Cihangir İşbilir

Cihangir İşbilir

Suriye ‘Kıstağı’nda Büyük Savaş’a Doğru…

Suriye ‘Kıstağı’nda Büyük Savaş’a Doğru…

Suriye’de statükodan yana olan aktörler artık tüm varlıklarıyla sahada. Esed yanlısı, Rusya öncülüğündeki (veya İran liderliğindeki) koalisyonun kış gelmeden büyük ve kapsamlı bir taarruzla muhaliflere ağır bir darbe vurmak istediği sahadaki hareketlilikten belli. Bugüne kadar yetmişe yakın muhalif mevzisine mukabil on civarında DAEŞ hedefini vuran Rusya ve son günlerde binlerce askerini Suriye’ye gönderen İran öncelikli hedef olarak DAEŞ’in merkezi Rakka’ya değil de Halep’e yönelmiş durumda. Türkiye’nin daha fazla etkin olmasını önlemek adına gerçekleştirilen bombalı terör eylemi de önümüzdeki haftalarda Suriye’de icra edilecek operasyonlar ve bölge dizaynı için elverişli bir zemin hazırlığı olarak okunabilir. Bu anlamda Türkiye’nin başını uzun bir süre kaldırmaması ve daha çok içine kapanması için benzer eylemlerin olabileceği ihtimal dahilinde. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın maşalar ve onları kullanan güçlere dikkat çekmesi ve devlet terörü uygulayan ülkelere destek veren ülkelerin terör örgütlerini de destekleyeceğini ifade etmesi önemli.

Suriye, Arap Yarımadası’nı Asya’ya bağlayan bir coğrafya olması itibariyle stratejik bir ‘kıstak’. Aynı zamanda Suriye, Filistin’den başlayıp, Lübnan ve Suriye’nin Akdeniz sahilini geçerek Türkiye’ye gelen, ardından Suriye’nin kuzeyi, Irak ve Suriye’nin doğusundan (Mezopotamya) geçerek Basra Körfezi’ne ulaşan ‘verimli hilâl’in olduğu bölge. Afro-Avrasya’nın merkezindeki bu bölgenin (Bilâdü’ş-Şâm) geleceği İslam Dünyası’nın ve tabii ki Türkiye’nin geleceği ile sımsıkı irtibatlanmış durumda. Şark’ın da Garb’ın da istikbali ve 21. Yüzyıl küresel sisteminin güç dengesi Şam Bölgesi’nde belirlenecek. 

SON GELİŞMELER ALARM SEVİYESİNİ YÜKSELTTİ! 

Rusya’nın Esed güçlerinin önünü açmaya yönelik hava bombardımanına ve ABD’nin PYD güçlerine artık açıktan destek vermesine rağmen muhalifler de rejim ve DAEŞ güçlerine ciddi zayiat verdiriyorlar. Bununla birlikte PYD’nin ABD’den aldığı meşruiyet ve mühimmat desteği ve DAEŞ’in Rusya ve ABD planlarına ters düşmeyecek ilerlemeleri Türkiye’nin ‘güvenli bölge’ tezini ve planını tehlikeye soktuğu gibi Suriye’nin kuzeyindeki PYD kontrolündeki bölgeyi de adım adım ‘birleşik’ hale getiriyor. 

Gerek Başbakan Davutoğlu’nun gerekse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın PYD’ye verilen destek konusunda ABD ve Rusya’yı uyarması konunun ciddiyetini gösteriyor ancak PKK terör örgütünün PYD elindeki silah ve ekipmanı kullanma ihtimali oldukça yüksek. Kimyasal silah ve karadan havaya füze sistemleri dahil ağır silahların bölgedeki terör örgütlerinin eline geçmesi, ki daha önce bu risk yine gündeme gelmişti, güvenlik riskini ve alarm seviyesini önümüzdeki günlerde çok yükseltecektir. 

Türkiye’nin refleks göstermek ve olacaklara tepki göstermek yerine önümüzdeki haftalarda, inisiyatif alması ve sıcak müdahalede bulunmak zorunda kalması gündeme gelebilir. 

Rusya, İran, Hizbullah, Çin ve Esed güçlerinin son günlerdeki hareketliliği Türkiye’de seçime günler kala terör saldırısı ve güvenlik kaygılarını fırsat olarak görme isteklerinden de kaynaklanabilir ve 1 Kasım öncesinde Suriye çok kanlı ve büyük savaşlara sahne olabilir. Bu şartlar altında mülteci politikasından istihbarata, insani yardımdan askeri tedbirlere, terörle mücadeleden küresel diplomatik hamlelere kadar çok yoğun bir sonbahar Türkiye’yi bekliyor diyebiliriz. 

Şam stratejimiz istikbalimizi ve istiklalimizi en çok etkileyen faktör artık…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Cihangir İşbilir Arşivi