S. Arif Emre

S. Arif Emre

Adalet terazisinin kapasitesi

Adalet terazisinin kapasitesi

Merhum Ziya Paşa, "İdraki meâli bu küçük akla gerekmez/Zîrâ bu terâzi o kadar sıkleti çekmez" şeklindeki vecizesi ile bu önemli konuya işaret etmişti.

Bilindiği gibi insan hayatına yön veren çeşitli tartı âletleri vardır. Her tartı âletinin ise kendine mahsus çekeceği veya çekemeyeceği bir ağırlık limiti belirlenmiştir.

Meselâ siz, on tonluk bir ağırlığı çeken bir teraziye daha fazla yük yükleyip tartmaya kalkışırsanız, terazinin kapasitesi zorlanır veya âlet bozulur.

Buna benzer bir hassas dengeleme ve kıyaslama sorunu tıpta dahi mevcuttur. Bir doktor, bir hastayı ameliyat etmeden önce, bu şahsın bünyesinin bu tedaviye dayanıp dayanamayacağını araştırır, ondan sonra kararını verir. Bu titizlik, ilaçların dozajının tesbitinde de gösterilir.

Bu görüşlerin ışığı altında çok hayatî önemi olan Ergenekon dâvâsı üzerinde basınımızda ve kamuoyumuzda uyanan endişelere işaret etmek istiyorum.

Kimi yazar ve siyasetçiler, bu dâvânın neticeleneceğinden bile ümidini kesmiş durumda. Dâvânın çok uzayacağını, kamuoyumuzdaki tedirginlik ve rahatsızlığın, siyasî, sosyal ve ekonomik hayatımızı olumsuz olarak etkileyeceğini düşünenler dahi var.

Gerçekten her operasyon dalgası ile adalet terazisine yeni yeni ağırlıklar yüklenmekte, bu konu üzerinde, dâvâyı daha da uzatacak işlemlerin bir an önce noktalanması gerektiğini ileri sürenlerin adedi gün gittikçe artmaktadır.

Bu çapta, bu önemde bir davaya, Yassıada Mahkemesi'nde veya ülkemizde sık sık rastladığımız askerî darbeler sonunda açılan dâvâların hi birisinde rastlanmadığı dile getirilmektedir.

Elbetteki darbe yoluyla demokratik rejimi ihlâl ederek, millî iradeyi yok sayarak ülkenin sık sık krizlere sürüklemesi devrinin artık kapatılması çok yararlı ve çok yerinde bir görevdir. Ve bu görevi yargı yapmalıdır.

Ama bu husus ne derece önemli ise bu dâvânın mümkün olan en kısa zamanda bitirilmesi lüzum ve zarureti de aynı derecede önem arz etmektedir.

Zira bir hastanın çok uzun süre ameliyat masasında kalması da, karşımıza sayılamayacak derecede, yeni problemler çıkarma istidadı taşıyor.

Bu sebepten meselâ, gerekirse dâvânın sürecini mümkün olduğu kadar hızlandıracak yeni tedbirler alınabilir ve yine gerekirse müktesep haklara halel gelmeyecek şekilde davayı hızlandıracak yeni pratik usul hükümleri konulabilir. Bu hususta bizlere yol gösterecek çok tecrübeli hakimlerimiz, hukukçularımız ve teknik elemanlarımız mevcuttur.

Daha önceki bir makalemde de işaret ettim. Bazı medya kuruluşlarının veya elemanlarının, yargı safhasında mahkemelere etki yapacak yayınlarda bulunduklarını, bu türlü, dolaylı veya dolaysız yollarla neşriyata devam ettiklerini, mutlaka bu müdahalelere son verilmesi icab ettiğini belirtmiştim. Bu temennimi tekrarlıyorum.

Bu temenniye ilaveten sayın ana muhalefet lideri Baykal'ın, direk mahkemelere yönelik tenkit ve beyanatlarına devam ettiğini üzüntü ile izliyoruz.

Baykal'ın bu beyanatları ne kadar usul kanunlarımıza aykırı ise Sayın Erdoğan'ın, "Biz arı kovanına çomak soktuk" şeklindeki çıkışlarıyla bu önemli tarihî dâvâyı polemik konusu yapmış olmasını da yadırgıyoruz ve usul kanunlarına aykırı buluyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
S. Arif Emre Arşivi