Aydın ihaneti...

Aydın ihaneti...

Eskinin umur görüp mürekkep yalamışları anlamındaki yeni dilde aydın tabir edilen insanlar, yeri geldiğinde resmi ezbere karşı durma cesaretini gösterebilmeli...

Aydın tabaka, yaşadığı toplulukta, terslikler zuhur ettiğinde  sebebini anlamaya yönelir. Bu da aydın kişiyi, hakim egemen anlayışa karşı gerektiğinde bayrak açmaya mecbur kılar...

Atatürkçülük bir aydın harcıdır... Aydın kişi, kendi çıkarlarına yönelik yüksek verimli pratiklerin peşinde koşmaktan kendi iradesiyle kesilen - kesilmiş kişi olmalıdır... Aydın mecburiyetidir, zayıfların yanında yer almak... Çünkü Türkiye’de güçlülerin haksızlığı kuraldandır...        

-

İstanbul’un kıyı köşe körfez semtlerinin birinde, yörenin yoksul olduklarından zayıf insanları, bir akşam yatsı namazını müteakip müdavimi oldukları camide sohbete dalıyorlar... Yaptıkları iş Kur’an okuyup ‘asakir-i Cumhuriye’yi karada ve denizde ve havada mansuru muzaffer eylemesi’ için Yaradanına el açıp amin çekmek...

İstanbul’un kıyı köşe körfezlerinin birindeki yoksullarınbu hareketini devlete karşı eylemli kalkışma olarak değerlendiren jandarma, hemen duruma vaziyet ediyor...

O gecenin gündüzünde Türkiye’nin Doğu ucundaki bir köyün yoksulları da, mektepleşme coşkusuyla adeta uçuyorlar... Bu coşku, tertip edilen bir merasimle kutlanıyor... Kurban için bir tek kınalı kuzusu eksik küşadı yapılacak mektebin kapılarına kurdelesi takılıyor....

Mektebi bağışlayan hayırseverlerimiz gelecekler, ilgili büyüklerimiz gelecekler, nutukları çekecekler ve sıra gelecek kurdelenin kesilmesine...

Termometrenin sıfır altında seyreylediği soğuk kış gününde bu bölgenin sabi sübyan çocukları, mavi keten önlükleriyle beyaz yakalarından başkaca bir partalın üzerlerinde bulunmadığı bu çocuklar, merasimin beylerini bekliyor...

Termometrenin sıfıraltı cenderesi, fukaranın çıplaklarını teker teker titreme kertenperesine mi almış, devlet ile devlet hayırseverinin umurunda değil bu...

Yarı aç yarı tok soğukta büyüklerini bekleyen küçüklerden birkaçının donma emarelerini göstermesiyle büyüklerle beylerin akılları başlarına geliyor...

Çocukları dondurmak işkence ise, jandarma, işkencecilerden bu zulmünün hesabını sordurdu mu...   

İstanbul’un kıyı köşe yoksul varoşlarından Habibler’in bir kenarındaki camiye yapılan bu baskın, jandarma istihbaratının kendi inisiyatifiyle mi yoksa, dışarıdan yapılan bir ihbar üzerine mi gerçekleştirilmiştir...

Baskının sebebi nedir ve neler bulunmuştur... Jandarma bunları açıkladı mı...

-

Televizyonların gündüz programlarında mağdurlar, yoksullar ve korunmaya muhtaç insanlar acıklı hayat hikayeleriyle birlikte ekranlara çıkarılıyor...

Hayırsever avcılığı konusunda bütün ekranlar kıyasıya bir yarış sergiliyorlar... Eski derebeylik döneminin esir pazarına çıkarılmış pazusu güçlü erkekleriye albenisi cezbedici odalıkların yerini, idrak etmekte olduğumuz yeni derebeylik döneminde acıklı hayat hikayelerine raptedilmiş mağdur ve madunlar almış bulunuyorlar...

Eskinin mutlak derebeyleri köle satışından doğrudan sebeblenirken, modern zamanların itibarı yeni derebeyleri, beyaz camlarında sergiledikleri kölelerini hayırseverlere tufalama programlarının aralarına serpiştirdikleri kısacık reklam aralarından dolaylı sebeblenme fırsatını yakalıyorlar...

Jandarma da hiçbir zaman akledemiyor, bunların para ve yardım kotarmada kullandıkları dul karı bohçalarına el koymayı...

-

Jandarma, İstanbul’un kıyı köşe bir körfezindeki cami baskınında yüzü aşkın kişinin ifadesini almış... Derdest ederek alıp götürdükleri kişilerin bulunduğu yerin cami olmayıp özel kişilere ait mesken konumundaki yerler olduğunu söylemekteymiş, jandarma...

Olabilir, camileri devlet yapmıyor, özel kişiler kendi gayrimenkullerini bağışladıkları mahallere camilerini kondururken,

Türk demokrasinin tükenmez çarelerinden birini kullanmışlar...

Camilerdeki toplantılar gibi kadınlar da    kendi aralarında değişik mekanlarda tertip ettikleri altın günlerinde hem eğleniyorlar hem de para kazanıyorlar... Ha toplanan paraları, altın olarak, nakit ya da döviz cinsinden sıra ile kendi aralarından birine vermişler, ha çevrelerindeki yardıma muhtaç birkaç aileye tahsis edilmiş...

İzinsiz toplanan paraların devlet tarafından istirdatı gerekli ise, emniyet kuvvetleri için kadınlar dünyasını köstebeklemek, savsaklanmaması gereken bir görevdir...

-

Meclis, her ne kadar parti genel başkanlarının irade ve tercihlerinin sandık üzerinden yansıması ise de, bu yansımanın objeleri birer aydın olmak durumundadır...

Jandarma, İstanbul’un holdingsiz kıyı köşelerden birisi Habibler’deki Mehmet Emin mescidine bir operasyon düzenlemiş. Hakim kararına müstenid bu operasyonun gerekçesi nedir?

Postallarıyla mescit içerisine destursuz dalan jandarma, içeriden suçlu ve suç unsuru bulamayınca boş  elle geri dönmek zorunda kalmış... Yörenin itik kakık bir mahalle olması hasebiyle, yoksul piri fanilerden oluşan cami cemaatine verdiği korku dolayısıyle kendilerinden af dileyecek mi...

Faks: 0212 632 83 06...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi