Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Türkiye AB’ye mecbur değil

Türkiye AB’ye mecbur değil


AB ile ilişkilerin çoktan kopma noktasın geldiğini biliyor ve bunun sorumlusu da Türkiye olmadığını görüyor olmamıza rağmen iktidarın ısrarla AB’nin kapısındaki nöbeti terk etmek niyetinde olmayışının izahı yoktur. ‘Sizin bilmediğiniz sebeplerden dolayı AB kapısında beklemeye mecburuz’ denebilir. O zaman da bu mecburiyetin toplum ile paylaşılması gerekir. Hatta sadece bunun toplumla paylaşılması ile yetinmeyip referanduma gitmek, AB konusundaki kararı millete bırakmak şart olmuştur. Mademki yapılacak anayasa değişikliği için milletin hakemliği önemseniyor, aynı tavır AB konusunda niçin sergilenmesin, AB konusunda milletin hakemliğine başvurulmasın.
AB konusunda bizim tavrımız 40 yıldan bu yana hiç değişmedi. Yani, başından beri AB’nin bir medeniyet projesi olduğunu, bu projenin benimsenmesinin bin yılık mensubu olduğumuz medeniyet yapısından ayrılarak Batı medeniyeti içinde yerimizi almamız gerektiğini, bunun için de kimliğimizi terk ederek yeni bir kimlik edinmemizin gerektiğini, aksi halde bizi aralarına almayacaklarını insanımıza anlatmaya çalışıyoruz. Gelinen noktada rahmetli Erbakan Hocamın 40 yıl boyunca millete anlatmaya çalıştığı bu gerçeğin AB tarafından her gün suratımıza çarpıldığı açıkça görülüyor. Ne verdikleri sözü tutuyor, ne de Türkiye olarak onlara ne kadar benzemeye çalışırsak çalışalım aralarına almak niyetinde olmadıklarını gösteriyorlar. Bu tavırlarını gizlemeye de gerek duymuyorlar. Bu sebeple de bu ülkeyi yönetenler zaman zaman yaptıkları açıklamalarda aldatıldığımızı, ikiyüzlü davranıldığını, buna Türkiye’nin tahammülü kalmadığını yüksek sesle dile getiriyorlar ama ilişkilerde bir değişiklik olmuyor, ısrarlı bir şekilde, “AB hedefinden vazgeçecek değiliz” anlamında açıklamalar yapıyorlar.
 
Niçin bunca dışlanmaya, bunca verilen sözlerin ardında durulmamaya rağmen kendimizi ille de AB kapısında beklemeye mecbur hissediyoruz Bu sorunun cevabını millete açıklanmadan Gümrük Birliği Anlaşması’nın revize edilmesi ile yolumuza devam edeceğimiz görüntüsü onur kırıcı değil mi Bunca dışlama ve verilen sözlerde durulmaması karşısında atılması gereken iki adımdan birisi AB Bakanlığı’nın iptal edilmesi, ikincisi ise Gümrük Birliği’nden Türkiye’nin çıkmasının gündeme getirilmesi gerekirken sanki hiçbir şey olmamış gibi Avrupa’da kapı kapı gezerek sonuç alınmaya çalışılması toplumu tedirgin ediyor. Hatta üçüncü olarak üyelik başvurusunun geri çekilmesi bile akla gelebilir. Çünkü AB’nin Türkiye’ye karşı tutumu bizim artık yeni bir tavır belirlememiz gerektiğini suratımıza vuruyor.
 
AB’nin Türkiye’yi 50 yıldır kapsında beklettiği üzerinde durmaya artık gerek kalmadı. Çünkü onlardan gelen teklif üzerine bir anlaşma imzalandı. Anlaşmanın esasını Suriye’den ülkemize gelen sığınmacıların AB ülkelerine gidişlerinin engellenmesi oluşturuyordu. AB ülkeleri yeni mülteci almak istemiyorlar, bu işin sorumluğunu Türkiye’ye yıkmak istiyorlardı. Buna karşılık ilk planda Türkiye’ye 3 milyar avro ödenmesi, ayrıca bir 3 milyar avro daha verilebileceği sözü veriliyordu. Ancak, verilen bu sözler tutulmadı. Ama Türkiye’den Avrupa’ya mülteci akımı hemen hemen önlenmiş oldu. Yani Türkiye anlaşmanın gereğini yerine getirdi ama AB’nin umurunda bile değil. Diyelim işin maddi boyutu zor durumdaki AB’yi tedirgin etti, yapılacak ödemeyi zamana yaymayı çıkarlarına uygun buldular. Peki, serbest dolaşım hakkının verilmesinden niçin korktular. Türklerin AB’yi işgal edeceğinden mi korktular Elbette böyle bir durum söz konusu değil. AB’nin Türkiye’ye karşı tavrındaki olumsuzluğun tek sebebi var, Müslüman oluşumuz. Suriye’den gelen mültecilerden korkularının tek sebebi de bu insanların Müslüman oluşu onları korkutuyor. İflas etmiş olan maddeci medeniyetlerinin başlarına yıkılacağından, tarihin karanlık sayfalarında kaybolup gideceklerinden korkuyorlar. Böyle olunca artık bu gerçeği göre göre ille de, ‘Sizin aranıza girmek istiyoruz’ ısrarcılığından vazgeçmemiz gerekiyor. Bu yapılabildiği takdirde AB ülkeleri rahat nefes alacakları gibi, biz de her gün attığımız yeni bir adım ile onlara benzeyeceğiz diye çırpınıp durmayacağız. Kısacası, herkes bulunduğu yerde huzur bulacak.
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi