Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Onlar öyle mi yapıyorlar?..

Onlar öyle mi yapıyorlar?..

“İyi ama onlar da öyle yapıyorlar...”

Özelleştirme ile alakalı itirazlara; daha doğrusu özelleştirmenin, kendi içinde faydalı hususlar da barındıran mantığının bile dışına çıkıp, bazı hallerde peşkeş manasına geldiği şeklindeki itirazlara karşı en etkili bahane, batılı ülkeleri kastederek söylenen, onlar da öyle yapıyorlar sözü idi.

Onların yaptığı her şeyin mutlaka doğru olup olmadığı, bizim de onlar gibi yapmak zorunda olup olmadığımız, ayrı bir konu. Ama ‘onların da öyle yaptığı’ sözü, ciddi bir saptırmadan başka bir şey değildi...

Hemen her batılı ülke, devlet olmanın bir gereği olarak, sahip olunması gereken stratejik öneme sahip kuruluşlarını özelleştirmiyor; dahası başka devletlerin özelleştirmeye çalıştığı stratejik öneme sahip kurumlara da ortak olmanın yollarını arıyordu.

Halen sürmekte olan küresel ekonomik kriz, bu bahaneyi tümüyle ortadan kaldıracak bir seyir izliyor. Çünkü birçok batılı ülkede, özelleştirme yolu ile elden çıkarılan bazı değerlerin tekrar geri alınması sözkonusu.

Fransa, Belçika, Hollanda ve başka birçok ülke, küresel krizin vurduğu ulusal kuruluşlarını devletleştirdi ya da ayakta tutabilmek için devlet desteği sağladı.

Yaşamakta olduğumuz son ekonomik kriz, izahı nasıl yapılırsa yapılsın, dünyanın gittiği yönün; sadece sıradan insanlar açısından değil; dürüst işadamları, yatırımcılar; üreten, ticaret yapan ve istihdam sağlayan gerçek şirketler için; daha da vahimi, özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan devletler için de pek sağlıklı bir yön olmadığını, ortaya koyuyor.

Kim nasıl pazarlamaya çalışırsa çalışsın, ‘Küreselleşme’ denilen akım; dünyayı üzerinde yaşamakta olanlar için yaşanabilir bir hale getirmeye değil, mümkün olduğu kadar az sayıdaki güçlünün/zenginin, kalan bütün insanlar üzerinde hegemonya kurmasına zemin hazırlamaya çalışıyor.

Küreselleşme akımı başladıktan sonra, hemen bütün ülkelerde ve özellikle de az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde dikkat çekici bir şekilde artan işsizlik ve pahalılaşan hayatı, gittikçe zayıflayan sosyal devlet ilkesi takip ediyor.

İşsizliğin artması, hayatın pahalılaşması ve bunun yanında nerdeyse hemen her ülkede sosyal devlet ilkesinin, gittikçe zayıflamasında, -en azından yaşlı nüfusları gittikçe artan ülkelerde kendiliğinden gelişen bir durum gibi gözükse de-, dünyanın zenginliklerini kendi kasalarına aktarmak hususunda kararlı olanların büyük rolleri olduğu, inkar edilemez.

İnsanların emekliliklerinde rahat etmelerini sağlamak üzere, çalıştıkları sırada ödedikleri primlerle oluşturulan devasa sosyal güvenlik fonları, şimdi emeklilerden çok başkalarına hizmet eder vaziyette.

Bütün dikkatlerini ve güçlerini, gereken hemen her usulü mübah addederek, dünya üzerinde var olan her türlü imkanı, kontrolleri altına almaya teksif etmiş olan bir kesim var dünyada. Ve güya dünyayı yaşanabilecek bir yer haline getirmeye çalıştığı rivayet edilen küreselleşme dalgası da, onların ekmeklerine yağ sürüyor durumda nihai olarak.

Son kriz, hiçbir dahlimiz olmayan gelişmelerin, ülkemiz ekonomisini ciddi şekilde etkileyebildiğini ortaya koyduğuna göre; bizi yönetenler, bundan sonra atacakları adımlarda, harici gelişmelerin bize mümkün olduğu kadar az zarar verebileceği bir yol ve yöntem üzerinde kafa yorsalar ve bu yönde adımlar atmayı düşünseler, nasıl olur acaba?..

Başkaları ne yaparsa yapsın ama biz kendimiz için iyi olanı yapmaya çalışalım...
Wall Street’te 175 dolara hamburger yiyen züppelerin faturasının, ekmek bulmakta zorlanan insanımıza ödetilmesi, ayıp oluyor çünkü...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi