Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Şimdiden sonra ne olacak?

Şimdiden sonra ne olacak?

Huntington, medeniyetler çatışması tezinde yeni dünyada çatışma zemininin ideolojik ve ekonomik sebeplere dayanmadığını, aksine kültürler arası farklılıklar bağlamında ortaya çıkacağını söyler. Buna göre çağdaş dünyada çatışma, medeniyetler arasında gerçekleşecek yani, Batı ile Batılı olmayan milletler arasında gerçekleşecek ve belli başlı medeniyetler kendi aralarındaki çatışmalara sahne olacak. Bunlar İslam, Konfüçanizm, Batı Japon, Hint, Slav, Ortodoks, Afrika ve Amerika medeniyetleridir. Huntington’a göre farklı medeniyetler arasında savaş ve çatışmalar ortaya çıkacak ve Batılı olmayan ülkeler ya tarih sahnesinden silinip gidecekler ya da Batı’nın bir parçası haline gelecekler.
Bugün İslam coğrafyasında devam eden kardeş kavgalarına baktığınızda, Huntington’un medeniyetler çatışması tezinin hangi amaç için hazırlandığını anlamanız güç olmayacak. BOP ve Büyük İsrail hayalleri kuran zümreler, karşıt görüşleri bir araya getirerek çatışmalı bir güç oluşturmaya çalışıyor en küçük fırsatları dahi değerlendirerek, muhalif cephede yer alan kitleleri kışkırtmaya devam ediyorlar. Ne yazık ki İslam coğrafyalarında bu zümrelerin sözcülüğünü medya yapmakta. Medya dış destekli açıklamalara yer vererek, gerilimi tırmandırmakta ve kitleleri birbirine düşürmektedir. Karşıtların bir araya getirilmesi kutuplaşmayı arttırıyor ve farklı franksiyonlara sahip çevreler arasında fikri ve siyasi çatışmalar, kırıcı ve tehditvari ifadeler etkin olmaya başlıyor. Fırkalaşmaya ve ihtilafa götürecek eylem ve söylemlerin kullanılması kardeşlik ilkelerini zayıflatıyor, mümin mümine düşman gözüyle bakmaya başlıyor. 
Farklı din ve kültürler arası çatışmaların odak noktası haline gelen Müslümanlar kendi aralarındaki iletişim şekillerinde de kutuplaşmaya zemin hazırlayacak bir dil kullanarak düşmanın ekmeğine yağ sürüyorlar. Ümmet ekseninden uzaklaşan Müslümanlar dağılmış tespih taneleri gibi ayrışmakta ve birbirlerine husumet beslemeye başlamaktadırlar. İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren malum odaklar ise mezhep ve meşrep çatışmasını körükleyerek kin ve nefreti yaygınlaştırmaya çalışıyor. Şiddet ve nefret olgusunun galebe çaldığı bir ortamda elbette toplumsal bağların çözülmesi ve değerlerin yozlaştırılması kaçınılmaz olacaktır. Böyle bir ortamda toplumun fertleri birbirlerine olan inançlarını kaybedecek ve herkes herkese kuşku ile bakmaya başlayacaktır. Dış odakların finanse ettiği ajanlar ise toplumun belli noktalarına sızarak, kaos ve kargaşayı tetiklemeye devam edecekler ve yaşanan kargaşanın önüne geçilemez hale gelinecektir. Peki, şimdi bütün bunların sorumlusu olarak sadece dış odakları mı göreceğiz? Müslümanların bu konuda veballeri yok muşudur? Şunu baştan kabul edelim ki, eğer bir eve hırsız girmişse, ev sahibi gerekli tedbirleri alıp almadığını sorgulamak zorundadır. Eğer bizler siyasi ve ferdi anlamda düşmanın önünü açacak tavizler vermemiş olsaydık bu gün bu durumda olmazdık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi