Hz. Ömer'in maaşı ne kadardı?

Hz. Ömer'in maaşı ne kadardı?

Asgari ücret

Soysal demokrat birine; Hz. Ömer devlet başkanı iken hazinden herkese maaş bağladığında kendisinin maaşını Mekke şartlarında yaşayanlar için en alt sınır olarak belirlediğini ve halkın hizmetlerini esas alarak yukarıya doğru yükselttiğini, yani Cumhurbaşkanının maaşıyla Ankara'da çalışan bir ücretlinin maaşının denk olması gerektiğini söylediğimde "O zaman kimse Milletvekili veya Cumhurbaşkanı olmaz" demişti.

Ben de ona "Bu makamlar, köşe dönme makamı değil hizmet makamıdır. O makamda Hakka ve Halka hizmet vermenin insana kazandırdığını bütün bir dünyanın tamamını verseler kazandıramaz. Orası hizmet makamıdır zimmet makamı değildir" demiştim. (Bak, Tarihi Yakubi, 2/153)

Devlet başkanının midesi ile herhangi bir insanın midesi arasında çeyrek ekmeklik fark olabilir. Şişmanla zayıfın elbisesi arasında yarım metre kumaş farkı olur. Onun içindir ki, en az ücret insanca yaşayabilecek kadar olmasına dikkat edildikten sonra hizmetleri ve başarıları ödüllendirmek için üst sınır yüksek tutulmuştur.

Günümüzde esnaf, memur ve işçinin maaşına zam geldiğinde "Bizim vergilerden gidiyor" diye zama kızar. Halbuki zam alan memur ve işçi o parayı yine esnafa verecek.

İbn-i Haldun altı yüz yıl önce, memurların ücretinin yüksek olmasını, vergilerin az olmasını teklif eder ve buna uymayan devletlerin yıkıldığını haber verir.

M. E. Bakanlığı yayınlarından olan İbn-i Haldun'un Mukaddimesinin 2/58'inci sayfasından itibaren vergilerin artırılmasının hazineye de hayrının olmayacağını, çünkü vergi yükü altında inleyen insanların gelirle vergi arasındaki dengenin bozulması sonucu halkın çalışma azminin kırılacağı, işten el etek çekeceği, vergiler alınamayınca memurların baskılarının artacağı, baskılar artınca da üretim ve imarın duracağı ve sonunda hem devletin hem de halkın zarar göreceğini söylüyor İbn-i Haldun. (İbn-i Haldun, Mukaddime, M. E. B. Yay, 2/60)

Devleti yönetenlerde israf, masraf, zevk-i sefa arttıkça vergiler artar.

Vergiler arttıkça üretim düşer.

Üretim düştükçe askerlerin ücreti artar ve devlet yıkılır.

Doğuda Abbasilerin, Batıda Ubeydiler devleti hacılardan bile vergi almaya başlamış ve yıkılmışlar. Selahaddini Eyyubi'nin ilk işi bu vergileri kaldırmak olmuş ve devleti yeniden diriltmiş. (İbn-i Haldun, Mukaddime, M. E. B. Yay, 2/62)

Devlet, devletliğini yapmalı. Ticarete, ziraata el atıp çiftçilik yapmamalı. Pazarda halkın karşısında simsarlık etmemeli. Bu esnafın rekabetini, çalışma azmini öldürür. Vatandaşın malını alırken ucuza almak için baskı uygular, esnafa zarar verir, esnaftan mal alırken yine baskı uygular, ucuza satın alır, yine zarar verir. Pahalıya aldığı malı satamayınca ucuza satar, yine esnafa zarar verir. Esnafa verilen zarar halka döner.

Esnaf zarar görünce vergi veremez. Devlet vergi alamayınca açtığı ticarethaneyi çalıştıramaz.

Devlet başkanı, devletin vergilerini ve umumiyetle gelirini eksilten ve devletine zararı dokunan bu gibi alış verişlere teşvik edenlerin politika ve sözlerine kulak asmamalı. Bunlardan, devletin bozulmasına sebep oldukları için sakınmalıdır. İbn-i Haldun, Mukaddime, M.E.B. Yay, (2/67)

Zayıflayan devlet, ayakta durabilmek için kılıç ve nüfuz sahibi insanlara hazinenin kapılarını sonuna kadar açar. (Bugünkü ifade ile hortum hareketi başlar) Devlet başkanı, kendini korurken hazineyi tüketir. Hazinenin tamtakır olduğunu görünce halktan da vergi alamayınca eskiden hazineden paralar aktardığı insanların servetine el koymaya başlar ve kendi yıkılırken yıkar. (İbn-i Haldun, Mukaddime, M. E. B. Yay, 2/70)

Zevke, sefaya, israfa dalan devlet vergileri artırır, halk vergileri verecek üretimi sağlayamaz, devlet vergileri alamaz hale gelince devlet kendi memurlarına da ücreti kısmaya başlar. Devlet en büyük pazardır. Onun memurlarının aldığı ücret çarşı ve pazara hareket ve bereket getirir. Halk malını satınca daha fazla üretime başlar ve ülkenin bayındırlığı artar. Ama devlet ücretleri artırmazsa alış veriş olamaz. O olmayınca üretim durur. Üretim durunca her şey durur. (İbn-i Haldun, Mukaddime, M. E. B. Yay, 2/74)

Acaba İbn-i Haldun günümüzü görüp keramet mi gösterdi diyecektim ki 2/71'inci sayfada "Bu, Allahın kulları için koyduğu kanundur" diyerek Rabbimizin koyduğu kanunlara dikkatimizi çekiyor ve kuralına göre hareket etmemizi istiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi