İbrahim Kahveci

İbrahim Kahveci

Rakamlar öyle söylemiyor

Rakamlar öyle söylemiyor

Dün, Merkez Bankası 2016 yılı cari işlemler hesabını açıkladı. Buna göre Türkiye, 2016 yılı cari işlemlerinde 32 milyar 605 milyon dolar açık verdi. (2015: -32 milyar 118 milyon dolar)

2016 yılında muhtemelen büyüme oranı yüzde 2,0 civarlarında kalacak. Yılın (2016) ilk 3 döneminde GSYH’daki artış yüzde 2,18 olarak gerçekleşti. Son çeyrek büyüme oranı beklentisi ise en fazla yüzde 2,0 olarak hesaplanıyor. Buna göre yüzde 2,0 büyüme oranı en muhtemel rakam olarak görülüyor.

Büyüme oranını neden verdim?

Türkiye, 1993 ve 2000 yıllarında aşırı büyümeden dolayı yüksek cari açık vererek ekonomik krizler yaşamıştı. Küçülme dönemlerinde cari fazla veren, az büyüme dönemlerinde de çok düşük cari açık veren bir ülkeydi.

Cari açık konusunda bir diğer argümanımız ise enerji ithalatıdır. Türkiye enerji faturası yüzünden cari açık veriyor derler... Enerji ithalatı cari açık sorununda hep sığınılan liman olmuştur. Gelin bakalım:

2000 yılı:

-9.920 milyon dolar cari açık verdik

9.529 milyon dolar enerjiye dolar ödedik.

Kısaca, 2000 yılında yüzde 6,8 büyüme oranına rağmen enerji ithalat faturası düşünce, geriye sadece 391 milyon dolarlık cari açık kalıyor.

Şimdi gelelim 2016 yılına:

-32.605 milyon dolar cari açık verdik

27.154 milyon dolar enerjiye dolar ödedik.

Kısaca, 2016 yılında yüzde 2,0 civarı büyüme oranına rağmen enerji ithalat faturası düşünce, geriye 5 milyar 451 milyon dolarlık cari açık kalıyor.

Yeniden tekrar ediyorum: Büyüme oranı sıfır seviyelere yaklaşsa bile Türkiye enerji ithalatı haricinde de cari açık veren bir ekonomik duruma gelmiştir.

Türkiye ekonomisi yapısal olarak yabancı sermayeye bağlanmıştır. Yabancı sermaye olmadan kıpırdayamıyoruz; büyüyemiyoruz.

***

Bu tespiti yaptıktan sonra gelelim şu dolar meselesine. 11 Ocak 2017’de 3,93’ü gören dolar, dün itibari ile 3,63’e kadar geriledi. Tam tahminimizi söyleyemeyiz. Çünkü Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) kanunları bunu yasaklıyor.

Biz sadece veriler eşliğinde tabloyu ortaya koyabiliriz.

Peki, tablo ne gösteriyor?

2016 yılında -32,605 milyon dolar cari açık verirken, 22.331 milyon dolar finans hesabı üzerinden yabancılardan döviz gelmiş. Ayrıca 11.069 milyon dolar da kaynağı belirsiz yurt dışından dolar gelmiş. 2016 yılında cari açığımızdan 818 milyon dolar daha fazla ülkemize döviz girmiş.

Hani düşman olarak ilan ettiğimiz yabancılar var ya, işte onlar geçen yıl bizim 32,6 milyar dolarlık cari açığımızı kapatmışlar. Fazladan da 818 milyon dolar getirerek döviz rezervlerimizi artırmışlar. 

Özet olarak şunu söyleyebiliriz: 2016 yılında dolarda yaşanan yükseliş, ülkeye eksik gelen yabancı parasından kaynaklanmıyor. Yani düşman dışarıda değil....Bunu Merkez bankası verileri açık açık gösteriyor.

Peki, sorun nerde?

***

2015 yılında ülkeye gelen döviz az olduğundan rezervlerden 11 milyar 831 milyon dolar açığımızı kapatmada kullanmışız. Yani, 2015 yılında 32.118  milyon dolar cari açığa karşılık, bize 20.287 milyon dolar yabancıdan para gelmiş. Bizde önceki yıllarda gelen döviz birikimlerimizden açığı kapatmışız.

2015’de dolar/TL ne oldu?

Dolar, sene başında 2,33 liradan başladı ve sene sonunda 2,91 liraya yükseldi. Yani TL %25 değer kaybetti.  2016 yılında ise dolar 3,53 liraya çıkarak %21 daha değer kaybetti.

2015 yılında G. Afrika Randı 11,55 dolardan 15,55’e çıkarak %35 değer kaybetti. Ama 2016 yılında 13,73’e geri düşerek %11,7 değer kazandı.

Tek ülke para birimini verdim ama gelişmekte olan bizim kategorimizde ki ülkelerin parası ile aşağı yukarı bu oranlardayız.

2015 yılında 8,8 milyar dolar rezervlerimiz azalmasına rağmen TL daha az değer kaybetti. Ama, 2016 yılında rezerv artmasına rağmen, TL emsallerin aksine değer kazanmadığı gibi, anormal şekilde değer kaybetti.

Daha önce yazdığım gibi, Liranın değer kaybında 2016 Mayıs başı ve 15 Temmuz tarihleri kritik rol oynamış; kırılma bu iki tarihte olmuş. Bakınız, Mayıs 2016’ya kadar Lira da değer kazanıyordu; tıpkı diğer emsal ülke para birimleri gibi...

***

Gelelim son günlerde dolar düşüşüne.

14 Ekim 2016’da Merkez Bankasının fiili faizi, yani piyasaya verdiği paranın faizi tam %7,73...Aradan günler geçiyor ve dolarda yükseliş yaşanıyor. Merkez Bankası önce küçük bir faiz artırıyor ve piyasaya verdiği paranın faizini 30 Aralık 2016’da %8,31’e çıkartıyor.

Ve Merkez Bankası durmayan doların yükselişini durdurmak için faiz artırımına devam ediyor (ama örtülü) ve fonlama faizini 13 Şubat 2017’de %10,37’ye yükseltiyor.

Bu kadar faiz artırımına bu düşüş az bile...Acısını reel sektör çekiyor. Onlara sormalı, parasız piyasayı...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Kahveci Arşivi