Cihangir İşbilir

Cihangir İşbilir

Bugün Karar Yarın Muhasebe

Bugün Karar Yarın Muhasebe

Bugünün asıl kaybedenleri, şu veya bu sebeple sandığa gitmeyenler ve sandığa şâibe bulaştırmak isteyenler olacak. Sandığa gitmemek de bir tür tercih ve hak olsa da bu tavır sahiplerinin sandığı şüpheli hâle getirmek, seçime gölge düşürmek isteyen odaklarla buluştukları nokta aynı: Sandığa olan güveni sarsmak! 

Malûm, yıkmak için bazen hiçbir şey yapmamak yeterlidir…

Kararının rengi ne olursa olsun sandığa gidenler ve sandığa olan güveni artıranlar da bugünün kazananları olacak. Bu sayede, oy kullananlar, tercihte bulunarak hem Türkiye’nin istikbaline sahip çıkmış ve yön vermiş, hem de ‘sandık meşruiyeti’nin emniyetine katkı yapmış olacaklar…   

İşte bu meşruiyetin yıpratılmaya ve etkisiz hale getirilmeye çalışıldığı zor, yıpratıcı, bunaltıcı ve gerilimli bir seçim dönemi bugün nihayet sona eriyor. Türkiye için aksi de mümkün değil zaten. Tarih, coğrafya, kimlik ve sosyolojik yapı bizi ‘sıradan olma’ lüksünden uzak tutuyor. Tüm dünyanın gözlerini sürekli üzerinde tuttuğu, gizli servislerin cirit attığı, nüfuz ve iktidar savaşlarının cereyan ettiği bir coğrafyanın merkezindeki bu ülkede hiçbir seçim ‘olağan’ değildir; olamaz da… 

Bu fevkalade ülkenin bugünkü fevkalade seçiminin hemen öncesinde, ‘dış seçkinler’le ‘iç seçkinler’in aynı cephede buluşup ‘aynı hedef’i yoğun bombardımana tâbi tutması, 92 yıllık Cumhuriyet tarihinde belki de ilk defa ele geçirilen iktidarın el değiştirmesi ihtimalinden kaynaklanıyor. Onun için küresel aktörlerin sözcüleri Türkiye’nin üzerindeki kara bulutlardan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın durdurulması gerektiğinden, idarenin milletin iradesine verilmemesinin lüzumundan bahsediyorlar. İçerdeki taşeronların marifetleri cümlenin malûmu zaten. En son dün, ABD başkanlarından Jimmy Carter’in ulusal güvenlik danışmanlığını yapan, halen de Washington merkezli think-tank CSIS’in yönetiminde bulunan Zbigniew Brzezinski de topa girdi ve Erdoğan’ı gücünü artırma pahasına Türkiye’nin yeni gelişen, batı eksenli demokrasisini tehlikeye atmakla itham etti…   

‘Batı eksenli demokrasi’lerin bölgemizde ve İslam Dünyası’nda hangi felaketlere imza attığını ve bilhassa Mısır’daki darbe sürecinde nasıl da çifte standartla hareket ettiğini gördük. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü bir sesle ve sağlam bir iradeyle inşâ etmeye çalıştığı, tam da bu Batı eksenli demokrasilerin tertiplerinden ülkeyi uzak tutmak için vesayet mekanizmalarının ortadan kalktığı ve milli iradenin tecelli ettiği etkin bir yönetim sistemi. 

Yarından itibaren birleştirici, bütünleştirici, ‘kesrette vahdet’i kazandırıcı güçlü bir yönetim sistemi kurmak ve bu sistemin çerçevesini belirleyecek bir anayasayı hazırlamak için kollar sıvanacak… 

Ancak, yarın çıkılacak yolda selametle ve emniyetle yürümek için, kuvvetli bir muhasebe sürecini başlatmak, en az bugün milletin vereceği karar kadar önemli. 

Zira, özellikle son yıllardaki vesayet odaklarıyla mücadele sürecinde iktidar yanında pozisyon alır gibi yapıp, iktidara, millete ve ülkeye ciddi zararlar veren, kural tanımaz, yoz bir güruh peydahlandı. Özellikle son seçim döneminde bunların bir kısmı çok daha iyi görüldü; hatta bir kısmı son günlerde döküldü! 

Şayet yeni bir inşâ ve îmar dönemi başlatılacaksa işe bu çürük tuğlaları elemekle başlamakta fayda var. 

Bugün istikrardan ve meşruiyetten yana karar çıkması için mücadele ettiğimizden daha fazla ve daha kararlı bir şekilde yarından itibaren de etkili bir muhasebe için mücadele edeceğiz…  

Şimdiden ilan etmiş olalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cihangir İşbilir Arşivi