D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

İkinci Ali Şükrü Bey Cinayeti!

İkinci Ali Şükrü Bey Cinayeti!

İlk Meclis’in hürriyetperver Trabzon meb’usu Ali Şükrü Bey, Ankara’da 27 mart 1923 tarihinde katledildi. Cinayeti Topal Osman’ın veya adamlarından birinin işlediği anlaşılmaktadır. Topal Osman Çankaya’nın muhafız birlikleri tarafından kuşatıldı, teslim oldu, fakat sorgulanmadan öldürüldü, maiyetindekilerle birlikte 19 kişi öldürüldü. Cinayetin gerçek yüzünü aydınlatacak isim böylece susturuldu...

Bu siyasi cinayetin o zaman nasıl bir tesir hasıl ettiği, ne gibi neticeler verdiği bugün kolay kolay anlaşılamıyor. Ali Şükrü muhalif, gerçek bir hürriyetçi. Meclis’in gerçekten millet hakimiyetini yansıtması için mücadale ediyor, şahıs veya zümre tahakkümünü şiddetle reddediyor. Lozan müzakerelerinin kesilmesinden sonra Meclis’te yaptığı konuşma Mustafa Kemal Paşa’yı çok kızdırıyor. Paşa’nın elini beline götürdüğü, yani tabancasını çekmeye davrandığı iddia edilir... Ve Ali şükrü Bey bu hadiseden kısa süre sonra katledilir. Meclis ayağa kalkar; muhteşem hatib, fikir ve zikir olarak Ali Şükrü beyle beraber olan Hüseyin Avni Bey heyecanlı bir konuşma yapar. Ali Şükrü Bey’in cenazesi Trabzon’a götürülür ve orada defnedilir...

Bu sene o hunhar cinayetin 92. yıldönümü...

“Türkiye Cumhuriyeti bu cinayetin gölgesinde kuruldu” desek, yanlış olmaz. Sonrasında Meclis feshedilir, seçimlere muhalif grubun temsilcilerinin katılmasına izin verilmez. M. Kemal Paşa’nın listesi bir fire hariç Meclis’e gelir. Paşa, ikinci seçmenlere kendi gösterdiği adaylara rey vereceğine dair bir taahhütname imzalatmıştır...

Ali Şükrü Bey son yıllarda adı anılan isimlerden değil. Bu yüzden biz vefatının 90. yıldönümünde birkaç yazı ile bir hatırlatma yapmak istedik. Tabiî bizim hatırlatmamızdan ne olacak, daha sonra Cumhurbaşkanımız başbakanken Trabzon’da Ali Şükrü Bey’i hatırlattı. Bu hatırlatma üzerine Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin harekete geçtiğini tahmin edebiliriz. İşte bunun verimi belediyenin yayınladığı “Ali Şükrü Bey Hürriyet Uğruna 39 yıl” kitabıdır. 

Daha kırkına varmamış idealist, hürriyetperver (özgürlükçü), hukukun üstünlüğü mücadelesi veren, meşruiyetçi, dindar ve heyecanlı bir şahsiyet. Ankara’da Tan gazetesini çıkarmaya başlıyor. Meclis’teki muhalefetine bir de gazete eklenince “giderilmesi” elzem görülüyor olmalı ki, hunharca katlediliyor. 

Böyle bir değerin hatırasına yayınlanan kitabı alkışlarla karşılamamız gerekmez miydi? Biz her şeye rağmen bu emeği sarfedenlere teşekkür ediyoruz, fakat merhumun şanına yakışır bir eser olacakken, bazı noktalardan alil olmasından da üzüntü duyuyoruz. En önemlisi, Ali şükrü Bey’in ısrarla “İttihatçı” olarak yaftalanmaya çalışılmasıdır. 

Ali Şükrü Bey, dönemi dikkate alınırsa, İttihat ve Terakki ile bir şekilde ilişkili olabilir. Nitekim biliyoruz ki, Mehmed Âkif dahi kısa bir süreliğine de olsa bu cemiyete girmiş, fırka yani siyasi partiden ise uzak durmuştur. 

Kitapta Ali Şükrü Bey’in İttihatçılığı önce bıyığına bakılarak ispata çalışılıyor. Onun bıyığı İttihatçı/Enver Paşa bıyığı imiş! Bıyıklara bakarsak, kimler İttihatçı sayılmaz ki? Mesela Millî Mücadele’nin ve İttihatçılığın en meşhur muhaliflerinden Ali Kemal! İsterseniz işi yurt dışına kadar taşıralım: Alman Kayzeri Vilhelm de İttihatçı/Enverî bıyığı bırakmış olmalı! Yoksa tersi mi doğru?  Enver Vilhelmvari bıyık bırakmış olabilir mi? 

Gelelim diğer delillere:1908’de Hareket ordusuna katılmış, sonra Donanma Cemiyeti’nin merkez heyetine seçilmiş, İttihatçıların ülkeyi terketmesinden sonra onların kurdurduğu gizli Karakol Cemiyeti’nin üyesi olmuş. Bunlar Milli Mücadele’nin gerçekleri. M. Kemal Paşa da bu cemiyetlerle çalıştı. Onu Anadolu’ya Karakol cemiyetinin geçirdiği iddiası hafife alınacak gibi değil. Mütareke’den sonra Müdafaa-yı Hukuk teşkilatında çalışmış, Trabzondaki İttihatçılarla ilişkisi varmış, bu şehirdeki İttihatçıların Sakarya zaferinden sonra tasfiyesine karşı çıkmış. Müellif işi Ali Şükrü Bey’in Trabzon ittihatçılarından para aldığını iddiaya kadar vardırıyor. Ali Şükrü Bey’in Trabzon’dan Ankara’ya dönecek parası yoktur, Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti’nden senetle borç alıyor, sonra da ödüyor! Türkiye’ye dönmek isteyen Enver Paşa ile temas kurup ona mektup yazmış. Ali Şükrü Bey’in bu mektubun bir tertib olduğunu açıklaması yazarı kesmiyor. Nihayet öldürücü darbe olarak “İttihatçılarla görüşmedim” diyen Ali Şükrü Bey’in Enver Paşa ile çekilmiş resmine sözü getiriyor. Resmin şahidi Enver Paşa biyografisinin yazarı Şevket Süreyya Aydemir bu resmin Bakü’de çekildiğini belirttiği gibi, Ali Şükrü sanılan kişinin de İbrahim Tali olduğunu yazıyor. Ali Şükrü Bey’in öldürülmesine Trabzon İttihatçıları tepki göstermiş; böyle hunhar bir cinayete insan olan tepki göstermez miş gibi! Yazar Ali Şükrü Bey’in ittihatçı hemi de Enver Paşa fraksiyonuna bağlı İttihatçı olduğunu ispatlıyor! Yazarı hayıflandıran şu: Ellerinde İttihat Terakkiye resmen üye olduğuna dair belge bulunmaması! 

Diyeceksiniz ki, bu ispat neye yarar? Onun öldürtülmesini meşrulaştırmaya! Ankara’da ipleri elinde tutanlar, Enver Paşa’nın gelip işe vaziyet etmesinden çekiniyorlar. O yüzden Enver Paşa taraftarı Kâhya Yahya’yı öldürtüyorlar. Bu normalse, Ali Şükrü’nün katli de normaldir! 

Kitabın her tarafının ayrı telden çaldığını şu cümlelerden çıkarabiliriz: “Millî Mücadele günlerinin en sıkıntılı ve zor günlerinde dahi özgürlükçü tavrından asla taviz vermemiştir. TBMM’de yaptığı konuşmalarda ve kaleme aldığı makelelerde her fırsatta bunları gündeme getirmiştir. Meclis’te başkumandanlık kanununun başkumandana verdiği olağanüstü haklara (yetkilere olmalı) itiraz etmiş ve Meclis yetkilerinin devredilmesine kesin olarak karşı çıkmıştır. Ayrıca başına buyruk hareket eden İstiklâl mahkemelerinin kaldırılması ve TBMM denetimine alınmasını, olağanüstü hallerde bile hukukun üstünlüğü ilkesinden taviz verilemeyeceğini dile getirmiştir.” 

İttihatçılık, şahıs ve zümre hâkimiyetidir, otoriterliktir, gerektiğinde siyasî cinayetlerle yönetimdir... Ali Şükrü Bey’in bunlara samimiyetle karşı çıkan biri olduğu açıksa, neden beyhude gayret sarfediliyor? 

Maalesef 2. Ali Şükrü Cinayeti ile karşı karşıyayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi