Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Birbirinizi Allah için sevin

Birbirinizi Allah için sevin

AYET-İ KERİME

Benim Rabbim yalnızca doğru olanın yapılmasını emretmiştir ve kulluğunuzu göstermek üzere giriştiğiniz her türlü fiilde bütün varlığınızı ortaya koymanızı ve içten bir inançla yalnız ve sadece O’na bağlanarak kendisine yalvarıp yakarmanızı ister. Başlangıçta nasıl sizi yaratan oysa döneceğiniz yer de O’nun huzurudur. Sizden bazılarınızı doğru yola yönelterek hidayete erdirecek, ama bazılarınız için de doğru yoldan sapmak kaçınılmaz olacaktır. Çünkü bakın o sapkınlar Allah’ı bırakıp şeytanları sevgi ile bağlanılan dost edineceklerdir; hem de böylelikle doğru yolu bulmuş olduklarını sanacaklardır.”
(A’raf, 7/29-30.)

HADİS-İ ŞERİF

Üç kişi vardır, Kıyamet günü Allah Teâla hazretleri onlara konuşmaz, nazar etmez, günahlardan da arındırmaz, onlara elim bir azab vardır:  Zina eden yaşlı,  Yalan söyleyen devlet reisi,   Büyüklenen fakir
                                         

ALİMLERDEN ÖĞÜTLER

Allahü teâlâ sırrını eminine verir. Bilen söylemez, söyleyen bilmez. Seyyid Abdülhakim Arvasi (K.S.)

 

Birbirimizi sevmemiz Allâh-u Teâlâ’nın bize karşı sevgisini kesinleştirmektedir.

Sevgi gibi büyük bir nimeti müminlere bahşeden ise Rabbimiz olan Allah’tır.

Kişi Allâh ve Rasûlü  (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i sevdikten sonra mümin kardeşini de Allâh için, din kardeşliği
için sevecektir.

Severse imanın tadını bulur, yoksa imanı kemale eremez, tadını fark edemez, sûrette kalır.

Bir başka mümin kardeşinin iyiliğini, rahatını sağlamak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamak gerekir.

Bu sevgi yarın âhirette güneş tavan boyu yaklaşıp insanlar kendi terlerinde boğulacağı vakit Allâh için birbirini sevenleri Allâh-u Teâlâ’nın gölgesine kavuşturacaktır.

 

“O (dünyada samimi olan) dostlar, işte o gün onların bir kısmı diğer bir kısma büyük bir düşman (olacak)dır. Ancak o takva sahipleri müstesna.
(Çünkü onların dostluğu Allâh uğrunda olduğu için sürekli olacaktır)” (Zühruf Sûresi:67) âyet-i kerîmesinde dünyadaki sevgilerin ve dostlukların âhirette yok olacağını hatta düşmanlığa dönüşeceğini ancak takva sahiplerinin Allâh için olan sevgisinin devam edeceğini, onların bu muhabbetten fayda göreceklerini beyan ediyor.
Kişi Allâh ve Rasûlü (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i sevdikten sonra mümin kardeşini de nefsi için değil, işine yaradığı için değil, faydasını gördüğü zaman değil, Allâh için, din kardeşliği için, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ümmeti olduğu hatırı için sevecek, böyle yaparsa imanın halâvetini (tadını) bulur, yoksa imanı kemale eremez, tadını fark edemez, sûrette kalır.
Bugünkü Müslümanların ekserisinin hali budur. Görmüyor musunuz benim gibi hakkı söyleyen, kimsenin şahsına hakaret etmeyip sadece dinimizin ve Ehl-i Sünnet’in müdafaasını hedefleyen bir adama işlerine gelmiyor diye ne oyun ettiler, ne zulüm yaptılar, kardeşini nefsi için değil de Allâh için seven biri böyle yapabilir mi?! Heyhat, bu zalimler imanın tadını nasıl tadabilirler?!
KARDEŞTEN İLERİ
Oysa Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi
ve Sellem):
 “Üç şey vardır ki onlar kimde bulunursa o kişi imanın tadını bulur; Allâh’ı ve Rasûlü’nü onların dışında kalan her şeyden daha çok sevecek, sevdiği kişiyi ancak Allâh-u Teâlâ için sevecek, bir de (gözü bakarak diri diri) ateşe atılmayı istemediği gibi kâfirliğe dönmeyi de öyle çirkin görecek” (Buhârî, Îmân:8, no:16, 1/14)buyuruyor. İşte kişi sevdiğini Allâh için severse o ona ana-baba bir kardeşinden ileri olur.
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)den önce dahi hanîfiyyet dini üzere olan Kuss ibni Sâ‛ide (Radıyallâhu Anh)ın buyurduğu gibi:
 

“Nice hakiki kardeşin vardır ki onu annen doğurmamıştır.”
 

YEDİ ZÜMRE GÖLGELENECEK

Bu sevgi yarın âhirette güneş tavan boyu yaklaşıp insanlar kendi terlerinde boğulacağı vakit Allâh için birbirini sevenleri Allâh-u Teâlâ’nın gölgesine kavuşturacaktır. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):  “Allâh-u Teâlâ’nın gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı günde Allâh-u Teâlâ yedi zümreyi Kendi gölgesinde gölgelendirecek… Bunlardan biri de Allâh için birbirlerini seven, o uğurda toplanıp o yolda dağılan iki kişidir”(Buhârî, Zekat:15, no:1357, 2/517)buyuruyor.

DAHİL OLMAYA ÇALIŞALIM

Usûl-ü fıkıhta zikredildiği üzere; hadîs-i şeriflerde geçen sayılar tahdit için değildir, yani bu müjde sade bu yediye mahsus değildir, başkaları da buna nâil olabilir ama bu yedi zümrenin özelliğine binâen tahsis edilmişlerdir. Diğer altı zümre ise adaletli devlet reisleri, kalbi devamlı camilere bağlı olanlar, Allâh’ı gizlice anıp gözleri yaşaranlar, güzellik ve makam sahibi kadından zina teklifi alıp da “Allâh’tan korkarım” diyerek bu daveti tepenler, sağ ellerinin verdiğini sol elleri bilmeyecek kadar gizli sadaka verenler, Rabbine ibadetle yetişen gençler. İşte bunlar o gölgeye girecekler, Rabbim bu zümrelere, en azından birine bizi dahil eylesin. Âmîn! Kuvvetli “Âmîn!” denilecek bir duadır bu.

NUR YÜZLÜ ZAT

Mevlânâ  (Kuddise Sirruhû)nun buyurduğu gibi:  “Bu bir duadır ki gerçekten geri çevrilesi değildir, Çünkü bu, bir duadır ki bütün mahlukata şâmildir.”

Evet, bu sevgi ki Allâh-u Teâlâ’nın bize karşı sevgisini kesinleştirmektedir, nakledildiğine göre Ebû Müslim el-Havlânî (Radıyallâhu Anh)  Dimaşk mescidine (Şam’daki Emevî Câmii’ne) geldiğinde cemaatin nur yüzlü bir zata çok tâzim ettiklerini, onun sözünden hiç çıkmadıklarını görmüş, o zatın kim olduğunu sorunca Muâz (Radıyallâhu Anh) olduğunu öğrenmiş, o gece mescide erkenden gidip onunla tenhada görüşmek istemiş, fakat onun kendisini geçtiğini görmüş.

‘BENİM DE SEVMEM VACİP’

Muâz (Radıyallâhu Anh)  sürekli namaz kılıyormuş, namazını bitirince yanına varıp selam vermiş ve: “Seni Allâh için seviyorum” demiş. Muâz (Radıyallâhu Anh): “Sen beni gerçekten Allâh için mi seviyorsun?” diye üç kere ant
vermiş, o: “Evet” diye yemin edince Muâz (Radıyallâhu Anh): “Müjde olsun sana! Çünkü ben Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in: ‘Allâh-u Teâlâ: ‘Benim için birbirini sevenleri, Benim için birbirini ziyaret edenleri, Benim için birbiriyle oturanları, Benim için birbirine cömertlik yapanları Benim de sevmem vacip oldu(kesinleşti)’ buyuruyor’ dediğini işittim” demiş.

Ne büyük müjde! Şimdi siz buradaki üç müjdeye dahilsiniz, hem birbirinizi Allâh için seviyorsunuz, hem Allâh için her hafta birbirinizi ziyaret ediyorsunuz, hem de Allâh için o mecliste oturuyorsunuz, bir tek Allâh için cömertlik yapmanız kaldı, onu da becerin ki tam muhabbet-i İlâhiyye tahakkuk etsin. Rabbim hepimize becerttirsin. Âmîn!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi