğın­dan kı­sa kal­dı!

Türk övün” de­di­ler; bu ay­nı za­man­da “Os­man­lı­ya sö­vün” de­mek­ti... O yıl­lar ge­ri­de kal­dı. Şim­di bir Os­man­lı ef­sa­ne­si al­dı yü­rü­dü... Bi­len de Os­man­lı­cı, bil­me­yen de... Bi­ri­le­ri bir ba­tı Ana­do­lu şeh­rin­de “Os­man­lı­’yı is­ti­yo­ruz” di­ye yü­rü­yüş yap­mış. Bu ka­dar sa­ka­let olur; ha­ma­kat gra­fi­ği bu ka­dar yük­se­lir!

Os­man­lı­nın fut­bol kulü­bü bi­le var! Be­le­dî ik­ti­da­rı bo­yun­ca beş-on kulüp ba­tır­mış bir baş­kan kur­muş. Akı­be­ti şim­di­den bel­li! 

Bir de Os­man­lı di­zi­le­ri... Er­tuğ­ru­l’­la il­gi­li ke­na­rın­dan bir­şey­ler yaz­mış­tık. “Bir va­tan edin­me ef­sa­ne­si” ya­zı­mız­da. Ba­ya­ğı alın­mış­lar. Be­ce­rip da­ha iyi­si­ni yap­ma­mı öne­ren­ler, di­zi ya­pım­cı­la­rı­na öne­ri­de bu­lun­ma va­zi­fe­mi­zi ha­tır­la­tan­lar, “bu di­zi bel­ge­sel de­ğil de­yip” yük­sek bil­gi­si­ni or­ta­ya ko­yan­lar ve “e­leş­tir­mek ko­lay, siz ya­pın” di­yen­ler... Öy­le an­la­şı­lı­yor ki, bun­lar il­gi­li­ler ve­ya il­gi­li­ler adı­na ko­nu­şan­lar. 

Da­ha iyi­si­ni yap­ma­mı is­ti­yor­sa­nız, TRT’­den böy­le bir di­zi ya­pa­cak kay­nak ko­par­mam lâ­zım; bi­zim öy­le bir be­ce­ri­miz ola­maz, siz muh­te­me­len bu iş­le­ri iyi kı­vı­ran­lar­dan­sı­nız. Di­zi ya­pım­cı­la­rı­na öne­ri­de bu­lun­mak gi­bi bir va­zi­fe­miz ol­du­ğu­nu sa­ye­niz­de öğ­ren­dik. Em­ri­niz baş üs­tü­ne! 

Bu ka­dar ma­li­yet­li bir di­zi ya­pan­lar dev­rin mu­aşe­re­ti­ni, ha­ya­tı­nı, dav­ra­nış tar­zı­nı en azın­dan “ha­tır­la­ta­cak” ka­dar bil­gi sa­hi­bi ol­ma­lı ve­ya olan­lar­dan des­tek al­ma­lı. Di­zi­nin adı Er­tuğ­rul ol­ma­sa idi, be­ni hiç il­gi­len­dir­mez­di. “Ta­ri­hî bir ma­ce­ra di­zi­si, her şey ola­bi­lir” der ge­çer­dim. Ta­ri­hî bir şah­si­ye­ti kah­ra­man ola­rak seç­miş­se­niz, ona ge­re­ken iti­na­yı, iti­ba­rı ve say­gı­yı gös­ter­me­niz icab eder. 

Dev­let te­le­viz­yo­nun­da Os­man­lı di­zi­si bir o de­ğil. Bir de “Os­man­lı po­li­si­ye­si” var. O da sü­rük­le­yi­ci, vur­du­lu kır­dı­lı bir di­zi. Fa­kat is­min­den baş­lı­ya­rak bir sü­rü ya­lan yan­lış... ”Fi­lin­ta” uzun nam­lu­lu ta­ban­ca mı, kı­sa tü­fek mi? Fi­lin­ta­nın en kı­sa ta­ri­fi “kı­sa nam­lu­lu tü­fek”­tir. Çak­mak­lı tü­fek­tir. “F­lint” İn­gi­liz­ce’­de çak­mak ta­şı ve­ya çak­mak de­mek. Bo­yu bo­su ye­rin­de, gü­zel, ya­kı­şık­lı de­li­kan­lı­la­ra da bu yüz­den “fi­lin­ta gi­bi” de­ni­lir. (“Fi­lin­ta”­sı­na ba­ka­rak, “di­zi­nin kah­ra­ma­nı bi­raz da­ha kı­sa ol­ma­lı” di­ye­bi­li­riz!)

Di­zi ya­pım­cı­la­rı müt­hiş fe­da­kâr­lık­la­ra kat­lan­mış­lar. Ak­si­yon sah­ne­le­ri için Örüm­cek Adam fil­mi­nin ak­si­yon si­hir­ba­zı ve eki­bi­ni ge­tirt­miş­ler. İz­mi­t’­te 3 bin met­re ka­re­lik alan­da es­ki Pe­ra­’yı kur­muş­lar, mak­yaj için bir dün­ya sta­rı­nı ki­ra­la­mış­la­r… ­El­bet­te bun­lar bü­yük pa­ra­lar­la olur. Keş­ke bu pa­ra­la­rın çok cü­zi mik­ta­rı­nı ayı­rıp Os­man­lı âdab ve er­ka­nı, te­kel­lü­mü, el­ka­bı, mu­aşe­re­ti­… ko­nu­sun­da bil­gi­len­se­ler­di. Di­zi Os­man­lı di­zi­si, öy­ley­se kah­ra­man­la­rın Os­man­lı gi­bi ha­re­ket et­me­si, ko­nuş­ma­sı, dav­ran­ma­sı, en azın­dan bu his­si uyan­dır­ma­sı ge­rek­mez mi? 

Bir çok şey var. Bir kaç ta­ne­si­ni zik­re­de­ce­ğim. Bir Os­man­lı­ya “bay” ve­ya “ba­yan” di­ye hi­tab et­mek! Bu ka­dar sa­kil­lik olur. Bu hi­tap­lar 1934’te icad edil­miş­tir. Os­man­lı hi­tap­la­rı­nı bil­mek zor de­ğil­dir. Fa­kat bu hu­sus­ta ce­ha­let o ka­dar ile­ri ki, sad­ra­za­ma, na­zır­la­ra “bey” di­ye hi­tab edi­li­yor! Di­zi­nin geç­ti­ği dö­nem­de sad­ra­zam­lar, na­zır­lar “pa­şa”­dır. Bey ki­me de­nir, pa­şa ki­me de­nir, efen­di kim­di­r… Bun­la­rı öğ­ren­mek zor de­ğil. Ka­pa­lı yer­de fes ve­ya sa­rık çı­karma­k…­ Av­ru­pa mu­aşe­re­tin­de ka­pa­lı yer­ler­de bey­ler şap­ka giy­mez. Os­man­lı­da ise ter­si­…

Bu mu­hab­bet Os­man­lı­yı bil­me­den. Ya bi­lin­se idi? 

Ya­hut da Os­man­lı­yı bil­me­den, bil­mek için gay­ret sar­fet­me­den, bu far­tı mu­hab­be­tin kay­na­ğı ne ola­bi­lir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi