Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

İnsanın muhterisliği

İnsanın muhterisliği

2 yaşında bir çocuk oyuncaklarını arkadaşının elinden alır ve vermemek için direnir. Dünyayı tanımaya çalışan çocuk benmerkezci bir yapıya sahiptir. Kendisine hizmet eden ebeveynini ve çevresindeki insanları kendi hizmetkârı zanneder. Çocuk paylaşmayı sevmez, sanki dünyanın merkezinde o vardır ve arkadaşını acımasızca ittirir. 
 
Çocuk sosyalleşme sürecinde, dünyayı kendisiyle birlikte paylaşan başka insanların da olduğunu anlamaya ve onların varlığını kabullenmeye başlar. Çocuk bu süreçte insanlarla iletişim kurmayı ve oyuncaklarını paylaşmayı öğrenir.
Küresel kültürün gölgesinde yaşayan fertler de tıpkı iki yaşındaki bir çocuk gibi dünyayı kendileri için tahsis edilmiş bir mekân gibi görüyorlar. Hamdolsun Allah’ın arzı hepimiz için kâfi gelecek şekilde geniş… Eğer kardeşçe yaşayabilir ve ekmeğimizi bölüp yanımızdakine de uzatabilirsek sorun kalmaz.
 
Hz. Peygamber sahip olduğu bütün imkânları ihtiyaç sahipleri ile paylaşmış ve mal biriktirmenin tehlikelerine vurgu yapmıştır. Fakat ne yazık ki son günlerde bazı kardeşlerimizin “Devlet Suriyelilere neden yardım ediyor, bu insanlar neden topraklarını bırakıp geldiler…” diye mülteci kardeşlerimizi itham ettiklerine şahit oluyorum.
 
Öncelikle şunu baştan kabul edelim; savaş ve katliamların getirdiği maddi ve manevi yıkımı ekranlardan izleyerek anlama imkânına sahip değiliz. Uzaktan davulun sesi hoş gelir diye bir söz vardır, eğer insanlar eşlerini, çocuklarını, yakınlarını ve evlerini savaşta kaybetmiş, açlığa, susuzluğa ve yalnızlığa maruz bırakılmışlarsa, bu insanların ortamı terk etmekten başka çareleri yoktur. Nitekim mülteci kardeşlerimizle konuştuğunuzda, topraklarına olan özlemlerini her fırsatta dile getiriyor ve gözlerini ufuklara doğru dikip “inşallah bir gün geri dönmek kısmet olur” diye dua ediyorlar. Bu durumda bizlere bu insanları eleştirmek, ikinci kez mağdur etmek değil, tıpkı Medineli sahabenin yaptığı gibi onların ellerinden tutmak ve sizinle kardeşiz demek düşer.
 
Faşizanlık şefkat ve adalet gibi değerleri körelterek, insanı sahip olduğu konumdan alaşağı ediyor. Bu zihniyete sahip birey ya da toplumlar dünyaya hükmetmeye ve Allah’ın arzında Allah’ın kullarını mahrum bırakmaya kalkıyorlar. Sanıyorlar ki, dünya onlar için dönüyor, güneş onlar için doğuyor, üzerinde yaşadığımız toprak parçası onlarla kaim olacak. Oysa Allah’ın arzı insanların müşterek bir yaşam alanıdır ve bu yaşam alanında herkesin payı vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi