Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Nereden Nereye

Nereden Nereye

İlk siyah beyaz televizyonlar icat edildiğinde büyükannelerimizin ekrandaki erkekten kaçınmak için yüzlerini kapadıklarından bahsedilir. Büyükannelerimizin bu tavırlarını fazla abartılı bulanlar olabilir fakat onlar hayatı her ne kadar kapalı bir kutu gibi yaşasalar da, özlerindeki safiyeti korumayı başarmışlardı. Günümüz çocuklarına baktığımızda ise bu safiyetten eser kalmadığını görüyoruz. Zira büyükannelerimizin kaçındıkları televizyon hayatımıza gireli bizler yavaş yavaş dönüşmeye başladık. Bugün Müslüman olduklarını iddia eden fertler, bir Hristiyan gibi yaşıyor ve onlar gibi düşünüyorlar.

Son günlerde Batı toplumunda yaygınlaşan ensest ilişkilerin ülkemizde de görülmeye başlanması ve ünlü bir kişinin bu görüntüleri ekranlar üzerinden sergilemesi biz ebeveynlerin korkularını daha da arttırıyor. Olayın aslı ne olursa olsun bir yeğen ile amcanın gündemimizi böyle bir olayla işgal etmeleri ahlaki çöküntünün boyutlarını gözler önüne seriyor.

İnsani ilişkilerimizin kalitesi, bağlı olduğumuz değerlere ne kadar önem verdiğimizle ölçülür. Zira bu değerler bizim insan olarak nerede durmamız ve neyi ne kadar yapmamız gerektiği noktasında sınırlar çizer. Bu sınırları delerek fütursuzca bir hayat yaşamayı özgürlük olarak lanse eden modern kültür ne yazık ki, doğru ile yanlışın ayırdını ortadan kaldırıp karmaşaya neden olmaktadır. Oysa bu sınırlar aynı zamanda İslam’ın öngördüğü değerler ve bizi insan kılan olmazsa olmaz ilkelerdir.

Bir kişinin kimlerle evlenip evlenemeyeceği keskin çizgilerle belirlenmiştir. Buna göre bir kadın ya da erkek birinci derece yakınları ile evlenemez, bu kişilerle arasındaki sınırları korumak zorundadır. Fakat ne acıdır ki, çocuk pornolarının, ensest ilişkilerin, zina ve gayri ahlaki görüntülerin gündemden düşmediği bir çağda yaşıyoruz ve ne kadar çaba gösterirsek gösterelim, ayaklarımızın altından akıp giden o kirli suların kokusu bizi bir şekilde etkiliyor.

Akla karanın birbirine karıştığı bir çağda yaşıyoruz. Çocuklarımız zina ve gayri ahlaki tavırları özgürleşmek olarak algılıyorlar. Oysa özgürleşmek kişinin sultası altında bulunduğu metalardan kurtulup Allah’a kul olabilmesi, varlığını helal sınırları içinde sürdürebilmesidir. Fakat onlar hayatı yanlış bir gözlükle okuduklarından yanılgıya düşüyorlar.

Rabbimiz zinaya yaklaşmayın buyurmakta, insanlarımız ise zinaya yaklaşmayı özgürleşmenin bir parçası olarak düşünüp, karşı cinsle ilişkilerini sınırlayan duvarları yıkmaktan kaçınmıyorlar.

Bir kişinin yaptığı hatayı bütün topluma mal edemeyiz. Fakat hatayı bir kişi yaptı deyip kötülükler hanesinde yer alan bir şeyin üzerini de örtemeyiz. İyi olanla kötü olanı ayırt edip, iyiliği yaymak zorundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi