LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Neticeye oynamıyor tribüne oynuyor dedirtmesin Başbakan!

Neticeye oynamıyor tribüne oynuyor dedirtmesin Başbakan!

- Lütfü Bey; Davos’ta Başbakan Erdoğan’ın, İsrail Cumhurbaşkanı Peres’ten Filistinlilere yapılan zulmün son bulmasını istemesine rağmen, İsrail Dışişleri Bakanı Livni, “Her an Gazze’yi vurabiliriz” diye açıklamalar yapıyor. Üstadım; bu durumda Başbakanımızın yapması gereken ne sizce?

- Davos’ta Tayyip Erdoğan, Şimon Peres’e karşı yaptığı hareketle tribünleri ayağa kaldırdı! Yaptığı bu hareket sonucu epey de alkış aldı. Ancak bundan sonra Tayyip Erdoğan netice alıcı hareketler yapmalı. Başka bir deyişle, tribünlere değil neticeye oynamalı! Peki bunun için Tayyip Erdoğan ne mi yapmalı? Öncelikle Filistin’in üzerine bombalar yağdıran İsrailli pilotların ülkemizde eğitilmesine son verilmeli. Tayyip Erdoğan Şimon Peres’e “Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz” deyip, tribünleri ayağa kaldıran hareket çekerken, o insanları öldüren İsrailli pilotların ülkemizde eğitmesi tutarsızlık, ikiyüzlülük değil mi? İran’ı vurmayı hedef alan, bir amacı da İsrailli pilotları eğitmek olan ortak tatbikatların ülkemizde yapılması tutarsızlık, ikiyüzlülük değil mi? İşte öncelikle bu tutarsızlığa, ikiyüzlülüğe son verilmeli. Bunun için de bu ortak tatbikatlara son verilmeli. Buna ilaveten İsrail’e verilen askeri ihaleler de iptal edilmeli. Paralarımızın Filistinli bebeklerin katili İsrail’e akıtılması engellenmeli. Ayrıca Tayyip Erdoğan 2004 yılında en büyük Yahudi örgütünün kendisine verdiği ve sadece Yahudilere verilen ödülü hemen iade etmeli. Ve de İsrail yeniden Gazze’ye, Filistin’e saldırırsa İsrail’in Büyükelçisi derhal sınırdışı edilmeli, İsrail’le ilişkiler kesilmeli. İnşallah yaptığımız bu önerilere Tayyip Erdoğan’ın karşılığı “Bekara karı boşamak kolay” şeklinde olmasın. İsrail gibi bir karı varsın olmasın! Ve de Tayyip Erdoğan şunun hesabını da iyi yapsın. İsrail’e lafta sert çıkıp, icraatta yumuşacık olunursa, o zaman İsrail şöyle düşünmez mi? “Biz Gazze’yi, Filistin’i haritadan da silsek, Filistinlilerin tamamını da yok etsek, Türkiye Başbakanı lafta sert çıksa da icraatta yine bize karşı yumuşacık olur” demezler mi? Böyle bir tutum, İsrail’e Filistinlileri katletmesi için cesaret vermek değil mi? Bu aşamadan sonra artık vakit laf değil icraat vakti. Artık vakit gürlemek değil, yağmak vakti. Tayyip Erdoğan Davos’ta İsrail’e karşı sert çıkışını lafta bırakmamalı, İsrail tarafında “Gürler ama yağmaz” intibaı bırakmamalı. Böyle yapmazsa “Neticeye oynamıyor, tribünlere oynuyor” yorumlarına yol açmaz mı?!

CHP’NİN YOLU HÜSNÜ MÜBAREK’İN YOLU!

- Davos’ta Başbakan Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e karşı gösterdiği sert tavrı İsrail ağzıyla eleştiren Şükrü Elekdağ, Onur Öymen gibi CHP kurmayları hakkında ne düşünüyorsunuz?


- Başbakan Erdoğan ne yapsaydı; İsrail Cumhurbaşkanı Peres’in kendisini aşağılaması karşısında onursuzca susup otursa mıydı? Demek ki Başbakan Erdoğan’ın yerinde bunlar olsaydı, böylesine bir aşağılanma karşısında onursuzca susup oturacaklardı. İşte şimdi ABD askerleri Türk subaylarının başına çuval geçirdiğinde susup oturan Genelkurmay Başkanımızın bu onursuzca tutumunu hatırlatmanın tam sırası. Acaba Başbakanımız da eski Genelkurmay Başkanımız gibi mi davransaydı? Dünyanın gözü önünde ordumuzun onuru paspas gibi çiğnendiğinde susup oturan Genelkurmay Başkanımız, kuvvet komutanlarımız, paşalarımız gibi mi davransaydı? Mustafa Kemal Atatürk, ABD askerleri Türk subaylarının başına çuval geçirdiğinde ordumuzun başında olsaydı, Genelkurmay Başkanımız, komutanlarımız, paşalarımız gibi mi davranırdı? Yoksa yedi düveli karşımıza almak pahasına da olsa ordumuza yapılmış böylesine ağır hakarete karşı tepkinin en ağırını mı ortaya koyardı? Lafa gelince Atatürkçülüğü kimseye bırakmaz ne ordumuzun kurmayları ne de CHP’nin kurmayları. Ancak ABD askerleri Türk subaylarının başına çuval geçirdiğinde susup oturan Genelkurmay’ın tavrı mı Atatürk’ün tavrı? Ya da İsrail Cumhurbaşkanı’nın aşağılamasına karşı sert tepki gösterdi diye Başbakan Erdoğan’ı eleştiren CHP kurmaylarının tavrı mı Atatürk’ün tavrı? İşte özde Atatürkçülük ile sözde Atatürkçülük farkı! Neymiş; bunlara göre Başbakan Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı’na gösterdiği bu tavrın bedeli ağır olurmuş. Zamanı gelince bunun hesabı bizden sorulurmuş. Birde bunlar diyorlar ki “Yolumuz Atatürk’ün yolu.” Acaba Atatürk ne zaman bunlar gibi teslimiyetçi oldu? Ne zaman Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek gibi ABD, İsrail uşağı oldu? Belli ki bunların yolu Atatürk’ün yolu değil, Hüsnü Mübarek’in yolu!

SIRTIMIZA BİNİLMESİN, SIRTIMIZDAN İNİLSİN!

- Meclis Başkanlık Divanı’nın aldığı karar gereğince, Meclis’te üç yaşına gelmiş 54 makam arabası son model yabancı arabalarla yenileniyor. Ne diyorsunuz buna?

- Makam araçları beş yıl dolmadan yenilenemez; demek ki bu hüküm de çiğnenerek Meclis yöneticilerinin kullandığı makam araçları yenileniyor. Kaldı ki üç yıllık makam aracı oldukça yeni sayılır; demek ki buna rağmen Meclis’teki makam araçları yenileniyor. Üstelik çok kısa bir süre önce Meclis Başkanı Köksal Toptan’a 1 küsur trilyon lira ödenerek yeni makam aracı alınmıştı. Şu kriz döneminde, milletin peş peşe gelen zamlarla inim inim inlediği bir dönemde, milletin işsizliğin, çaresizliğin, açlığın pençesine düştüğü bir dönemde Meclis’in böylesine har vurup harman savurmaya hakkı var mı? Gerçi Cumhurbaşkanlığı’nın, Başbakanlık’ın, bakanlıkların, Genelkurmay Başkanlığı’nın da bu konuda Meclis’ten bir farkı var mı? Buralara da mevcut makam araçlarına ilaveten en pahalısından yeni makam araçları alınmadı mı? Hatta eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a bile emekliliğinde binmesi için 1 trilyonluk araba alınmadı mı? Kriz var diye milletten en hayati harcamalarını bile kısmasını iste. Kriz var diye çalışana da, emekliye de devede kulak zam bile verme. Hatta üç kuruşluk emekli maaşlarından kesinti yapmak gibi bir icraat sergile. Ondan sonra da trilyonlarca lira harcayarak daha yepyeni makam araçlarını yenile. İnsaf bunun neresinde? Milletin çoğunluğu yoksulluk, açlık sınırındayken, çöplüklerden beslenirken, ayağına giyecek ayakkabı bulamazken, yöneticilerimizin bu yaptıkları insafsızlık değil de ne? Bu durumda olan milletin sırtından en lüksünden, en pahalısından arabalara binmek insafsızlık değil de ne? Bize sırtımıza binecek değil, sırtımızdan inecek yöneticiler gerek!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi