PKK’nın çatışmaları kentlere taşıma stratejisi, çözüm süreciyle birlikte hız kazanmıştı. Kısmen rahat bırakılan örgüt birçok hücre evine silah yığmış, militanlarını şehirlere kaydırmıştı. Bu rahatlama bölgedeki dengeleri alt üst etti. 

Vatandaş günlük yaşamının her anında örgüt ile burun buruna geliyor, otoriteyi kabul etmemesi durumunda ölümle tehdit ediliyor, hatta öldürülüyordu.

Devlet müdahalesi kaçınılmazdı, hatta geç bile kalınmıştı.

Cizre ve Silvan’daki operasyonların ana temeli de bu sıkıntıların giderilmesi amaçlıydı. Ancak sivil görünümlü PKK unsurları güvenlik güçleri açısından en temel sorunu teşkil ediyordu. 

Durumun çözümü için sokağa çıkma yasağı konulmalı ve kentlerde kapsamlı operasyonlar yapılmalıydı. Ve öyle de yapıldı. Operasyonlar sonrasında medyaya yansıyan görüntüler PKK’nın ağır silahları nasıl şehirlere soktuğunu da net bir şekilde gösterdi.

Yıkılan evler, kullanılamaz hale gelen kamu binaları, adeta savaştan çıkmış bir şehri anlatıyordu.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen operasyonlar büyük bir başarıyla sürdürüldü ve tamamlandı. 

İlerleyen günlerde benzer şehir operasyonlarına şahit olacağız.

TSK’yı ve emniyet güçlerimizi kutlamak gerekiyor. Çünkü gerçekten büyük bir özveri, profesyonellik, sabır ve güç gerektiren operasyonlara imza atıyorlar.

Son olarak Silvan’da şiddetli çatışmalarla PKK’nın sivil görünümlü hücreleri yerle bir edildi. Örgüte güçlü bir darbe indirildi. Fakat askerlerin operasyonları tamamlayıp kenti terk etmeleri tam bir PKK propagandasına dönüştürüldü. 

Askeri araçlar ilçe merkezinden konvoy halinde yavaş yavaş geçerken çoğunluğunu çocukların oluşturduğu PKK yandaşları askeri protesto etmeye başladı. Kalabalığın sayısı giderek artarken, operasyonlarda etkin görev alan Mehmetçiğin yürüyerek kenti terk etmesi önemli bir güvenlik zafiyetidir.

Operasyonlar başarılı bir şekilde tamamlanmıştı tamamlanmasına… Lakin askerleri her türlü saldırıya ve propagandaya açık bir şekilde ateş çemberinin içinden geçirmek kabul edilemez bir hatadır.

Tüm bunlar yaşanırken PKK’nın haber ajansı olarak bilinen DİHA kameraları da oradaydı. Olan biten kurgulanmış bir şekilde saniyesi saniyesine servis edildi. Manipülasyon hemen devreye sokuldu.

“Askerler kötü, PKK ise halkın istediği bir örgüt” gibi servis edilmeye başlandı.

Görüntüler dikkatli incelendiğinde askerlerimize yönelik fiili müdahalelerin olması; omuz atmalar, küfürler, saldırı girişimleri son derece acı görüntülerdi.

Mehmetçik provokasyonlara gelmedi ve çok şükür ki herhangi bir saldırı da yaşanmadı. 

Her ne olursa olsun askerlerin bu şekilde güvenlik zafiyeti yaşanan bir ortamdan geçirilmesi talimatını kim vermişse büyük bir yanlışa imza attığı kesin. Aynı zamanda PKK’nın propagandası sosyal medyada hızlı bir şekilde yayılıyor ki en tehlikelisi de bu…

Günlerce verilen emek, zahmetli operasyonlar ve canı pahasına ülkesini savunan Mehmetçiğimize yönelik çirkin girişimlerin kabul edilmesi mümkün değildir.

O yüzden bu görüntülere bir daha mahal vermemek için PKK’nın sivil unsurlarını hesaba katmak gerek. 

Unutulmasın ki terör örgütlerinin en iyi bildiği şey propagandadır.