LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Abdest bozan Hadise, muhafazakarmış AKP!

Abdest bozan Hadise, muhafazakarmış AKP!

- Lütfü Bey; eski Cumhurbaşkanlarından Demirel’in AKP’yi marjinal bir parti olarak gördüğünü açıklamasıyla birlikte AK Parti’nin nasıl bir parti olduğu hakkında bir tartışma başladı. Malumunuz AK Parti kendisine “muhafazakar” derken, Kemalist çevreler ona “dinci” diyor. Sizin bu konuya bakış açınız nedir?
- AK Parti ne marjinal, ne muhafazakar, ne de dinci parti. AK Parti açıldıkça açılan, açılımcı parti! Hadi AK Parti’nin siyasi, sosyal alandaki birçok açılımını bir kenara bırakalım. Vücudunu en mahrem yerine kadar açıp gösteren Hadise adlı şarkıcının AK Parti Hükümeti döneminde Türkiye’yi temsil etmekle görevlendirilmesi bile AK Parti’nin açılımcı bir parti olduğunun en açık, en güzel göstergesi! Düşünün ki dansözler bile Hadise’nin yanında neredeyse tesettürlü gibi kalıyor! Hadise açılıp saçılmakta sınır tanımıyor. Abdest bozan Hadise (!) olayı ortadayken AK Parti nasıl oluyor da kimilerine göre dinci, kimilerine göre de muhafazakar bir parti oluyor? O AK Parti ki, porno görüntüleriyle de gündeme gelen Gülben Ergen adlı şarkıcıyı kadınlara model olarak takdim etmişti. AK Parti Kadın Kolları’nın düzenlediği toplantıda Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da bu şarkıcıyı ödüllendirmişti. Bir de Kemalist çevreler AK Parti yöneticileri için “Bunlar kadın eli sıkmazlar, karılarının elini de başkalarına sıktırmazlar” diyorlardı ya. Peki bu çevreler, Abdullah Gül’ün eşi Hayrünisa Gül’ün elini yabancı bir kişiye batı usulü öptürürken, yani bu kişi Hayrünisa Gül’ün eline dudaklarını dokundururken çekilmiş fotoğrafına ne diyecekler acaba? AK Parti bırakın dinci olmayı, muhafazakar bir parti olsa tüm bunları hoş görebilir mi? AK Parti’nin dinci de, muhafazakar da olmadığını, AK Parti’nin açıldıkça açılan açılımcı bir parti olduğunu Kemalist çevrelere anlatamadık gitti. Kaldı ki AK Parti her türlü açılımı gerçekleştirdi, ama başörtülü kızlara üniversitelerin kapılarını açmak gibi bir açılımı gerçekleştirmedi! Sırf bu örnek bile AK Parti’nin dinci de, muhafazakar da olmadığının kanıtı değil mi?
PAŞALARIN BAZISI DARBE SANATÇISI!
- Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’e ait darbe günlüklerinin 29 Şubat 2004 tarihli bölümünde dönemin Kara kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın “Şener Eruygur, Yaşar Büyükanıt’ın önünü kesmek için utanılacak senaryolar peşinde” dediği belirtiliyor. Yine aynı günlüklerde acilen darbe yapılmasını isteyen komutanlarla, aceleci olunmamasını isteyen komutanların birbirlerine karşı savaş verdikleri de belirtiliyor. Ne diyorsunuz bunlara?
- Yahu ben de eskiden beri “Amerikan askerlerinin Türk subaylarının başına çuval geçirmesini, dünyanın gözü önünde ordumuzun onurunu çiğnemesini paşalarımız niye savaş sebebi saymaz” diye düşünüyordum. Yine “Barzani ile Talabani’nin dünyanın gözü önünde ordumuza en ağır şekilde hakaret etmesini paşalarımız neden savaş sebebi saymaz” diye düşünüyordum. Ve yine “Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulmasını savaş sebebi sayarız diyen paşalarımız, o devlet kurulmasına rağmen niçin savaş ilan etmiyor” diye düşünüyordum. Kendi kendime “Herhalde paşalarımız hippi gençliğinin ‘savaşma seviş’ felsefesine kendilerini kaptırdılar, onun için savaştan uzak duruyorlar” diyordum! Meğerse onlar kendi aralarında savaşmaktan başkalarıyla savaşmaya vakit bulamıyorlarmış. Ve de paşalarımız milletin iradesiyle savaşmaktan, emperyalistler gibi milletin düşmanlarıyla savaşmaya vakit bulamıyorlarmış. Hani askerlik için “savaş sanatı” denir ya. Anlaşılan askerlik mesleği bazı paşalarımızın elinde milletin iradesine karşı düzenlenecek “darbe sanatı” olmuş! Bu meslek bazı paşalarımızın elinde birbirlerinin ayağını kaydırmaya yönelik “entrika sanatı” olmuş! Herhalde bu nedenle darbe günlüklerinde paşaların birbirlerinin ayağını kaydırmak için utanılacak entrikalar peşinde oldukları yazılıyor. Herhalde paşalarımız “darbe sanatçılığı”, “entrika sanatçılığı” yapmaktan “savaş sanatçılığı” yapmaya fırsat bulamadıkları için, kendi savaş uçaklarına kendi savaş gemisini bombalattırıp batırtan kişiler olarak tarihe geçiyor!
GÖNÜLLERİN LİDERİ OLMAK ÖNEMLİ
- Malatya’nın bir köyündeki ilkokulun bahçesinde bulunan Atatürk büstü bir ineğin çarpmasıyla devrilmiş. Bunun üzerine soruşturma açılmış. Bundan çok korkan sahibi ise ineğini komşu köye sürgüne göndermiş. Bu olaydan yola çıkarak devlet büyüklerinin heykelleri, büstleri hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
- İster misiniz bu inek, aklınca kendisini savunmaya kalkışıp, “Bu işte benim bir suçum yok; çünkü bu memlekette sağa da dönsen, sola da dönsen gövden ya bir heykele ya bir büste çarpıyor!” desin. Neyse işin mizahi yanını bırakıp, gelelim işin ciddi yanına. Atatürk büstünü deviren ineğin sahibi nasıl da korkmuş baksanıza. Bu bize neyi gösteriyor? Bu memlekette Atatürk adı etrafında yaratılan korkuyu gösteriyor. Oysa ineğin yaptığında korkulacak bir şey yok. İneğin sahibinin “Bizim inek bir ineklik yapmış” deyip gülüp geçmesi gerekiyor. Ama ineğin sahibi belli ki başına geleceklerden korkuyor. Öyleyse bu vesileyle şu soruyu gündeme getirmek gerekiyor: Atatürk’ü sevdirmek yerine Atatürk’le korkutmak Atatürk’e kötülük yapmak değil midir? Ve Atatürk’e bu kötülüğü de kendilerine “Atatürkçüyüz” diyenler yapıyor değiller midir? Atatürk’ün korkutarak sevdirilemeyeceği gerçeği hâlâ görülmedi mi? Mesela 12 Eylül darbesinden sonra askeri hapishanelerdeki devrimci, ülkücü, İslâmcı gençlere dayak ata ata Atatürk’ün Nutku ezberlettirildi. Bu gençler “Ya hepiniz Atatürkçü olacaksınız ya da dayaktan öleceksiniz” diye tehditler edildi. Dayakla, işkenceyle gençlere Atatürk sevdirilebilir mi? Zorla, baskıyla bir lider topluma sevdirilebilir mi? Daha çok baskı yaparak, ya da daha çok heykelini, büstünü dikerek bir lider insanlara sevdirilebilir mi? Bakın bugün Küba devriminin lideri Castro’nun Küba’da heykeline de, büstüne de rastlanmıyor; ama o çok seviliyor. Acaba bizde bir liderin ne kadar çok heykelini, büstünü dikersek, o lider o kadar çok sevilir mi sanılıyor? Bilinmeli ki bir lider taşlara işlenerek değil, gönüllere işlenerek sevdirilir! Atatürk gibi liderler için de önemli olan gönüllerin lideri olmak değil midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi