Darbeler, Anayasa’nın geçici 15. maddesi, bu gelen Baykal’ın

Darbeler, Anayasa’nın geçici 15. maddesi, bu gelen Baykal’ın

Türkiye de yapılan her darbe, demokrasiyi askıya aldı. Darbeler, Sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmemizin önüne ket vurmuş. Vatandaşlarımızın dini, sosyal, siyasi ve hukuki hayatına müdahale edilmiş, bizi millet yapan değerler çiğnenmiştir. Türkiye’nin bariyerlerini, savunma mekanizmalarını yıkarak küresel sermayenin ayaklarının dibine atmıştır.

Darbeciler tüm insanlık ayıplarına, demokrasi ihlallerine, hukuk tanınamazlıklarına, ekonomik sıkıntılara sebep olmalarına, iç ve dış egemenlere tavizlerine rağmen hala bu ülkede “şerefli” (!)rahat ve pişkinler. Utanmasalar değişen konjonktürden, mevcut halden etkilenmeseler yaptıklarını yine yapacaklar. Ne demişti netekim paşamız; “bugün olsa yine darbe yaparım, yine asarım.” Vay canına be! Ne kadar da rahat ne kadar da kabadayı.(!) Yine asarmış, duvara file mi asıyorsun? Ama darbeciler için insanla cansız varlıklar arasında fark yoktur ki. Talat Aydemir mahkemede yargılanırken ne demişti; “serbest kalırsam yine darbe yapacağım.” Ahmak mı, aptal mı, cesur mu? Hangisiydi acaba?

Netekim Paşamız, - paşa demeyecektik değil mi? Talimat öyle miydi?-
Birkaç yıl önce Muğla da Muğla Üniversitesi yerleşkesindeki Atatürk Kültür Merkezinde yapılan Abbas Güçlü’nün ‘Genç Bakış’ programına misafir(!) olmuştu. Elleri titriyor kelimeleri tam telaffuz edemiyor, cümleleri tamamlayamıyordu. Abbas güçlü sık sık yardımına yetişiyor elinden gelen desteği esirgemiyordu, 12 Eylül’ün güçlü generali. 24 yıl sonra öğrenciler tarafından ilk defa protesto ediliyor, fakat diğer yandan da bazı akademisyenler tarafından alkışlanıyordu. Aydınlar müsvedde, protesto eden öğrenciler ise asil ruhlulardı. Sağcıydılar -solcuydular, Kürt- Türkmen, Alevi- Sünni idiler. Farlılıkları demokrasiden yana tavır almalarına engel değildi. Fikir inanç ve teşebbüs hürriyetine inanıyorlar, hukukun üstünlüğünü hâkim kılmak, şeffaf devleti oluşturmak istiyorlardı. İtildiler, dövüldüler, coplandılar horlandılar ama yılmadılar fikir ve inançlarında taviz vermediler.

Darbeciler Anayasanın geçici 15. maddesi durduğu sürece yargılanamayacaklar. 12 Eylül sürecinde askeri mahkemede yargılanan beraat eden işkence gördüğünü belgeleyenler ise bu madde nedeniyle hak aramayacaklar ve maalesef arayamıyorlar da.

12 Eylül 1980 cuntasının lideri netekim paşa(!) bütün Türkiye ile alay ediyor, işlediği suçları büyük bir rahatlıkla en küçük bir pişmanlık belirtisi göstermiyordu. Dünyanın birçok yerinde Yunanistan da ispanyada, Şili de ve birçok ülkede cunta liderleri yargılanırken, cuntanın postalları altında işkenceden geçirilenler bilahare devlet başkanlığı, başbakanlık gibi yerlere gelirken Muğla’da Kenan Evren ağırlanıyordu. Ağırlayanda maalesef üniversiteydi. 12 Eylül ün lideri Kenan Evren, yasaların suç saydığı bir konuşma yapıyor ve bu konuşmanın okulda yapılmış olması daha da esef vericiydi. Yeniden darbe yapılabileceğini söylemesi ibretlikti. Utancından susması gerekirken televizyonlara davet edilmesi ve icabeti garabetti. Darbecilere çanak tutmanın hastalıklı haline hastalıklı bir örnekti.

Sahi siyasiler yani TBMM anayasanın geçici 15. maddesini değiştirmeyi niçin akıl etmiyorlar ki. Özelliklede Deniz Baykal çarşaflılara parti rozeti takmayı bıraksın da demokrat olduğunu takıyye yapmadığını samimiyetini izhar etmesi gerekmiyor mu? Samimiyetini de, anayasanın geçici 15. maddesinin anayasadan kaldırılması kanun teklifini meclise sunmasıyla göstermelidir.

Deniz Baykal, 12 Eylül’ü hiç unutmayacak siyasilerden birisidir. Çünkü 1980 darbesinden sonra Mamak da uzun süre tutkulu kalmıştı. CHP bu kanun değişikliği teklifini vermelidir. Gerçi deniz Baykal’ın 78’liler vakfının düzenlediği Marmaris deki Netekim festivali için CHP’Lİ Marmaris belediye başkanını ziyaret ederek bu festival için yer verilmemesini istediği rivayeti ayyuka çıkmış olsa bile, dünkü TBMM sinin 411 oyla aldığı türban kararını AYM’ye GÖTÜRME ayıbını ortadan kaldıracak, vicdan azabına son verecek olan bahse konu ettiğimiz Anayasa değişikliği teklifidir.

CHP ve Deniz Baykal, dindarlar, muhafazakârlar ve değerlerle barışmak istiyorsa hukuki, siyasi yapacağı daha çok şey vardır.

Ne dersin Sayın Baykal “VAR MISIN, YOK MUSUN?” Bu Hamdi Beyin değil milletin teklifidir.

Sayın Baykal, CHP ve sizin var olmanız için şimdi ki yokluğunuza son vermeniz gerekiyor. Ayak sesleri geliyor kulağımıza. Fakat Baykal’ın mı yoksa 29 Mart seçimleri akşamı CHP delegelerinin Olağan üstü kongre talep sesleri mi? Göreceğiz, söylemediler demeyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi