Barutumuz eksik

Barutumuz eksik

Komutan sorar “Yeterli asker var mıydı?

– Vardı efendim.

– Top, tüfek var mıydı?

– Vardı efendim.

– Peki, niçin harbi kaybettiniz?

– Barut yoktu efendim.

Hz. Adem, bu dünyaya indirildiğinde Rabbimiz onun yanında ok, mızrak, kalkan gibi silahlarla indirmedi.

On sahifeden meydana gelen kitap ve değerli eşi Hz. Havva validemizle indirdi.

Bu dünya yolculuğunda övünülecek ve sevinilecek şeyler: ilim, iman, ilim ve imanın eyleme geçmiş hali olan amel ve amelin insana kazandırdığı salih bir kul olma özelliğidir. Bunlara sahip olunca da Allah’a hamd etmelidir.

Hz. Adem’in yaratılışı anlatılırken Adem’in yeryüzünün halifesi olacağı vurgulanarak insanın değerine dikkat çekilirken bütün insanlığın atası olan Hz. Adem kastedilmiştir.

Dünyaya gelen her insan, rengi, dili, ırkı, toprağı, tarihi ne olursa olsun Hz. Adem’in çocuğudur ve hiçbirinin diğerine üstünlüğü yoktur. Ancak Yaratan’ın koyduğu kurallara uygun hareket edenler Yaratıcı yanında daha değerlidir.

Maalesef Batının o kadar etkisinde kaldık ki Amerika’da 11/09/2001günü öldürülen üç bin insana ağladığımız kadar Bosna’da, Irakta, Keşmir’de, çeçenistan’da öldürülen milyonlarca insana ağlayamadık.

Amerikalının ki can, öbürleri patlıcan gibi geliyor. Bu da Kur’an’ı bilmemekten kaynaklanıyor.

Melekler bile Rabbin huzurunda eksikliklerini arz ederken Allah’ın öğrettiğinden başka ilimlerinin olmadığını itiraf ederek ilmin önemine bizim dikkatimizi çekmiştir.

İlimle paradan birini tercih etmemiz istense ilmi tercih etmemiz bizim faydamıza olur.

Bugün Türkiye’nin en zengin insanı bütün servetini verse bir ilim adamının beyninin içindeki bilgileri, bilgisayar disketindeki bilgiyi diğer diskete çeker gibi çekebilir mi?

İlim parayı kazanır ama para ilmi kazanamaz. Yardımcı olur. İlimin yollarını kolaylaştırır.

İlmiyle, imanıyla, irfanıyla Musa ve Harun (S.A.V) fakir olmalarına rağmen yönetimi elinde tutan Firavun, ekonomik gücü elinde tutan Karun ve ateist eğitimi elinde tutan Haman’ın saltanatına son vermişlerdir.

Mal isteyenler bir tarafta, ilim, iman ve yapıcı işleri isteyenler öbür tarafta. Şimdi bunların hangisi başarılı olabilir? Gölde boğulan: “Ne mutlu çölde susuz ölene” dermiş. çölde susuzluktan ölen de: “Ne mutlu gölde boğularak ölene” dermiş.

İslâm’ın ilk emri “Oku” olduğundan Kur’an, ilimin önemine dikkat çekmiştir. Alimler, Peygamberlerin varisi oldukları için hiçbir kral, sultan, şah ve padişahın sahip olamadığı nimete ve şerefe sahiptirler. Zenginin malı yanar, eskir, çürür, çalınır ama alimin ilmi çalınamaz. Alındığı oranda artar.

Rabbimiz Kur’an’ın’da artmasını istediğimiz şeyin ilim olmasını bildirmiştir. (Taha 114)

çünkü alimin mürekkebiyle şehidin kanı tartıldığında mürekkebin ağır geleceğini bildirmiştir Sevgili Peygamberimiz.

Mevlâna:

Ey oğul, âlemi ağzına kadar ilim ve güzellik dolu bir testi bil.

Bu ilim ve güzellik, cana ve tene sıkışmamış olan Allah’ın, güzellik deryasından bir damladır.(Mesnevi, Amil çelebioğlu tercemesi1/2963-64)

Hz. Adem’i, meleklere üstün kılan, O’nun Allah’tan öğrendiği ilim sebebiyledir. İlim bizim hayatımızın gönyesi, şâkülüdür. Eğrilerimizi doğrultur.

Süleyman Aleyhisselam, kuşların dilini bilirdi. Rüzgâra yön verirdi. Hz. Lokman, çiçeklerle konuşurdu.

Davud Aleyhisselam, demire mum gibi şekil verirdi. Şuayb Aleyhisselam uluslararası ticaret yapan kavmine doğruluğun yollarını gösterirdi.

İsa Aleyhisselama hastaların tedavisi öğretildi.

Bütün bunlar bize yol göstermesi için Kur’an tarafından bildirildi.

Bütün ilimler Rabbimizin yarattığını öğrettiğinden İslâmi ilimlerdir. Okulunuzda okumakta olduğunuz her ilim dalına önem verin; bu arada Rabbimizin bizim bu dünyada neyi, nasıl, niçin yapacağımızı öğretmek üzere gönderdiği Kur’an’a daha çok önem verin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi