M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Öfkeyle Satranç Oynanmaz

Öfkeyle Satranç Oynanmaz

SİYASET mecazî manada bir satrançtır.

O politikacı gazeteciyi içeriye aldıranlar büyük bir satranç hatâsı etmişlerdir.

Satranç merhametsiz bir oyundur. Ben hatâ etmem, benim her hamlem doğrudur edebiyatını afvetmez ve kaldırmaz.

Satranç öfkeyle, duygularla oynanmaz, akılla oynanır.

İnşaallah bu satrancın sonunda ülke, halk ve devlet olarak Türkiye zarar görmez.

***

OSMANLI HÂNEDANI

HULEFA-İ RÂŞİDÎN’den sonra İmana, İslama, Kur’ana, Sünnete, Şeriata, Ümmete en büyük hizmeti; başında Osmanlı sultanlarının ve halifelerinin bulunduğu Devlet-i Aliye-i Osmaniye yapmıştır.

Bütün Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlarının Osmanlı ailesine hürmet etmesi gerekir.

Padişahlar içinde veli olanlar vardır.

Onlar 622 sene boyunca Ehl-i Sünnet akaidini ayakta tutmuştur.

Onlar beş vakit namaz kılmışlar ve kıldırmışlardır.

Onlar Kur’ana, Sünnete, Şeriata hizmet etmişlerdir.

Osmanlı devleti yükseliş devrinde üç kıt’aya hükm ediyordu.

Onların yaptırmış olduğu camiler olmasa, İstanbul bir beton yığınına döner.

Osmanlı devleti Şeriat ve Tarikat kanatlarıyla uçan zülcenaheyn bir barıştı.

Kostantiniyye fatihi sultan İkinci Mehmed Han hazretleri, Resul-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya efendimiz hazretleri tarafından övülmüştür.

Fatih zehirlenmemiş olsaydı, Romayı da feth edecekti.

Osmanlı padişahlarının günahları, hataları olabilir ama biz onların günah ve hatalarına değil, hizmetlerine bakmalıyız.

Bugün Hanedan-ı Âl-i Osman mensubu olup da kendisinde İslama ve Şeriata uygun olmayan haller görünenleri bahane ederek Osmanlıya saldırmak akıl ve vicdan kârı değildir.

İslama, İmana, Kur’ana, Sünnete, Şeriata, Tarikat-ı Muhammediyeye, Ümmete büyük hizmetler etmiş olan bu aileye vefa borcumuz vardır.

Büyük velilerden biri, âhir zamanda Osmanlı ailesinden muhterem bir zatın başa geçerek tekrar hizmet edeceğine dair müjde vermiştir.

Kusurlarını görmeyelim, hizmetlerini görelim.

Vefasızlık etmeyelim… Nankörlük etmeyelim…

Hataları ve kusurları olmuşsa, Allahü Teala ve Tekaddes hazretlerinin Mahkeme-i Kübrasına bırakalım.

1924’den sonra çok acılar çektiler, sürgünlerde perişan oldular. Onların ahlarını düşünelim.

Bu ahlar daha ödenmedi.

Cenab-ı Hak onlara ve bütün mü’minlere geniş rahmetiyle muamele buyursun. O Afüvdür, Kerimdir, afvetmeyi sever.

***

ŞU insanlık âleminde çok az akıllı var. Deliler onlara deli diyor.

Kim akıllı kim deli, bu toz duman ve hengâme içinde belli değil.

***

Irak Sünnîleri, Suriye Sünnîleri, birleşmemenin, tek bir Ümmet haline gelmemenin, râşid bir İmam’a biat ve itaat etmemenin acısını çekiyor, faturasını ödüyor.

Türkiye Sünnîleri de, vakt-i merhunu gelince, birleşmemenin, tek bir Ümmet olmamanın, râşid bir İmam’a biat ve itaat etmemenin acı faturasını ödeyeceklerdir.

Birlik, ittihad, kardeşlik, tesânüd; Kitab’la, Sünnetle, icmâ ile sabit bir emirdir. Bu emre sırt çevirenlerin âkibeti iyi olmaz. Bendenize inanmayanlar, tarihe baksınlar.

***

Müslüman kesimde korkunç, dehşet verici bir ahlakî çöküş ve yıkım görülüyor. Bunun çok sebepleri var. Bunlardan biri, resmî Diyanet’in, ahlak konusunda halkı eğitmemesi, irşad ve nasihat etmemesidir. Birtakım özel Diyanet’ler de bu konuda vazifelerini yerine getirmiyor.

***

Para, mal, madde konusunda doğru ve dürüst olmayan bir kimse, dıştan sofu gibi görünse bile kesinlikle, sâlih-iyi dindar olamaz. “Birilerinin namazı ve orucu sakın sizi ziyana uğratmasın. Siz onların (öncelikle) para konusundaki tutumlarına bakınız” buyrulmuştur. Haram yiyen bir Müslüman, geceleri teheccüt namazı kılsa, pazartesi ve Perşembe günleri nafile oruç tutsa bile; sâlih, dindar, sofu, iyi, gerçek Müslüman değildir; alçak, fâsık, fâcir bir kimsedir. En büyük fazilet ve keramet istikamettir, yani doğruluk dürüstlük ve temizliktir. Çocuklarımız, gençlerimiz para, madde, menfaat, zenginlik konusunda iyi eğitilmelidir. Para sınavını veremeyen bir İslam toplumu, camilerinin kubbelerini altınla kaplatsa bile batmaya mahkumdur. Paranın helali bile tehlikelidir, haramı ise yakar, yıkar, çökertir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi