Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Müminler eşittir, kardeştir, sınıf farkı yoktur

Müminler eşittir, kardeştir, sınıf farkı yoktur

İbn-i Arabî diyor ki:

Bütün Müslümanlara Müslüman olmaları bakımından saygılı ol ve haklarına riayet et; nasıl İslam her bir Müslümanı, sırf Müslüman oldukları için eşit kıldıysa sen de öyle yap. Şu sultan, makam sahibi, zengin, büyük; şu ise küçük, yoksul, önemsiz deme. Bir Müslüman bir söz vermiş, kamu adına taahhütte bulunmuş ise onu küçük olsun büyük olsun önemsiz sayma. İslam’ı bir kişi gibi, Müslümanları da bu kişinin organları bil; gerçek de bundan ibarettir. Çünkü İslam ancak Müslümanlar ile var olur; tıpkı insanın ancak bütün organlarıyla,  iç ve dış kuvveleriyle var olabileceği gibi.

Bu söylediklerime Peygamberimiz'in de riayet ettiğini şu hadisler göstermektedir:

“Müslümanların canları ve kanları birbirine eşittir, kamu adına ötekilere verilecek güvenceyi (zimmet akdini) sıradan bir mümin de verebilir ve bu herkesi bağlar. Müminler, ötekine karşı tek bir el gibidirler.”

“Müslümanlar bir adam gibidir ki, gözünden şikayet etse hepsi (bütün organları) şikayet eder, başından şikayet etse hepsi şikayet eder.”

Bu temsilin (benzetme tablosunun) yanında nasıl her bir organına onun yaratılış amacına göre uygun olan şekilde muamele ediyorsan her bir ferdi de kendi yerine ve durumuna koy, ona göre muamele et; gözünü, kılağını, ayağını ve elini her birinin kabiliyetine ve yaratılış amaçlarına göre kullan ve değerlendir.

Müslümanlar İslam’da ortak olsalar ve sen onları bu bakımdan eşitlesen de âlime, söylediklerini dinleyerek ve kendisine saygı göstererek hakkını ver, cahile de doğruyu hatırlatarak, ilim ve mutluluk yoluna girmesi konusunda onu uyararak hakkını ver. Gafilin, muvafık ve muhalifin de bildikleri halde yapmama uykusundan uyararak haklarını ver. Allah Teâlâ “sizden olan yöneticilere (ülü’l-emre) de itaat edin” buyuruyor (Nisa: 59), bu sebeple aslında mübah olan bir davranışı, ülü’l-emrin emretmesiyle veya yasaklamasıyla dinlemek ve itaat etmek vacip (şer’an bağlayıcı) olur; sen de bu durumda ona itaat ederek hakkını ver. Senden küçük olana merhamet, şefkat ve uygun alaka göstererek, büyük olana da saygı göstererek ve onurunu tanıyarak riayet et.  Nitekim Peygamberimiz (s.a.) buyurmuştur: “Küçüklerimize merhamet ve şefkat göstermeyenler, büyüklerimize de saygı gösterip onların onurunu tanımayanlar bizden değildir.”

Ne ve kim olurlarsa olsunlar Allah’ın bütün yarattıklarına merhamet et ve haklarını koru; onlar Yaratan'a isyan etmiş olsalar bile O’nun kullarıdır. Allah’ın yarattıkları derece bakımından farklı olsalar bile sen onlara iyi davranırsan sevap kazanır, ahirette karşılığını alırsın. Bir fahişenin hadiste geçen hikayesini duymuş olmalısın:

İsrailoğulları'ndan bir fahişe yolculuk yaparken bir köpeğe rastladı, bir kuyunun başında susuzluktan dili dışarı çıkmış vaziyette bekliyordu, kadın pabucunu çıkardı, kuyudan buna su doldurdu ve köpeğe su içirdi, Allah Teâlâ onun bu amelini kabul ederek bir köpeğe hizmeti yüzünden kendisini affetti...

Allah’ın Peygamberleri aracılığı ile müminlere yol kıldığı âdâbı edinmiş bilgelerden olmak istiyorsan insanları övme ve yerme noktasında kalma, bunun yerine ahlaki durumlarının derecesine göre davran.

Bil ki müminler, parçaları kurşunla yapıştırılmış taş bina gibidir; her biri diğerini bağlar ve tutar. Âlemde müminden başkası yoktur; çünkü bazı cinler ve insanlar dışında bütün varlıkları Allah’a secde ederler; yalnız insanlardan çoğu Allah’ı tesbih (tenzih) etmekle ve ona secde eylemekle beraber bir kısmı bunu yapmaz ve azabı hak eder… (Ilmiyye baskısı, Beyrut, 1999 C. 8, s. 261).

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayrettin Karaman Arşivi