Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

​“Ölüm bir ikramdır, Allah’ın”

​“Ölüm bir ikramdır, Allah’ın”

Ölümün güzel bir ağırlanma olduğunu Efendimiz s.a.v.’in hadisinden öğrendim: “Meyyit (ölümü tatmış kişi), bedenini kimin yıkadığını, kimin kefenlediğini, namazını kimlerin kıldığını, ardından kimlerin geldiğini, lahde kimlerin indirdiğini ve kimlerin telkin verdiğini bilir.”

Bundandır ki mağaramda, yâni tenha odamda her gece zikrettiğim hadis-i şerif Sahih-i Buhari’den âlimlerin naklettiği üslûpla “Ölüm bir ikramdır, Allah’ın.” 

“ÖLÜM, MÜSLÜMANA HEDİYEDİR”                                                                                                                                        

İmam-ı Rabbanî Hz. lerinin, “Ölümden bahsetmek sünnettir. (…) Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşturan köprüdür” sözünü idrak edemeyen kişi, ölümü Müslümanca idrak edememiştir daha.

Bu ulu zâtın şu sözlerini her gece okuyarak gönlüne koyamayanlar yüreksizdir: “Ölüm Müslümana hediyedir. Ölüm, ölmemek üzere doğuştur. Ölüm olmasaydı bu hayat hiç çekilir miydi? Ölüm, Müslümanın teselli kaynağıdır, hasretidir.”

AZRAİL ALEYHİSSELÂM KAPIYI ÇALINCA AÇMAM DEMEYİN

Azrail aleyhisselâm kapıyı çalınca, açmam diyebilir misiniz? Muhakkak ki açacak, hoş geldin diyeceksiniz. Niye bana geldin, filana varmadın demeyin sakın. Hâlâ ölmediyseniz sevinmeyin. Belki yarın, belki yarından da yakın bir vakitte ecel kapımızı çalabilir.                                                                         

AZRAİL ALEYHİSSELÂM “CAN DOSTU VE MÜJDECİDİR” 

Ölümden korkanlar, Azrail aleyhisselâm’ı âyet üzere bilmeyenlerdir. O güzel meleği canımızı almaya gelen ölüm meleği diye tasavvur edenler modern câhillerdir.  Bu lâ-dinî zümrenin kullandığı “Azrail’i atlattı”, “Azrail’e çelme taktı” gibi sözler Azrail aleyhisselâm’a ve imanın şartlarına hürmetsizliktir.

Bediüzzaman Hz.leri “Şuâlar”da Azrail aleyhisselam’ı “Sevdiğini” anlatır: “Bir gün bir duada (…) herkesi titreten ve dehşet veren Azrail namını zikrettiğim vakit, gayet tatlı ve tesellidâr (teselli veren) ve sevimli bir halet hissettim, ‘Elhamdülillâh’ dedim, Azrail’i cidden sevmeye başladım.”

AZRAİL ALEYHİSSELÂMI GÖNÜLDEN ÇAĞIRMAK                                                                                                                         

Hz. Mevlânâ’nın gözünde Azrail aleyhisselâm bir can dostudur, bizi Sahibimize götürecek bir eldir, bir müjdecidir. Yakına gel, yakına gel! Ey benim canım! Ey benim sultanımın habercisi! Emredileni yap! Allah isterse, ‘Sen bizi sabredenlerden bulacaksın’ diye çağırır.

Dimağını ve yüreğini modernizme kaptıran zavallılardan Azrail aleyhisselâmı gönülden çağıran çıkabilir mi? “Rabbimiz, beni kendi hazretine dâvet ediyor. Artık gitmek zamânıdır. Yâ Azrâil! Çabuk ol! Beni Rabbime çabuk kavuştur!” diyen Hz. Mevlânâ’nın yüreğini anlayabilir mi modern insan? Necip Fâzıl’ın sözüyle “Azrail’e hoş geldin, diyebilmekte hüner...”

Seyyid Abdülhakim Arvasi Hz.lerinin anlattıklarını her Müslüman her gece zikretmelidir ki Azrail aleyhisselâm’ın, dünya ehlinin anlattığı gibi korkunç değil, müşfik bir elçi olduğu kalplerde yer etsin:

“Allahü Tealâ’ya kavuşturduğu için, ölüm sevilir. Sevdiğim kimsenin kalmasını da, ölmesini de severim. Dost dosta kavuşmak istemez mi? Azrail aleyhisselâm, İbrahim aleyhisselâmdan ruhunu almak için izin istediğinde, ‘Nasıl olur, dost, dostun canını alır mı hiç?’ dedi. Allahü Teâlâ, Azrail aleyhisselam ile haber gönderip, ‘Dost dosta kavuşmaktan kaçınır mı?’ buyurunca, ‘Ya Rabbi, ruhumu hemen al!’ diye dua eyledi.”

“Selâm Azrail’e, doğan bebeğe / Selâm tadlı sona…” diyen Abdurrahim Karakoç gibi, Azrail aleyhisselâmı tevekkülle karşılama ve selâmlama tâlimi yapmalıyız her gece.

Bir veli zâtın,“Ben Azrail aleyhisselâmı Cebrail aleyhisselâmdan daha çok seviyorum, çünkü o beni Rabbime kavuşturuyor” sözündeki iman gücünü yakalayanlara ta’zimde bulunun. 

Şair Memduh Atalay da ölümle arası iyi olan bir ehl-i dildir. “Ölüm Şiiri” nde ölümün kendini atlamasına üzülür: “Ölüm gelir acıyı katlar ölüm / Bana gelince sırayı atlar ölüm / Ölümle başlar düğünüm toyum /  (…) / Selâm olsun tabutumdan tutup toprak atana.” 

“Ölüm Provası” şiirinde de Hızır a.s.’dan ekmek değil, ölüm getirmesini ister ki, ölüm üstüne tefekkürüme kattım bu mısraları: “Hızır, istediğim ekmek değil / Bana bir ölüm getir / Ağlayan ikindide / Yaşamak yükünü üzerimden al.”

İşte böyle güzeldir ölüm, ölüme Müslümanca bakana…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Doğan İlbey Arşivi