Adnan Tanrıverdi

Adnan Tanrıverdi

Postmodern Ergenekon senaryosu-3/7

Postmodern Ergenekon senaryosu-3/7

Bugün de senaryomuza devam ediyoruz.
Türk Mukavemet Komutanlığı’nca, Bölge Mukavemet Komutanlıklarına yayımlanan “çok gizli” gizlilik dereceli bir emirle:
Genel siyasi durum belirtildikten sonra; yeni hükümet tarafından, Laik Cumhuriyetin ilkelerine dönük kapsamlı değişikliklerin gündeme getirildiğini, bununla birlikte Silahlı Kuvvetlerin etkisiz hale getirilerek, Cumhuriyeti koruma ve kollama görevlerinin engellenmek istendiğini, gelişmelerin TC Devletinin güvenlik ve bekasını tehlikeye soktuğunu, buna seyirci kalınmasının mümkün olmadığını bildirmiş, Mukavemet Komutanlıklarının, kendilerine bağlı birimleriyle “Cumhuriyeti Koruma Kollama” Planı çerçevesinde verilen görevlerin G+30 gününden itibaren uygulamaya sokulmasını istemiştir.
G+45 Gününden itibaren:
Yazılı ve görsel basında, irticai faaliyetlerin arttığı, hükümetin buna destek verdiği, laik sistemin zorlandığı, çevremizde askeri hareketlilik başlamışken TSK’nin yıpratılmak istendiği yönünde haberler, yorumlar ve programlar icra edilmeye başlanmıştır.
Bir kısım, meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, YÖK, yüksek öğretim elemanları, yüksek yargı organları, muhalefet partileri de hükümete karşı tepki ve protestolarını birbirleri ile koordineli olarak beyan etmeye başlamışlardır.
İktidara mensup bir kısım milletvekili de, mevcut ortamda Anayasa değişikliğinin uygun olmadığı yönünde açıklamalarda bulunmuşlardır.
G+60 gününden itibaren:
“C” partisinin bir kısım binalarına, bazı üniversitelere, yüksek yargı organlarının önlerine, büyük şehirlerdeki önemli mekanlardaki Atatürk anıtlarına ve Anıtkabir’e, bombalı eylemler düzenlenmiştir.
PKK’ya destek verdiği gerekçesi ile Diyarbakır, Hakkari ve Van’da suikastlar ile PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmediği gerekçesi ile “D” partisine ait binalara bombalama eylemleri icra edilmiştir.
Üniversitelerde birbirlerini faşistlikle ve bölücülükle suçlayan öğrenci grupları arasında çatışmalar başlamıştır.
G+65 gününden itibaren;
Ankara, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere, bir kısım illerde geniş katılımlı “Hükümeti Protesto ve Cumhuriyeti Koruma Mitingleri” yapılmıştır.
G+75 gününden itibaren;
“A” partisine ait binalara bombalama eylemleri başlatılmıştır. Eylemler her gün sayısı artarak devam etmiştir.
“C” Partisi Genel Başkanına, bir üniversite rektörüne ve bir yüksek yargı üyesine suikast düzenlenmiştir.
Muhalefet partileri tarafından Güneydoğu illerinde, Ankara, İstanbul, İzmir ve Kocaeli’nde sıkıyönetim ilan edilmesi istenmiştir.
G+90 gününde:
“A” partisine mensup 130 milletvekili, partilerinin politikalarını tasvip etmediklerini bildirerek partilerinden istifa ettiklerini açıklamışlardır.
G+95 gününde:
“G” partisi kurulmuş ve “A” partisinden ayrılan 130 milletvekili bu partiye katılmıştır.
Aynı gün Hükümet hakkında gensoru verilmiştir.
G+100 gününde:
Hükümet TBMM’den güvenoyu alamamış, aynı gün Cumhurbaşkanına istifasını sunmuştur.
G+120 günü:
“A” Partisi Genel Başkanı; kendisine verilen Hükümeti tekrar kurma görevi nedeniyle, diğer muhalefet partileri ile yaptığı koalisyon görüşmeleri sonuç vermediğinden, görevi tekrar Cumhurbaşkanına iade etmiştir.
Aynı gün, Cumhurbaşkanı Hükümeti kurma görevini yeni kurulan “G” Partisi Genel Başkanına vermiştir.
G+130 gününde:
“G” Partisi Genel Başkanı başkanlığında, “B” ve “C” partilerinin katılımı ile kurulan yeni Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmış ve yeni hükümet TBMM’den güvenoyu alarak göreve başlamıştır.
Yeni Başbakan, laiklik ilkesine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılıklarını açıklayarak, 28 Şubat kararlarının 1000 yıl da geçse devam edeceğini açıklayanların sözlerini hatırlatan ifadelerde bulunmuştur.
Koalisyon ortağı “C” Partisinin Genel Başkanı, son gelişmeler sırasında Cumhurbaşkanının tutumunun TBMM’ce araştırılması gerektiğini açıklamıştır…………..”
Senaryo fazla tanıdık da gelmiş olabilir. Abartılmış da bulunabilir. Ama kaba taslak sıralananlar olmayacak şeyler değildir. Detayını planlayabilenler, kendilerine yasal zemin hazırlanırsa, bugün düşündüklerini o gün gerçekleştirebilirler. Devlet yönetiminin ihmale ve savsaklamaya tahammülü yoktur. Bu ihtimallere karşı tedbir almak, bugün kanun yapan ve yönetimi elinde bulunduranların görevidir.
Tedbirleri de sonraki yazımıza bırakalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Tanrıverdi Arşivi