D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Yalan Makinesi!

Yalan Makinesi!

Yalan makinesi” bir kişinin yalan söyleyip söylemediğini tespit için icat edildiği söylenen bir cihazmış. Geçenlerde Kanada Başbakanı’nın yalan makinesine girdiğini gazeteler yazdı.

Bizim hukuk sisteminde böyle bir cihaza yer yok. Fakat bu yönde bir gelişme olmalı ki, bir üniversitemiz “yerli yalan makinesi” projesi ile meşgulmüş. Projenin başında da Prof. Dr. Nevzat Tarhan hoca varmış. Onun ifadesine göre, bizim yalan makinemiz bize göre olacakmış. “Çünkü onların ölçeğine göre yalan denilen şeyler bizim için doğal olabilir. Kişinin bunu yalan olarak algılaması çok önemli. Mesela eşinin kıskançlığıyla ilgili bir soru sorduğun zaman bir Amerikalı bunu normal kabul edebilir. Beyinde onunla ilgili yalan tepkisi vermeyebilir. Ama bizde kıskançlıkla ilgili bir soru sorduğunuzda, Türk toplumunda, kültürel yapımıza göre beyin daha duyarlı tepki verir. Biz yazılımda bunu da geliştireceğiz. Kültürel özellikli bir yalan makinesi üreteceğiz.” 

Yalan makineleri, kan basıncı ve nabız atışındaki artış gibi adrenalinin yan etkilerini ölçerek sonuca varırmış. 

İngilizcesine baktım, “polygraph”. Aynı zamanda “teksir makinesi” de demekmiş. Redhouse’da “verimli yazar” karşılığını görmek de şaşırtmadı beni. Malûm “çok söz yalansız olmaz” denilmiştir!

“Poli” çok demek, “graf” da yazar, yazıcı… “Çokyazar” neden yalan makinesi olsun? Türkçesi herhalde “yalanyazar” veya “yalanölçer” olmalı! (Nevzat Hoca cihazı tamamladığında isim düşünürse, teklifimizdir.) 

Ben “yalan makinesi” unvanının seri üretim yapan yalancılara verilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Dikiş makinesi ne işe yapar? Yalan makinesi de yalan üretir! Son zamanlarda bir grup içinde bunların sayıları arttı. Bir terör yandaşı partinin eş başkanları yalan üretiminde eş birinci olacaklarını son aylardaki yalanlarıyla ortaya koydular. Onların yalanlarını kaydeden cihazın cıvatalarının ne zaman atacağını tahmin etmek güç! 

Yalan söyleyen kendini bu yalanlara inandırmamışsa, tesir etmesi mümkün değil. Bunların uydurduklarına inanmak gibi huyları var mı, pek kestiremiyorum. Onlar kamuoyunu yönlendirmenin yalanla yakın ilişkisini keşfetmiş durumdalar. Bu çok eski bir propaganda yöntemi. Siz yalanları atarsınız, palavraları sıkarsınız, o gün bir etki uyandırırsınız. Ertesi gün sizin yalanlarınızı takip edip, doğrusunu yüzünüze vuracaklar yoksa, atışa devam! 

Bu yavruların yalanlarını destekleyen bir medya cihazı var. Tabii önce kendi medyaları, sonra büyük bir medya grubunun bazı unsurları, “Babıali Pravdası” olarak bilinen ve her dönemde operasyonel gazete olan Cumhuriyet ve bir zamanların yalanları ifşa ile meşhur gazetesi Zaman!

Diyarbakır’da Fatih Paşa Camii yakıldı ya, hemen eşbaşkanların müennes olanı kameraların karşısına geçmiş ve “Devlet yaktı! Helikopterle yaptılar. Bizde helikopter ne gezer!” demiş…

Yalanın bin türlüsünü duyduk da, böyle helikopterlisini duymamıştık!

Şimdi bu partinin önde gelenlerini yalan makinesinden geçirmeye ne dersiniz?

Bana sorarsanız, bundan sonuç almak güç. Çünkü yalanölçerlerin bunların yalanlarını ölçmeye gücü yetmez. Teklifim şu: Nevzat Hoca acele bir “doğru makinesi” icat etsin. Bunları işte bu makineden geçirelim, tek tük doğruları varsa, onları tespit ederiz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi