Şeyh Bedreddin..

Şeyh Bedreddin..

Bostancı'da polisle girdiği çatışmada öldürülen Orhan Yılmazkaya, "Şeyh Bedreddin" ismini Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya ile birlikte anmıştı hatırlarsanız.

Peki nedir bu Şeyh Bedrettin hikayesi?

Nazım Hikmet hapisteyken Prof. Mehmet Şerafeddin Yaltkaya'nın "Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin" isimli kitabını okur.

İsmet Paşa'nın Diyanet İşleri Başkanlığı'na getirdiği bir ilahiyat profesörüdür Yaltkaya..

Olaya şöyle girelim isterseniz..

Timur'un Yıldırım Beyazıd'ı yenilgiye uğrattığı Ankara Savaşı'ndan sonra şehzadeler arasında "fetret dönemi" dediğimiz saltanat kavgaları başladı.

Bu hengamede bazı isyanlar vuku buldu..

Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa isyan girişimleriyle ilişkilendirilen Şeyh Bedreddin idam edildi..

Nazım Hikmet de Yaltkaya'nın kitabından yola çıkarak "Şeyh Bedreddin Destanı"nı yazdı 1936'da..

Yaltkaya'nın olumsuzladığı şeyler, Nazım Hikmet için olumludur..

Şeyh Bedreddin'in "İlk Osmanlı sosyalisti" nitelemesiyle anılmasının hikayesi böyle başladı.

Aslında Türk komünistlerinin tarihte bir dayanak aramalarının bir sonucudur bu.


* * *
İşin aslı Şeyh Bedreddin 'Hanefi fıkhı' üzerine eserler vermiş Sünni bir alim ve sufidir.

Bir süre Edirne'de saltanat süren Musa Çelebi'nin Kazaskeri'dir.

Mehmet Çelebi, kardeşi Musa Çelebi'nin saltanatına son verince Şeyh Bedreddin'in payına da sürgün düşer.

Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal'in isyan girişimlerinde yer almadığı halde, muarızları tarafından "kendi adına saltanat davası güdüyor" diye Sultan Mehmet Çelebi'ye şikayet edilir..

Kimi rivayetlere göre Şeyh Bedreddin peygamberlik iddiasında da bulunmuştur.

Bizanslı tarihçi Dukas'ın Börklüce Mustafa'ya atfettiği, "topraklar, kıyafetler, hayvanlar ve erzaklar ortak maldır" şeklindeki cümlesi dönüp dolaşıp Şeyh Bedreddin'e yamanıyor.

Şeyhi komünistliğe bağlayan cümle budur.

Yaltkaya da Dukas'ın iddialarına dayanarak olumsuz bir Şeyh Bedreddin portresi çizmiş..


* * *
Oysa Şeyh Bedreddin'i anlatan "Menakibname"nin yazarı Hafız Halil Efendi'ye göre Börklüce'nin zararı -hiç ilgisi olmadığı halde- Şeyh Bedreddin'e ulaşmış..

Hafız Halil Efendi, Hoca Akşemseddin'in talebesi ve mürididir.

İstanbul'un fethine hocasıyla beraber katılan Hafız Halil üstelik Şeyh Bedreddin'in öz be öz torunudur..

Dukas dışında hiçbir tarihçi, Şeyh Bedreddin'i Börklüce Mustafa'nın ve Torlak Kemal'in söylemlerinin piri olarak göstermez.

Anlayacağınız, Şeyh Bedreddin dayanaksız olarak "Osmanlı komünisti" diye nitelenmiş bir şahsiyet..

Söylenecek çok söz var ama en iyisi siz Müfit Yüksel'in "Şeyh Bedreddin" isimli araştırmasını okuyun.

Tarihi belgelere dayanarak yapılmış olan bu çalışma hem önceki araştırmaların zaaflarını ortaya koyuyor, hem Şeyh Bedreddin'in sağlıklı bir portresini veriyor.

Ezber bozan bu önemli araştırmanın raflarda unutulması da ayrı bir tuhaflık.


Kırat kime teslim edilecek?

Hüsamettin Cindoruk, Demokrat Parti'nin başına geçmeye hazırlanıyormuş..

Rivayetlere bakarsak Süleyman Demirel de destekliyormuş bu girişimi..

Şimdi Hüsamettin Cindoruk, Süleyman Soylu'nun kuyudan çıkardığı 'Hasta Kırat'ı tımar edecekmiş..

DP'nin genç demokratları Kırat'ı ihtiyar kurtlara bırakacaklar mı, o ayrı.

Gerçi hiç kimse Cindoruk'un "emanetçi genel başkan"dan öteye geçmesini beklemiyor.

Madem emanetçilik hep Cindoruk'a yazılıyor, o halde Kırat'ın dizginleri kime teslim edilecek?

Asıl soru şu olmalı:

Bu Ankara oyunu'nun arkasında kimler var?


Sadistliğin dini olur mu?

Birleşik Arap Emirlikleri'nin yönetici ailesinden İsa bin Zayed El- Nuheyyan'ın Afgan kökenli hizmetçisine uyguladığı işkencenin görüntülerini tiksintiyle izledim..

İşkence kasedi Şeyh İsa Zayed'in özel kalem müdürü tarafından basına verilmiş.

Meğer bu adam(İsa Zayed) işkence görüntülerini kameraya alıp izlemekten hoşlanırmış.

Bu nasıl bir duygudur sevgili okurlar?

Zavallı hizmetçinin yalvarışlarına karşı bir nebze olsun merhamet duymayan bu adamla aynı dini paylaşmaktan ötürü utanç duyuyorum.

Human Rights Watch, Birleşik Arap Emirlikleri'nden İsa Zayed'in yargılanmasını istemiş.

BAE İçişleri Bakanlığı ise konunun taraflar arasında halledildiğini ve mahkemeye taşınmasına gerek olmadığını bildirmiş..

Nasıl yani?

Zavallı hizmetçiye yapılan bu işkencenin bedelini nasıl ödemiş bu adam?

Kısasa kısas yoluyla mı?

Parayla mı?

BAE, insan onurunun parayla alınıp satıldığı bir ülke midir?

Pes doğrusu!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi