Demokraside putlar yoktur

Demokraside putlar yoktur

Demokrasilerde putlar ve tabular olmaz. Çünkü adı üstünde demokrasi bir çoğulculuk rejimidir. Demokraside putlar yoktur. Hür ve eşit vatandaşlar vardır. Demokrasi Herkesin düşüncelerini -şiddete bulaşmamak ve teşvik etmemek- şartıyla rahatlıkla söyleyebildiği rejimdir. Bunun bir yönü de eleştiridir.

Çoğulcu toplum olmanın kaçınılmaz sonuçlarından biri eleştiridir. Bir yerde farklı düşünceler varsa, bir birini beğenmedikleri, katılmadıkları için vardır. Fikirlerin çarpışmasından hakikat şimşeği doğar. Dolayısıyla her düşünce bir diğerinden kendini niçin ayırdığını söylerken, kaçınılmaz olarak ötekini eleştirmek, yanlışlamak zorunda kalır. Eleştirilen, tenkit edilen, yanlış bulunan şey putlaştırılamaz. Putlaştırma ile eleştirilmezlik iç içedir çünkü.

Eleştiremediğinizi putlaştırır, putlaştırdığınızı eleştiremezsiniz.

Demokratik toplum eleştiri toplumudur.

Her düşüncenin kendine hayat sahası bulabildiği toplumdur.

Böyle toplumlarda –putlaştırılmış insanlar ve fikirler-olmaz.

Mustafa filmi etrafında koparılan fırtınaya baktığımız zaman Türk toplumunun -demokratik-toplumun bu en önemli göstergesinden çok uzak olduğu görülüyor.
Can Dündar’ı hain, satılmış ilan edenlerin haddi hesabı yok.

Protestolar, kınamalar, nümayişler gırla gidiyor. Ne yapmış Can Dündar? Hata ve sevaplarıyla Atatürk’ün de bir insan olduğunu, yediğini, içtiğini, acıktığını, hatta tuvalete bile gittiğini söylemiş. Vay sen misin Atatürk’e insani melekeler isnat eden. Yemez, içmez acıkmaz, uyumaz, yalnızlık çekmez, sevmez, kin tutmaz, nefret etmez bir Atatürk portresi çizeceksiniz. Yoksa bu ülkede yaşama şansınız yoktur. Yoksa münkirsiniz. Yoksa Atatürk kâfirisiniz. Yoksa mürteci, ajan, liboş, vatan hainisiniz.

Böyle bir demokrasi mantığı olur mu?

Din deyince hurafedir diye her şeyi eleştirenler, Atatürk söz konusu olduğunda hurafeciliğin en kabasını yapıyorlar. Âlemleri Efendisinin hayatının her safhasını teşrih masasına yatıranlar, Osmanlı hanedanı hakkında yalan yanlış her şeyi söyleyebilenlerdir bunlar!

Bu Atatürk sevgisi filan değildir. Açıkça Atatürk’ün putlaştırılması, gerçek hayattan koparılarak, anlaşılmaz, takip edilmez, istifade edilmez hale getirilmesidir.

Atatürk’ün hayatta iken şiddetle karşı çıktığı bir idrak biçimi bugün Kemalist düşüncenin en belirgin vasfı olmuştur.

Putlaştırılan sadece Atatürk olsa yine iyi, fikirleri, düşünceleri de eleştirilmez, dokunulmaz, yan gözle bakılmaz ilahi hakikatler gibi sunulmuştur. Belli bir dönemin problemlerine çare olmak üzere terennüm edilen düşünceleri, Türkiye hep o çağda kalacakmış gibi ebedi hakikatlermiş gibi algılanmıştır.

Hâlbuki Atatürk de insandı. Fikirleri de her insanın fikirleri gibi fanidir. Fikirlerde insanlar gibi, doğarlar, gelişirler, büyürler ve de ölürler. Yok, Atatürk ün fikirleri ölümsüzdür demek eşyanın tabiatına aykırıdır.

Üstün meziyetleri vardı, ama zaafları da vardı.

Doğruları vardı, ama yanlışları da vardı.

Cüret ve cesareti vardı, ama korkuları da vardı.

Alkışlanacak, taklit edilecek yönleri vardı, ama eleştirilecek yönleri de vardı.
Yumruğu vardı ama kalbi de vardı.

Böyle bir Atatürk, putlaştırılarak toplumdan koparılmış bir Atatürk’ten bin defa daha evladır.

Demokratik toplum olmanın gereği de bunu gerektirir. Özel hayatlarında dahi Atatürk’ ü örnek alan Kemalistler Atatürk’ ün özel hayatının halk tarafından öğrenilmesinden rahatsızlık duyuyorlar. Bu ne yaman çelişki.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi