Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Aday adaylarına “pazarlamacı” tuzakları!

Aday adaylarına “pazarlamacı” tuzakları!

Yavaş yavaş “seçim sath-ı maili”ne giriyoruz... Daha doğrusu, seçim sath-ı mailine girdik de; sıra, “belediye başkan adayları”nın belirlenmesine geldi... Malûm, bazı partiler, bazı vilâyetlerdeki ve hatta ilçelerdeki adaylarının kimler olduğunu açıkladı... Meselâ, MHP... MHP’nin “7 il”de netleştirdiği belediye başkan adayları şöyle: Erkan Karaman (Erzincan), Yusuf Ziya Günaydın (Isparta), Settar Kaya (Kars), Cumali Ünaldı (Malatya), Ümit Sarıtaşlı (Tokat), İdris Aydın (Bayburt) ve Kadir Kara (Osmaniye).
Sadece MHP değil elbet... CHP de; Ankara’da Murat Karayalçın’ı aday gösterdi... İzmir’de, sanıyorum Aziz Kocaoğlu ile yola devam edecekler... Hem de, “halka arsenikli su içirdiğini” bile bile!..

AK PARTİ’NİN 3 İLDEKİ ADAYLARI
Adaylar konusunda “ketum” davranan partilerin başında AK Parti geliyor... AK Parti, düne kadar “ser” verip, “sır” vermiyordu... Evet, vermiyordu... Ama dün, Başbakan Tayyip Erdoğan, çeşitli etkinlikler için gittiği Konya’da “3 ilin belediye başkan adayları”nı açıkladı... Kayseri’de Mehmet Özhaseki, Konya’da Tahir Akyürek ve Antalya’da Menderes Türel!..
Bunlar, “Büyükşehir”lerin ve “il”lerin adayları... Bir de “ilçe”ler var ki, asıl heyecan ilçelerde!.. Hele de, “yeni aday adayı olan” kişilerde!..
Bugünlerde, “Ankara’daki oteller”de yer bulmak mümkün değil... “Aday adayları” Ankara’nın yolunu tutmuş ve otelleri doldurmuş durumda...
Bunda bir gariplik yok... Çünkü, her aday adayı, partilerin “teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcıları” veya “genel başkana yakın bir kurmay” ile görüşüp, “kendisinin tercih edilmesini” sağlamaya çalışacak!..
Dediğim gibi, bunlarda bir gariplik yok... Öyle ya; “kendisini anlatacak” ki, “aday” olabilsin!.. Yoksa, bir başkası tercih edilebilir!..
Şu anda, her partiden 2-3 ve hatta 4-5 aday adayı var ki, her birinin heyecanı zirvede... Yürekleri güm güm atıyor.

SEÇİM SEKTÖRÜ DE BEKLEYİŞTE!
Tabiî, heyecanlı olan, sadece aday adayları değil... “Aday adayları” nasıl ki ipi önde göğüsleyip “adaylık yarışı”nı kazanmayı düşünüyorsa; bugünlerde “lokanta”lar, “reklâm ajansları” ve “yazılım sektörü” de umutlu bir bekleyiş içinde!..
Dün, ajanslara yansıyan bir haber şöyleydi:
“Türkiye genelinde 29 Mart 2009 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri, lokanta, reklam ajansı, basın ve yazılım sektörü işletmecilerini umutlandırırken, sektör temsilcileri hareketlilik yaşamaya başladıklarını bildirdi.
Mahalli İdareler Seçiminde, öne çıkan belediye başkan aday adaylarının yanında muhtar, belediye ve il genel meclisi üyeliklerine de talip olan çok sayıda kişi, ilk aşamada, siyasi parti yöneticileri tarafından tercih edilmek, ardından da vatandaşın oyunu alabilmek için bazı kuruluşların yardımına ihtiyaç duyacak.
Küresel mali krizin olumsuz etkisiyle hemen her sektörde durgunluk yaşandığı bugünlerde seçim hazırlığı bazı sektörlere şimdiden canlılık getirmeye başladı.
Aday gösterilip seçilmeleri halinde yaşadıkları yörenin ‘daha çağdaş ve yaşanılabilir bir kent’ haline dönüştürülmesi adına yapacakları hizmetleri bir bir açıklamaya başlayan aday adayları şu an parti genel merkezlerinin dikkatini çekmeye çalışırken, ilk etapta reklam ajansı, basın ve yazılım sektörlerinin kapısını çalıyorlar.”
Bu, elbette bir “kazanma” yarışı!..
Aday adayları, önce “adaylığı”, sonra “seçimi” kazanacaklar!.. Sektör de “para” kazanacak!..
Kimi “ilân tahtası”ndan, kimi “otobüs durakları”ndan, kimi “duvar kiralama”dan, kimi “araç giydirme”den, kimi “afiş, bayrak ve flama”lardan, kimi “toplantı organizasyonları”ndan, kimi de dağıtılacak “promosyon”lardan para kazanacak!..

ASLINDA KİMİ PAZARLIYORLAR?
Ama, benim dikkat çekmek istediğim bir “kazanma” şekli var ki, “aday adayları”nı işte bu konuda uyarmak istiyorum!..
Evet, aday adayları “dikkatli” olmalı!..
“Pazarlamacı”lara karşı dikkatli olmalı!..
“Pazarlamacılar” derken; “aday adaylarını pazarlamaya” çalışanları değil, “kendilerini pazarlamaya” çalışanları kastediyorum!..
Bir örnek vermek gerekirse... Bugünlerde, birçok kişi, kendilerini “çok önemli kişi” gibi tanıtıp, “aday adaylarını, bir kaz gibi yolmaya” çalışabilir!..
“Genel başkanların tanımadığı” veya “genel başkanın nezdinde hiçbir kıymet-i harbiyeleri bulunmayan” adamlar, aday adaylarının karşısına çıkıp; “Seni sevdim... Genel başkana seni methedip, senin tercih edilmeni sağlayacağım, ancaakk...” diyebilirler!..
Konuşmadaki anahtar kelime, bu “ancak...”tır!.. Çünkü bu “ancak”ın altında, bir “pazarlama tuzağı” vardır!.. Ama; “aday adayı”nı değil, “kendini” pazarlama!..

SANA BİR ANKET YAPTIRALIM!
Siyasi hayata daha yeni adım atan bir aday adayı, kendisini “genel başkan danışmanı” olarak tanıtan biriyle bir yemekte buluşur...
“Genel başkan danışmanı” başlar kendisini methetmeye... Genel başkanla aralarının ne kadar iyi olduğundan tutun da, “bir dediğinin iki edilmediğine” varıncaya kadar, kendisinin “ne kadar önemli biri” olduğunu anlatır da anlatır!..
Aday adayı, “siyasetin ayak oyunları” ile henüz tanışmadığından, “genel başkan danışmanı”(!)nın konuşmalarını “ağzı açık ayran delisi” gibi dinler!..
Bir yandan da; “İyi ki, bu adamla tanıştım” diye düşünüp; “Bu adam beni genel başkana anlattı mı, adaylığım garanti!” der.
Konuşmanın sonunda, “genel başkan danışmanı”(!) olan şahıs, “dilinin altındaki bakla”yı çıkarır!..
“Sen” der, aday adayına; “Gerçekten sevilen-sayılan bir insansın... Genel merkezde de itibarın hayli yüksek!.. Ama, malûm, başka aday adayları da var... Onlar da iddialı... Senin onlardan farklı olduğunu, ilçe halkının seni daha çok tercih ettiğini gösterebilmek için bir anket yaptırmamız lazım!..
Elimizde böyle bir anket olursa, genel merkeze seni tavsiye etmek daha kolay olur!.. En kısa zamanda bir anket yaptıralım!”

BİR ANKET KAÇA PATLAR?
Aday adayı, hiç oralı olmaz... Öyle ya; hem anketlere pek fazla itibar etmemekte, hem de “kısıtlı bir bütçe”si bulunmaktadır!..
“Boşverin anketi” der... “İlçede beni tanımayan yok!.. Hem zaten ilçe halkı istediği için bu işe soyundum!”
“Olmaz” der, “genel başkan danışmanı” (!) olan şahıs!.. “Anket deyip geçme... Elimizde bir delil olmalı ki, genel merkezde rahat konuşabilelim!”
Uzatmayalım... Aday adayı sıkışmıştır... Kaçacak yer, gösterilecek bahane kalmamıştır... En sonunda “Yaptıralım” der, “Madem o kadar gerekli, bir anket yaptıralım... Yalnız, merak ediyorum; bir anket kaça malolur?”
“Genel başkan danışmanı” (!), aday adayını istediği kıvama getirmiş olmanın mutluluğu içindedir!..
“Etrafta çok fazla anket kuruluşu var” der; “Hepsi de, fırsat bu fırsat deyip, çok para istiyor!.. Ama, benim tanıdığım bazı firmalar var... Onlardan rica eder, bu işi ucuza kapatırız!”
Sevinir aday adayı;
“Meselâ ne kadar ucuza?”
Cevap verir genel başkan danışmanı;
“20-25 bin dolar kadar!!!”
20-25 bin doları duyan aday adayı; “Bir düşüneyim... Ben sizi ararım” deyip, ayrılır masadan!..
İçine bir kurt düşmüştür!.. Kendisini “genel başkan danışmanı” olarak pazarlayan bu adamın, gerçekten de böyle bir görevi var mıdır?.. Dahası, genel başkan üzerinde bu kadar etkili midir?..
“Dostları”yla ve Ankara’da tanıştığı “parti kurmayları”yla yaptığı görüşmeler sonucu öğrenir ki; kendisini “genel başkan danışmanı” olarak “pazarlayan” bu adam, “tavşanın suyunun suyunun suyu” konumunda bir adamdır!..
Bir “ateş”tir ki;
Ancak “cirmi” kadar yer yakar!..
Ne tanıyan vardır, ne eden!..
Yine görüşmeler sonrası öğrenir ki, adamın “anket yapan bir şirketi” vardır, iyi mi?!?..
Uzun lafın kısası;
Adamın amacı “aday adayını pazarlamak” değil, “saf ve çaylak” gördüğü aday adayını kerizlemek, onun sırtından para kazanmaktır!..

BİR BAŞKA KERİZLEME METODU
Aday adaylarını uyarmam ve “uyanıkların tezgâhı”na karşı dikkatli olmalarını istemem bu yüzden!..
Daha başka örnekler de var ama yazı hayli uzadı... Fırsat olursa, onları da ileride anlatırım...
Ama, şu örneği anlatmadan geçemem: Kendilerini “genel başkan danışmanı” olarak yutturanların yanı sıra, “genel başkanın yakınlarıyla tanıştıran”lara karşı da dikkatli olun!..
Adam, “genel başkanın yakını” birini; ya “hemşehrilik”ten, ya “akrabalık”tan ya da herhangi bir vesile ile tanıyor olabilir!..
İşte bu tanışıklığı “ranta çevirmek” isteyenlere karşı da dikkatli olmalı aday adayları!..
“Genel başkanın yakını” hiçbir şeyden haberdar değilken, sizi onun evine veya bürosuna götürüp, sonra da “ona hediye alacağız” diyerek sizden para sızdırmaya çalışabilirler!..
Hasılı kelâm, “pazarlamacı” kılıklı “kene”lere dikkat!.. Nasıl ki; “krizden rant elde etmek isteyenler” vardır, “seçimden rant devşirmek isteyenler” de, ortalıkta dolanmaktadır!..
Siz siz olun;
Herkesi “dost” sanmayın!..
“Menfaatçi”ler, ortalıkta kol geziyor!..
Kapışmayı kim kazandı?
Dün, bu yazıyı yazdığım saatlerde, Melih Gökçek ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun kapışması henüz başlamamıştı... Dolayısıyla, “kim kazandı” sorusuna cevap veremem... Ama, “Uğur Dündar’ın kazandığı” kesin!.. “Doğalgaz sayaçları” konusunda kim kazıklandı, kim kazandı, elbette bilmiyorum... Ama Uğur Dündar’ın “reyting kazandığı” bir gerçek...
Zaten, benim itirazım da buna...
AK Parti kurmayları, hemen her fırsatta, “kartel televizyonlarının yalan haber yaptığını” söylerler... Ki, buna, Uğur Dündar’ın sunuculuk yaptığı Star da dahildir... Uğur Dündar’ın en son yalan haberleri, Aktütün köyündeki ilkokulun “öğretmen yokluğundan kapalı” olduğu ve AK Parti İstanbul İl Teşkilâtı binasının “mezar üstünde” bulunduğu yalanlarıdır!..
Gökçek ve AK Parti kurmaylarına sormak istiyorum: “Yalan haber” yaptığını söylediğiniz bir adamın programına niye çıkıyor, onun hakemliğini niye kabul ediyorsunuz?..
Bu yaptığınız “yalana prim” değil midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi