D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Meslek Masumiyeti Garanti Etmez

Meslek Masumiyeti Garanti Etmez

Gazetecilik mesleğini ahlâkî bir çerçeveye oturtmak mümkün olmamıştır. Nice basın ahlâk yasaları ilan edilmiş, nice etik konseyleri kurulmuş sonuç değişmemiştir. 

Bu meslekte de birçok dürüst, ahlâklı insanlar olduğu gibi, hırsız uğursuz, ahlâksız, hain, casus, satılmış da vardır. 

Kamuoyunu şekillendirmek sözkonusu olduğu için bu alanı temiz tutmak neredeyse imkânsızdır. 

Onu okuyunca, 1970’lerdeki fikrimi değiştirmediğim için şükrettim. O zaman, yani bizim üniversiteli yıllarımızda askeri “devrim” iddiasıyla darbeye kışkırtan bu paşa torununa ve hempasına yekten “şerefsiz, haysiyetsiz” demiştim. 

Ben vatan hainlerine böyle derim, millet düşmanlarını böyle tavsif ederim. 

Şimdi de fikrim değişmedi. 

Bu alçak o zaman birçok memleket evladının bâtıl bir dava uğruna hayatını kaybetmesine yol açtı. Binlerce akranımız, yaşdaşımız, kardeşlerimiz... 1970’lerde bu şerefsiz hainlerin yeltemesiyle kara toprağın altına girdi. İnsan kaynağımız heba edildi. Onlar iyi yetiştirilebilse idi, ülkemiz belki de birçok alanda sıçrama yapacaktı. 

Okulları işgal ettiler. Devrimcilik ayağından katliamlar yaptılar. Demokrasi gösterip totalitarizm dayattılar. 

Bunlar benim gözümde o zaman şerefsizdi. 

Sonra o şerefsizlerden biri günah çıkardı...

Hata etmişti! Şimdi öyle düşünmüyordu! 

Bunu söylemek ne kadar kolay! Demokrasi müthişti, darbe kötüydü!

“Ey Ahmet, Mehmet, Ali, Ayşe, Fatma... Sizler öldünüz, bense hata ettim! Kusura bakmayın olmaz mı!” 

Birinin sesi Cizre’deki, bu eski medeniyet merkezindeki çukurlardan geldi. 

Çukurların çukuru biri, cehennem-i zümeradan bir kalemşor 1970’lerde masum gençleri darbeye yelteyerek ölüme gönderdiği gibi zavallı bölge gençlerini ölümü sevketmek için elinden geleni yapıyor. 

Haysiyetsizlik, şu sıralar aynen 1970’lerdeki gibi prim yapıyor demek ki...

Bir rezillik böyle pazarlanır. 

Bölgede günlük hayatı zehirleyen, insanları canından bezdiren, asker ve polisle birlikte sivillerin de ölümüne zemin hazırlayan “masum” çocuklar!

Onlar “acıların çocuğu”!

Onlar acıların çocuğu ise sen ne çocuğusun? 

Senin ne olduğun belli! 

Onlara gelince... Onlar saçma sapan ideolojik yalanlarla kandırılmış çocuklar olabilir. Onlar olmasa yıllardır semiren savaş baronlarının ayakları suya erer. İpleri çekilir, insanımız rahat eder. Onları inandıkları yalanlardan kurtarmak hepimizin vazifesi. Bunun ilk adımı, kendi yalanlarımızı onların yalanlarına kılıf yapmamak. 

Orada kirli bir savaş yürütülüyor. O çukurların içinde sadece terör örgütünün otuz küsur yıllık birikmiş kazuratı değil, onun gibi kazurat yiyip içinlerin pislikleri de var. 

Senden ülkeni düşünmeni beklemiyoruz. En açığı senden hiçbir şey beklemiyoruz. Sen vazifeni icra ediyorsun. Bunu kendi nefsaniyetin için mi yapıyorsun? 

Bu muhtemel!

Ya daha ötesi? 

Bu düşmanlık senin genlerinde. İflah olmazsın. Şerefsizlik tabiatın olmuş. Kâh darbe yandaşlığı, kâh terör meddahlığı!

Bundan sonra ölen her polisten sen mes’ulsün, şehid her askerin azmettirici katili sensin. 

O çukurlara batmış çocukların ölümü de senin boynuna.

Eğer zerrece insanlık varsa, bunu idrak edersin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi