D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Asker, Polis Orada Kürtler İçin Ölüyor!

Asker, Polis Orada Kürtler İçin Ölüyor!

Terör örgütünün hâkim olduğu bir bölgede ot bitmez! Yani halkın hürriyeti, serbestçe yaşaması, istediği zaman istediği yere gidip gelmesi... söz konusu olmaz. Kısacası, terör örgütü bir esaret rejimi hedefiyor, Enver Hoca’nın Arnavutluk’u gibi, Kim il Sung’un Kuzey Kore’si gibi...

Örgütün programına yansıyan ideolojik sistemi hürriyetleri “burjuva avuntusu” olarak görüyor. Stalinist baskıcı bir sistem kuracaklar. Artık serbest yaşamayı, düşünmeyi ve inanmayı unutun. Ya seçim? Seçim örgütün literatüründe yok. Onlar “demokratik özerklik” uygulayacakları için böyle bir şey söz konusu olmayacak. Tabii bütün diktatöryal ülkelerde olduğu gibi, sandığa gidenlerin yüzde yüzlere varan oyuyla seçilen bir meclis veya lider olacak...

İşte o kahraman yarbay, o binbaşı... O rütbeli rütbesiz askerler, o polisler bölge halkının hürriyeti ve hayatı için vakarla şehit oluyor!

Yolların açık tutulması için, insani ihtiyaçların karşılanması için, eğitim öğretim faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için, vatandaşların sağlık kurumlarından faydalanması, anaların doğum yapabilmesi ve bölge halkının insanca yaşaması için askerler, polisler orada...

Onlar Türkiye’nin askerleri, Türkiye’nin polisleri... İçinde her ilimizden gelenler var; Diyarbakırlısı da Balıkesirlisi de...  

Onlar, Hakkari’nin Edirne ile aynı kaderi paylaştığının anlaşılması için orada... Bir gün bir Hakkarili’nin Edirne’de, İstanbul’da veya Bursa’da olabilmesi, yaşayabilmesi için.

Halk bunu biliyor. Terör örgütünün etkili olduğu yerlere doğru bir göç değil, tersine askerin, polisin yani devletin güvenliğinin güçlü olduğu yerlere doğru bir akış var. Cizreli de böyle yapıyor, Hakkarili de, Silvanlı da...

Şu sıralar Türkiye’nin birçok şehrinde bir ay öncesine göre daha çok Cizreli, daha çok Yüksekovalı, daha çok Silvanlı var. 

Biz hep şehitlerle meşgulüz. Her gün şehit haberleri alıyoruz, üzüntümüz giderek yükseliyor. Peki, terör örgütünün kayıpları? Şimdiye kadar bilinen oran en az bire beş terör örgütü mensubunun öldüğü yönünde. Örgütün dağ kadrosuna alınanlar eğer bir şekilde kaçmamış, devlete teslim olmamışsa, otuz yaşını göremiyor. Buna rağmen o militanların dedeleri yaşında örgüt liderleri var. Nedense onlara bir şey olmuyor ve devamlı göbek ölçüleri artıyor. Dünyanın en semiz, en besili, en yaşlı teröristleri PKK’da. 

Bunun sebebini tahminlerinize bırakıyorum!

İşte “alavere dalavere Kürt Mehmet ölüme” denilen şey bu!

Peki, terör örgütünün mensupları ne için ölüyor? Daha âdil bir Türkiye veya dünya için mi? Daha müreffeh bir ülke için mi? İnsanların hakları ve hürriyetleri için mi? Kürtleri insanca yaşatmak için mi? 

Din uğruna mı? Allah için, Allah’ın adını yüceltmek (ila-yı kelimetullah) için mi, İslâm’ı yaymak için mi? 

Elbette bunlar söz konusu değil. Terör örgütü dinden nefret ediyor. Batıda terör örgütüne destek verenler onların laikliğini öve öve bitiremiyorlar. Evet PKK laikliği din edinmiş bir örgüt. İslâmiyet Kürtleri diğer Müslümanlarla çatışmaktan alıkoyuyor, yani “uyuşturuyor”. Din kardeşliği PKK’nin lânetlisi. İslâm’dan kaçınca ve etniklik vurgusu artınca, Kürtlerin geleneksel dinlerinin zerdüştlük olduğu algısı yayılıyor. Zerdüştlüğün laikliğe zararı yok. Sadece Müslümanlık laikliği ihlal ediyor. O yüzden terör örgütünün kitabında İslâm yok ve ölüme gönderdikleri çocuklara şehitlik vaat edecek bir konumda değiller. 

Onlara yine de “şehit” diyorlar. Hani bir zamanlar “devrim şehitleri” vardı ya, İslâm’a, Müslümanlara saldırmayı din edinmiş, ölünce de güzel bir unvan bulunamadığı için “devrim şehidi” yaftası ile yaftalananmış olanlar... PKK ölüleri işte onlar gibi niyazi!

Başlığa dönelim: Doğu’da şehit edilen askerler ve polisler bölge halkının hayatı, geleceği, insanca yaşaması için canını veriyor. Kendisine saldırmayana hücum etmiyor. Saldırı olursa da kendini müdafaa ediyor. Bunun bugünlerde daha iyi anlaşıldığını tahmin ediyoruz. Terör örgütünün zehirlediği unsurlar dışındaki geniş halk kitlelerinin bunun farkında olduğunu ve bu farkındalığı gerektiği zaman ortaya koyacağını tahmin ediyoruz. Çünkü hiçbir fedakarlık karşılıksız kalmaz!

Haysiyetsizin önde gidenine:

Duydum ki, Başbakan’a çocuk katilliği isnad etmişsin. İnanamadım. Senin literatüründe çocuk katilliğinin çok özel bir yeri var. Bağlandığın, resmini başının üstünde taşıdığın, hatta taabbüt ettiğin liderin “bebek katili” olarak kayıtlara geçti. Sayısız bebeğin, çocuğun, kadının, yaşlının ölümüne imza attı. Eğer Başbakan’ın böyle bir vasfı olsa idi, ona da aynı saygıyı gösterirdin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi