MUTLU NOELLER EY MÜSLÜMANLAR!

MUTLU NOELLER EY MÜSLÜMANLAR!

Yeni yıla hızla yaklaştığımız bu günlerde müslümanları bir telaş sarmış…
Her taraf çan va çam ağaçlarıyla süslenmiş…
Envai çeşit alkolun rengarenk şişeleri beğenimize sunulmuş…
Bütün oyun ve kumar aletleri tedarik edilmiş…
Bizi bekliyor…

Niye?

Çünkü milli bayramımız ve yılbaşımız “NOEL”geliyor…
Saygıda kusuru eksik etmeyelim…
Gönlünü bırakmayalım…
Onu küstürmeyelim…

Doyasıya eğlenelim!!!

Varsın;

İsrailin köpekleri Filistinli çocukları katletsin…
Kadınların ırzına geçsin…
Bir lokma ekmeğe muhtaç etsin…
Kendi öz yurtlarını onlara bir mezar, bir zindan yapsın…

Amerikan conileri Iraklı bebelere bombalar yağdırsın…
Kadınlarına tecavüz etsin…
Haysiyet ve şerefini ayaklar alsın…

Varsın;

Bütün islam coğrafyaları kan ve gözyaşı içinde boğulup gitsin…
Analar dul,çocuklar yetim kalsın…

Biz yine eğlenmeye devam edelim!!!

Noel’in mübarek sakalına nurlu yüzüne dualar okuyalım…
Çocuklarımıza okutalım…

Dansözleri evimize kadar sokalım…
Hindi,çerez,rakıyla masayı tam donatalım…
Tombalayı asla unutmayalım…

İşte yeni yılı bu şekilde bekliyoruz!!!

Utanacağımıza,arlanacağımıza,yerin dibine gireceğimize hazırlıklar yapıyoruz…

Yanıbaşımızdaki katliamlara,soykırımlara,insanlık dramına rağmen…

Bu kadar mı duyarsızlaştık…
Beyni ve kalbi boşaltıldık…
İnsanlıktan uzaklaştık…
Bu kadar mı…

Onlar insan değil mi?
Kardeşimiz,dindaşımız değil mi?

Yarın hangi yüzle Huzur-u Mahşer’e çıkacağız…
Mazeretimiz ne…
Hangi cevapları vereceğiz…

Orda yalan yok…
Mazeret yok…

Dil susacak azalar konuşacak…
Bütün hakiketler tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacak…

Ve pişmanlığın asla faydası olmayacak!!!

Gelin bitecek bu yılı ömrümüz bitmeden “muhasebe yılı” ilan edelim…
Gerçek hesap gelmeden kendimizi hesaba çekelim…
Dünya bizi terketmeden biz dünyayı terkedelim…

Ve sadece insan olduğumuzu hatırlayıp kulluk görevimizi yapalım…

Belki o zaman Rabb-i Rahim’in merhameti galebe gelir…

Yoksa işimiz çok zor!!!

GÜNÜN SÖZÜ
Bugünü düşünürüm...
Dün öldü!!!
Yarın var mı?
Gençliğe de güvenmem.
Ölen hep ihtiyar mı?
BİŞR-İ HAFİ

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi