Cihangir İşbilir

Cihangir İşbilir

92. Yılında Cumhuriyetimiz

92. Yılında Cumhuriyetimiz

Bugün, Cumhuriyet’i kuran kadroların tahayyül ve tasavvur ettikleri gibi bir Cumhuriyet olmadığımız cümlenin malûmu. Bu iyi bir şey... Kurulduğu gibi kalsaydı Cumhuriyet, bugün bu yazıyı ben yazamazdım, siz de okuyamazdınız zaten…  

92 sene önce kurulan Cumhuriyet’i de ne Osmanlı’nın son dönem münevverleri ve devlet adamları ne de zamanın ‘cumhur’u tahayyül edebilirdi. Kanunlar, eğitim sistemi, inkılaplar, anayasa, kültürel reformlar, askerî ve sivil bürokrasi ve hükümet icraatları daha çok ‘mâzinin külliyen reddi’ üzerine kurulduğu gibi, inşâ edilecek istikbâlin de etno-seküler milliyetçilik temelli ve pozitivist varlık tasavvuru nazarına sahip olması istenmişti. Olmadı. 

Olmadı ama ağır hasarlı ve yaralı bir şekilde yüzüncü yıla doğru yol alıyor Cumhuriyet gemisi... 

Matruşka gibi iç içe geçmiş vesayet mekanizmaları her darbe döneminde sadece kurucu seçkinlerin başat ideolojilerini korumaya almakla kalmadı, her dönemin emanetçi muktedirlerini de maddî-manevî zırhlandırdı; sırladı âdeta! Böylelikle ‘cumhur’un sırtından geçinen ama ‘cumhur’un iradesini umursamayan hatta tehdit gören ve tırpanlayan asalak bir kesim, müfsit ve habis bir ur gibi büyüye büyüye günümüze kadar geldi. 

Geçtiğimiz 92 yılda dindarlar, Kürtler, Aleviler, Romanlar, kadınlar, engelliler, gayrimüslimler ayrı ayrı ve farklı tür ve dozlarda ayrımcılığa maruz kaldı, tehdit kaynağı olarak görüldü, yok sayıldı, toplum mühendisliği teknikleriyle belli kalıplara girmeye zorlandı yahut bu kesimlere Cumhuriyet’le âidiyet bağlarını kuvvetlendirici olumlu münasebetler kurulmadı. 

Merhum Menderes ve Özal dönemlerinde bu ‘çarpık’ ve ‘cumhuriyet’le bağdaşmayan zihniyetin ürünü bazı mekanizmalar ve uygulamalar değiştirildi yahut kaldırıldı. Ancak son 13 yılda, önceki dönemlerle kıyaslanmayacak kadar cesur, derin ve köklü bir şekilde geçmişle hesaplaşmalar yaşandığı gibi ‘cumhur’un Cumhuriyet’le âidiyet bağlarını güçlendirecek reformlar da yapıldı. (Bu dönemde bu sahada yapılanlara kısa bir bakış için bkz: www.demokrasigunlugu.com )

Cumhuriyetin 92. yılında ‘istiklâl’, ‘istikrar’ ve ‘istikbâl’ gibi kavramlarının daha çok konuşulmasının ve bu derece tehlikede olduğunun hissedilmesinin ve saldırılara maruz kalmasının sebebi biraz da gerçekten Cumhuriyet olmamızda ve bünyenin normalleştikçe eksiklerin daha net görülmesinde ve tehdit algılamalarının daha sıhhatli yapılmasında aranabilir.

Son yıllarda yoğun bir şekilde yürütülen vesayet odaklarını zayıflatmaya yönelik mücadelenin ciddi hasarlara sebep olduğu ve zaman zaman toplumsal fay hatlarını tetiklediği muhakkak. Ancak kabul etmek lazım ki toplumun bünyesine yapışan ve âdeta kanını emen unsurları temizleme amaçlı bu tür ‘cerrahî’ operasyonların bazı yan etkileri mutlaka olacaktır. Önemli olan bu travmatik dönemden bir an önce çıkılıp yeniden bünyenin sağlığına kavuşmasını sağlamak, millî birliği temin etmek ve süratle inşâ hamlelerini gerçekleştirmek…

100. yıla doğru vesayet mekanizmalarından büyük oranda temizlenmiş, sivil ve toplumsal mutabakat hüviyetindeki anayasasını yapmış, Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçildiği ve devletin karşısında cumhurun hiç bir kesiminin ayrımcılığa maruz kalmadığı bir Cumhuriyet’e doğru ilerliyoruz.

Bu yürüyüşümüzde 1 Kasım seçimleri önemli bir kavşak ve tarihi bir kırılma anı. 

Pazar günü kalbimizin sesini dinleyerek, akl-ı selîmle, basiret ve ferasetle tercihimizi yapacağız. 2 Kasım sabahından itibaren 92 yaşındaki Cumhuriyetimiz için yeni bir dönem başlayacak. Şimdiden hayırlara vesile olsun. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cihangir İşbilir Arşivi