M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Mantık

Mantık

Mantık, aklını iyi çalıştırma ilmidir.

Mantık, doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etmeye yarayan ilimdir.

Mantık, doğru düşünmek ilmidir.

Mantık, insana doğru ile yanlışı ayırt etmeyi öğretir.

Mantık, insana yanlış yapmamayı öğretir.

Çok basit beş tarif verdim.

Bütün dünya liselerinde mantık okutuluyor.

Genç nesillere mantık kültürü veremeyen bir eğitim sistemi, ülkenin halkın devletin sarsılmasına ve batmasına yol açar.

Bir tek mantık yoktur, çeşitli mantık sistemleri vardır.

En iyi, en doğru, en faydalı mantık İslam mantığıdır.

Akıl tek başına doğru yolu bulamaz.

Bir mantık uzmanlığı vardır, bir de mantık kültürü. Herkes mantık uzmanı olmak zorunda değildir ama herkes mutlaka yeterli mantık kültürüne sahip olmalıdır.

Mantık kültürü nedir?.. Lisede ehliyetli hocalardan mantık okur, öğrenirsin. Sonra bunları unutursun ama geriye yine de bir şeyler kalır, işte o kalanlar mantık kültürüdür.

Bugünkü gayr-ı millî eğitim sistemimiz genç nesillere mantık kültürü kazandıramıyor.

Türkiye’deki bütün olumsuzluklarda, mantıksızlığın büyük payı vardır.

Müslüman kesim, gençlere alternatif bir mantık kültürü vermelidir.

Bu maksatla çok mükemmel bir MANTIK ÖZETİ kitabı hazırlatılmalı ve yayınlanmalıdır.

Bu kitabın mutlaka çok vasıflı ve mükemmel bir kitap olması gerekir.

Kitap kaliteli olmazsa emekler boşa gider.

Kitap iki bölümden oluşacaktır: Birinci bölüm genel mantık… İkincisi: İslam mantığı.

Genel mantık ve İslam mantığı kültürüne sahip olmayan bir Müslüman çok eksik bir Müslümandır.

Böyle eksikler doğru dürüst hizmet edemez.

Mantık bilmeyenler kaş yapayım derken göz çıkartır.

Hizmet yerine hezimet üretirler.

Söylemeye hacet yok, iş sadece mantıkla bitmez.

Yazılı edebî Türkçeyi bilecek.

Ahlak ilmini bilecek.

Hikmet/bilgelik dersleri almış olacak.

Kimlerden?.. Ehliyetli ve liyakatli öğretmenlerden, üstadlardan.

Öğretmenler ehliyetli değilse dersler bir işe yaramaz.

Türkiye’yi yükseltmek istiyorsak, mantık bilen güçlü ve vasıflı genç nesiller yetiştirmeliyiz.

Edebî Türkçe bilmeyenler mantık öğrenemez, mantıklı olamaz.

Mantık konusunda Türkiyemiz, dünyanın birinci ülkesi olmalıdır.

Akıl, gelişen veya gerileyen bir şeydir. Mantıksızlık aklı köreltir.

Dinî bir cemaati, dinin kendisi ile özdeşleştiren, hatta dinin üzerinde gören cahil ve holigan kişiler mantıksızdır.

Hiçbir çocuk babasından büyük olamaz, babası ile aynı yaşta da olamaz.

Bir devirde sadece bir adet olan gavs, bir İslam toplumunda bin adet olmuşsa, o toplum mantıksızdır.

Bedevî cahillerin mantığa ihtiyacı yoktur.

Mantıksız yüzeysel cahil bedevî yarı mühtedilerin İslam’a ve Ümmet’e verdiği zararı, düşmanlar veremez. Onlar bir sürü mantıksızlık sergiler ve bunlarla övünür.

Usul-i fıkıh ilmi bir tür İslam mantığıdır, okumuş her Müslüman az ve öz de olsa mutlaka bilmelidir.

Ahlak ve mantık ilimlerini bilmeyenlerin akılları işkembelerine veya apış aralarına iner.

Mantığın en büyük kaynağı Kur’an’dır.

Sonra Sünnet’tir.

Sonra büyük İslam önderlerinin yüksek akılları ve zekâlarıdır.

Ben doktorum, ben mühendisim, ben hukukçuyum, bana mantık gerekmez diyenlerin kuş kadar akılları yoktur.

Bendeniz felsefeci, mantık uzmanı değilim. Mantık kültürüm de zayıftır.

İlmi, irfanı, imkanı olanlar, mantık konusundaki boşluğu dolduracak bir şeyler yapmazsa; Fransa’dan birkaç mantık kitabı getirtip, çok basit ve özet iddiasız bir kitapçık tasnif etmeyi düşünmekteyim.

***

İsrail’i protesto etmek maksadıyla İstanbul’da toplanan Müslüman temsilcilerin bir kısmının kıyafeti İslamî, çoğunun ise Avrupaî idi. Bence en güzel kıyafet Rusya başmüftüsününkiydi. Güzel bir sarık şemle, güzel bir cübbe… Osmanlılar, Tanzimat’tan sonra Avrupa kıyafetini almışlardı ama başlarındaki fes ile onlardan ayrılıyorlardı. İstanbulin giyiyorlardı. İslam, Osmanlı kıyafeti Avrupa kıyafetinden çok üstün ve sanatlıdır… Avrupa kıyafetine bürünen Müslüman liderlerin başlarına çok zarif kalpaklar, arakıyeler, serpuşlar geçirmeleri temenni olunur.

***

Dokuz milyonluk İsrail bildiğini okuyor, sivil Müslümanları katl ediyor, yapacağını yapıyor. Müslümanlar ise kuru protesto feryatları kopartıyor. Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.

***

Birine: Bildiklerini sakın faş etme, söyleme, yazma. Yaşatmazlar, linç edilirsin.

***

Bazı ateist karılar, başlarını örtmüşler, İslamcı görünerek fitne fesat çıkartıyorlar.

***

Zina ahlaksızlık ve suç değildir diyenler, İslam’ın dışına çıkmışlardır.

***

Yemek ve ekmek israf edilen yatılı Kur’an kurslarının idarecilerini kınıyorum, ayıplıyorum. Bari siz yapmayın.

***

Benliğini ve pabuçlarını ayakkabılıkta bırak, dergâha öyle gir.

***

Çok ciddî kutsal dinî konular magazinleştiriyor, hafife alınıyor, mıncıklanıyor. Birtakım Müslümanlar da seyrine bakıyor.

***

Şeriat elden gitmiş, din elden gidiyor, imanlar tehlikede. Bazı ucuz Müslümanlar, din çok ilerliyor edebiyatı yapıyor.

***

Müslümanlara soruyorum: Size ne oldu da bu hallere düştünüz?

***

Müslüman gençliğe, İmam/Şeyh Şamil hazretlerini örnek ve model olarak göstermek gerekir. O hem icazetli din âlimi idi, hem icazetli tarikat şeyhiydi, hem Emirülmü’minîn idi, hem mücahid fi sebilillah idi. Halidi Bağdadî hazretlerinin halifesi idi. Âlim, arif, abid, zahid, muttaqi, muhlis idi. Terazinin bir kefesine onu, öbür kefesine bütün Müslüman aktivistleri koysanız o ağır basar.

***

Bir Mutezilîye: Takiyye ve kitman yapmayı, ikiyüzlülüğü, riyakârlığı bırak, mert ol; Mutezile fırkasına mensup olduğunu açıkça söyle, ondan sonra konuş.

***

Tekrar ediyorum: Müslüman halka yaban domuzu, evcil domuz, eşek eti, tavuk leşi yedirenlerin ve yedirtenlerin Allah belasını versin.

***

Müslümanlara: İskilipli Âtıf Hoca’yı asanların, Ayasofya’yı kapatanların, Ezan-ı Muhammedi’yi yasaklayanların, Erbilli Esad Efendi’yi şehid edenlerin, İstiklal Mahkemeleri’yle terör kasırgaları estirenlerin, on bin camiyi, mescidi, tekkeyi, medreseyi, vakıf binasını yıkanların, satanların, kiraya verenlerin, Müslümanların temel hak ve hürriyetlerini ayaklar altına alanların, dış düşmanlardan daha fazla zulm edenlerin torunlarının eline fırsat geçerse, Hanya’yı Konya’yı o zaman anlayacaksınız.

***

Mevla’yı arayan O’nu bulur, belasını arayan bela bulur.

***

Bir oturuşta beş kişilik yemek yiyen zata: O kadar yemeği nasıl geviş getireceksin?

***

İftara çağıranlara: Çok teşekkür ediyorum. Fakiri mazur görünüz. Yaşlılık ve trafik yüzünden nazik davetlerinize icabet edemeyeceğim. Selam ve hürmetler ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi