Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Acıdan beslenmek

Acıdan beslenmek

Bir adam akıcı bir Türkçe ile aktardığı çocukluk anısını anlatırken sunucu birden duraksıyor ve ortam birden sessizliğe bürünüyor. Sonra karşılıklı ağlaşmalar başlıyor. Hikâye kısa zamanda bütün toplumun gündemini işgaletmeye başlıyor. İnsanlar çocukluk yıllarına dönerek “evet tıpkı benim hayatıma benziyor, benzer şeyleri ben de yaşamıştım” demeye başlıyorlar.

Acı, neşe, yoksulluk ve yoksunluk… İnsanoğlunun müşterek kaderidir öyle değil mi? Hepimiz yaşamın bazı dönemlerinde yoksulluğa ve acıya duçar olmuşuzdur. Böyle durumlarda, acıya karşı potansiyel olarak taşıdığımız sabır flitlerini devreye sokup, yola kaldığımız yerden devam etmek zorundayız. Fakat ilginçtir toplumumuzda acıya karşı ilginç bir meyil var. Eğer dinlediğimiz müziğin, izlediğimiz programın, takip ettiğimiz dizilerin, muhatap olduğumuz kişilerin yaşamlarında acıdan bir şeyler yoksa ilgimizi dahi çekmiyor. Acıyı seviyoruz, acıyı büyütüyoruz ve acıyla kardeş olmak istiyoruz. Peki, ama neden?

Çünkü acıyı bir tecrübe olarak algılamak yerine içselleştirip beslenmeye başlıyoruz. Acıdan beslenen kişiler genellikle şu gerekçelere yaslanıyorlar:

1- Yaşadığım onca zorluklara ve onca acıya rağmen bu kadar büyük başarılara ulaşabildim: Bu kimseler geçmişte yaşadıkları acıyı içselleştirerek pay elde etmeye çalışırlar. Ve hayata dair başarılarını anlatırken geçmişten sıklıkla örnekler verir ve bunca zorluklara rağmen üstesinden geldim intibaı uyandırmak isterler.

2- Yaşadığım zorluklardan ders çıkardım ve artık daha emin adımlarla yürüyorum: Bu kimseler yaşamları ile ilgili karar verirken geçmişte yaşadıkları olumsuz olayları dikkate alır ve tecrübelerini etkin bir nasihat olarak değerlendirirler.

3- Çok acı çektim insanlar bana anlayış göstermeliler: Bu kimseler acıyı bir mazeret olarak gösterir ve insanlardan kendilerine daha tölaranslı davranmalarını beklerler.

4- Acıyı yaşanmamış sayıyorum: Bu kimseler yaşanan acıyı yok sayıp, geçmişte yaşanan olayları hatırlamak istemezler. Onlar acıyla yüzleşmek yerine acıdan kaçar ve bu şekilde kendilerini daha iyi hissettiklerini sanırlar.

Ne kadar kaçmak isterseniz isteyin yaşadığımız hayatın içinde acı ve acıya yönelik bir yan mutlaka var. O nedenle acıyı ne yok sayıp sırtımızı dönmeliyiz ne de içselleştirip mazoşist bir yaklaşım sergilemeliyiz. Acıyla karşılaştığımızda sabrı kuşanmalı ve teslimiyet göstermeliyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi